Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Gülden Gümüş
Gülden Gümüş
@Guldenizada
Kitap okumak; yemek yemek, su içmek gibi benim için. Okumadan yapamayangillerdenim ben de.
Modelist
Lisans
İzmir
206 okur puanı
Ağustos 2017 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
#okudumbitti ️
Yine keşke bitmeseydi tadında, çok güzel, insanı dinlendiren bir kitaptı🥰. Yazarın tarzını seviyorum, beni gerçekten hikayenin içerisine alıyor ve olmadık yerde istemsizce güldüğüm bile oluyor. Kitaplarında duyguları o kadar naif bir şekilde işliyor ki aşırılık hissi vermiyor. Ama şu da bir gerçek ki kitapları arasında en çooooooook bu seriyi sevdim. İnsanın kendini bulmasında nasıl çelişkiler yaşadığını, kişilere göre şekil değiştirebildiğini kimliğinin, ama sonuçta kim olmak istediğine karar verebilmenin rahatlığını öyle güzel anlatmış ki, daha da anladım ben;
Louisa Clark’ı gerçekten çok özlemişim.
Bana göre çok güzel bir finalle bir seriyi daha bitirdik. Serinin diğer kitapları #sendenönceben , #sendensonraben ve aslında çevirisinin yanlış olduğuna inandığım #sonsuzadenksen kesinlikle dinlenmek ve arınmak istiyorsanız #okumalısınız
Çocuk kitabı
Kızımın bu ay kitaplarından en çok bu sevdiği kitap oldu, her yerde dönüp tekrar tekrar okudu. Benim de favorim oldu bu kitap; çünkü biliyorsunuzdur ki çocukların kafasında dönen çeşit çeşit sorular var ve onlara yanıt vermekte oldukça zorlanan bizler... işte bizlere bu konuda yardımcı niteliğinde olan Tudem Eğitim Yayınları tarafından yayınlanan Filozof Çocuk Serisi‘nden Ben Neyim kitabı...
Her çocuğun hayatı öğrenirken sorduğu basit gibi görünen soruları vardır, fakat yanıtlaması o kadar kolay değildir değil mi? Mesela Ben neyim? · Sen bir hayvan mısın?
· Büyüdüğün için mutlu musun?
· Anne ve babana ne borçlusun?
· Aynaya bakmaktan hoşlanıyor musun?
· Kim olduğunu sen mi belirliyorsun?
· Başkalarına benziyor musun? İşte bu soruları kitaplaştıran Oscar Brenifier çocukların bu sorularına yanıt bulmuyor. Evet, evet yanlış okumadınız yanıt vermiyor. Zaten hayatta her sorunun yanıtının olmadığını fark etmek ve buna rağmen sormaya, keşfetmeye devam etmek de önemli bir kazanım değil mi? Yazarımız da tam da bunu gösteriyor işte. Bu kitap, çocukların kafalarını kurcalayan büyük sorulara yanıt bulmaktan ziyade her soruya aldığı farklı yanıtla farklı bakış açılarıyla keşfetmelerini sağlıyor. Biz bu kitabı İzmir Ataturk İl Halk Kütüphanesi ‘nden temin ettik ve serinin diğer kitaplarını da okuyacağız. Sizlere de paylaşarak bilgi vereceğiz, belki sizde beğenip bizimle fikirlerinizi paylaşırsınız, ne dersiniz?
Kitap, son dönemde bir çok arkadaşım tarafından tercih edilip okunduğu için merakıma nail oldu ve en yakın arkadaşımın da elinde görünce dayanamayıp aldım, zavallım kendi okuyacakken ondan önce davranmış oldum :)
Kitaba dönecek olursak, bana nadir kitapların yaşattığı o bir türlü ilerlemeyen, bitse de artık zamanımı tüketmesem hissiyatını yaşattı. Hikayenin anlatım şeklinden ve diyaloglardan sıkıldıkça zorla okudum kitabı yalan yok. Ancak aynı orantı da hemen hemen her sayfa da altı çizilecek bir şeyler bulabiliyorsunuz. Çünkü anlattıkları hiç de yanlış şeyler değil.
Kitabın içerisinde yazarımızın tüm bilgi birikimini, uyguladığı tekniklerini okuyucusuyla paylaşması takdire layık.
Ancak anlatım şekli, yazı dili, üzülerek söylüyorum gerçekten çok sıkıcıydı. Kitabın ana konusu, yapılmak istenen kişisel gelişim kısmı aslında güzel bir kitap olması açısından yol açarken, yazarımız sanki kitabı ergenlere yazmış gibi bir sunum gerçekleştirmiş. Hele anlatmak istedikleri için kurguladığı hikaye gerçekten de kötüydü.
Kitabı tavsiye eder miyim?
Tabiki, çünkü içerisinde kendi hayatına dair bir şeyler bulabilecek kişilerin olabileceğini düşünüyorum. Hiç bir kitap boş yere yazılmamıştır, içerisinde emek, bilgi ve birikim barındırır. Keyifle okuyun...
Okur Takip Önerileri
#okudumbitti Bu kitabın içerisindekiler o kadar yoğun ve dolu ki hangi birini anlatmalıyım derken insan arada kalıyor. Kitapta üstün yetenekle ilgili anlatılanları farklı bir bakış açısıyla göstermeye gayret etmiş ve örneklemelerle bunları pekiştirmiş olan yazarımız sevgili @dr.bahareris sadece üstün yeteneklileri değil aynı zamanda kendi yeteneklerinin farkında olan ya da çocuğunda gördüğü yeteneği en üst seviye taşımak isteyen herkes için kaleme almış bu kitabı. Yani benim için ️ Eğitimde fırsat eşitliğinin herkese aynı eğitimi vermek olmadığını, herkese kendi potansiyelini gerçekleştirme şansının verilebilmesi ile olacağını açıklamış örnekleriyle, potansiyelin yönlendirilmediği takdirde körelebileceğini de belirtiyor bastıra bastıra. Küçük yaşta yaşıtlarından daha ileride olmak sadece yetenek gelişiminin erken aşaması olduğunu anlatıyor ve modası geçmiş gibi görünse de aslında hiç de geçmeyen Yetenek doğuştan mıdır? sorusuna yanıt veriyor. “ Genlerden çok aile ortamı ve o ortamda yaşanan deneyimlerin kalitesi önemlidir, çünkü yetenek genlerin çevreyle etkileşimi sonucunda ortaya çıkar.” Diyerek son noktayı koyuyor. Ve aslında beyinin kullandıkça değişen ve güçlenen bir kas olduğunu, çocukların ve kendimizin geçirdiğimiz zaman ve eylemlerle şekillendiğini anlatıyor örnekleriyle... daha neler neler... İşin özü bu kitabı çocuğu olan, olmasını isteyen, öğretmen veya öğretmese bile öğretmeye meyilli her bireyin okuması gerek bence. Kesinlikle #tavsiyeediyorum okuyun ve de #okutun Başarı ayağınıza gelmez; siz onun ayağına gideceksiniz. diyor ve gidiyorum. Keyifli okumalar dilerim.
O bahsettiğim arada okuduğum canım #ahmetümit kitabı ve yine bir #şaheser bence Fakat bu kitap Ahmet Ümit'in bilgi verici yönünden yararlanmak isteyenler için cezbedici olacaktır. Konusuna gelince; 12 eylül ve sonrasında yaşananlara ,TKP içindeki hesaplaşmalara içlerine sızan ajanlara, Moskova'daki Tüklerin hayatına kadar dönemin havasını yansıtan, yakın tarihimize atıfta bulunan güzel bir kitap. Lakin sadece Ahmet Ümit'in polisiye yönünü sevenler için; gerek kurgu, gerek anlatım açısından diğer kitaplarından , bildiğimiz Ahmet Ümit'ten biraz farklı, olayların akışı ağır, tasvirler, ve karakterler daha yoğun. Amaç cinayeti çözmekten çok cinayete neden olan ortamı, kişileri anlatmak ya da anlamakta... ben yine beğendim ve #tavsiyeediyorum . Size de keyifli okumalar dilerim :)
Okudum bitti tabi yine okuyalı bayağı oldu fakat ben yeni fırsat bulabildim. Hatta bunun üzerine 2 adet Ahmet Ümit kitabı daha bitti :)... yılın ilk kitabı bitti diyerek devam edeyim ne yapalım ;) ;konusu da kendi kadar güzel bir kitaptı yine.
Aşk, imkânsızı ümit etmektir. ahmet ümit, “aşk köpekliktir”de bu derin gerçeği anlatıyor bu seferde bize: aşkın göz kamaştıran yanılsamasını, muhteşem bencilliğini, karanlık cesaretini, görkemli yıkıcılığını…
kitaptaki öykülerde aşk bir kavramlar derhizi olarak yer alıyor. on ayrı öyküde, aşkın on ayrı yüzü sergileniyor. aşk, kimi zaman kanlı bir cinayet için kâfi delil oluyor, kimi zaman bir mucize, kimi zaman çözümsüz bir problem, kimi zaman bir ütopya, çoğu zaman da köpeklik. aşkı anlatırken gerçeklerden yola çıkıyor yazarımız. abartısız, basit, yalın ama insanı sarsan gerçeklerden. aşkın büyüleyici güzelliğinin yanında insan benliğini yok sayan çirkinliğini de dile getiriyor. insanı rüyalara sürükleyen heyecanı kadar, ruhumuzu karanlık labirentlerde koşturan kör coşkusunu da gözler önüne seriyor. aşkın ne olduğunu tarife kalkmıyor yazarımız, ama bu duyguyu okurla tartışıyor. İşin özü ve de sözü yine beğendim, diğer kitaplarından farklı bir tarzı olsa da akıp gidiyor kitap. #tavsiyeediyorum keyifle okuyun.
️ "Geçecek, her şey geçer, hepsi geçer.Hatta sonra, çok sonra anılar hükmünü yitirdikten, onu iyice unuttuktan, içindeki acının yerini kocaman bir boşluk aldıktan,keşke geçmeseydi dedikten sonra, keşke acısını bir hastalık gibi yüreğimde taşısaydım, desen bile geçer."
İyi geceler :)
Yine bir kitabın sonuna geldik, gerçi biraz uzun sürdü yine ama olsun aralarda soluk alabilmem için terapi etkisi yapıyor okumak bende. İş, ev ve Ada üçgeni içerisinde koşuşturup dursamda vazgeçemiyorum okumaktan.
Neyse kitabımıza dönecek olursak Ahmet Ümit’ denilince polisiye kelimesi beliriveriyor aklımızda ki böyle de gerçekten. Kitapları yurt dışında çeşitli dillere çevrilmiş ve oldukça başarılı bir yazardır kendileri ve yeni öğrendiğim bir bilgi; “Sis ve Gece” romanı Türk Edebiyatı’nda yabancı dile çevrilen ilk polisiye romanıymış. Böyle güzel bir detayı olan bir kitabı okumasam olmazdı kanımca.
Bu kitabını da okurken diğer Ahmet Ümit kitaplarında olduğu gibi, İstanbul’u geziyorsunuz. İnsan ilişkileri ve mekan tahlillerini, bu semtin etnik yapısını görebilmenizi mümkün kılıyor. Bu da, beni romana bağlayan güzel detaylardan biri oldu yine. Üslubu gayet güzel, akıcı bir roman. Polisiye sevenlerin ilgisini çekeceğine eminim. Ben keyifle okudum.
Yalnızca okuduğum diğer Ahmet Ümit kitaplarına göre bu kitabın sonu bana kalırsa tahmin edilebilir derecedeydi. Çünkü, kitapta yakalanabilecek güçlü bir ipucu, benim gibi okuyacakların sonunu tahmin etmesine neden olabilir. Dolayısıyla, bunu fark edip kitabın ters köşe yapma ihtimaliyle okunmaya devam edilse de ne yazık ki bu beklenti boşa çıkabilir. Kitabın eleştirilebilecek tek kısmı bu bence. Sonuç olarak ben severek okudum. Tavsiye ederim :)
okudum bitti yorum dedik ama sağolsun benim Kızım sayesinde bir türlü fırsat bulupta yazamadım :) . Kitap bence neyi çok istediğinizle alakalı, doğruluk timsali şeklinde davranıpta kitaptaki Lucy karakterini ne yazık ki yerden yere vurmaya niyetli değilim, ki kitapta çok da belli bir durum o da yaptığından çokça pişman ve affedilmeyi beklemiyor,
Ahmet Naç, bilmeyen var mı aranızda? Belki laf arasında, orada burada duymuşluğunuz var ama net olarak bilmiyorsunuz. Bence bilmelisiniz, kimisi BOYACI ÖĞRETMEN veya RAPÇİ ÖĞRETMEN diye de bilebilir. Google amcaya uğrayıp danışın kimmiş diye, çünkü araştırılıp, görülmeye değer bir kişi yazarımız. TedX deki videosunu izleyip yeni bir bakış açısı
hepinize iyi geceler 1000kitap ailesi. Bir kitabı da keyifle bitirmenin huzuru sarmışken beni bu satırları sıralamak daha da keyifli :) Ama şunu da itiraf etmeden edemeyeceğim çocuklu ve de çalışırken kitap okumaya vakit ayırmak gerçekten de çok zor. Ama yine de istemek en önemli unsur. Elbet daha uzun sürede okunuyor lakin keyfi daha da çok! Şimdi dönelim kitabımıza ;
••• İnsanların mutsuz ve madur edildiği durumlara sevinmek ancak zalimlerin işidir...
••• "Başına kötü bir şeyler gelen her genç çocuk aklıma kendi çocuklarımı getirdiği için, kendi annelerinin duyacağı acının birazını ben de hissediyorum yüreğimde."
••• "Senin imkanlarına sahip olmayan insanlara, sahip olduklarınla sakın gösteriş yapma. Onları incitmekle kalmazsın, kıskançlığa da istersin. "
Ayşe Kulin’e dair merak ettiğiniz ne varsa var bu kitapta, serinin ilk iki kitabında ailesinin hayatlarına ve o döneme ışık tutarken sıra kendi yaşanmışlıklarına geliyor. Akıcı, sürükleyici ve sade anlatımıyla yine sizi o dönemin içine ve hislerine ortak ediyor. Türkiye’nin yakın geçmişinde yaşanmış bazı olaylarını hatırlatıp, kendi yorumunu da içlerine serpiştirmiş yazarımız. Okunası, keyifli bir biyografik bir kitap.
Okudum bitti, öncelikle hepinize iyi geceler. Evet farkındayım bu sefer kitabın bitmesi biraz uzun sürdü. Malumunuz iş telaşesi, kızım bir de eksik olsa çok ayıp olurmuş gibi grip musallat olunca bu zavallı arkadaşa, su gibi akıp giden bir kitap olsa da zaman alıyor. Şu soğuyan havalarda içiniz sıcacık olsun isterseniz bence muhakkak okumalısınız bu seriyi. Serinin ilk kitabı Veda ‘nın devamı olan Umut kitabı eskide kalmış ne varsa hatırınıza getiriyor.
** Umut, yeniden umut! Her yeni can bir umuttu. Her yeni gün bir umuttu.
**..belki birlikte değiliz, yanyana değiliz ama, aynı gökyüzünü görüyoruz, aynı mehtabı seyrediyoruz ve her ikimizi de aynı güneş ısıtıyor. En azından aynı dünyada yaşıyoruz..
Kitabın kapağında da yazdığı gibi Hayat gerçekten insanın ellerinden akan bir su gibi değil mi? Bir tarafından umut bir tarafında hüzün eksik olmaz ki.. Herkesin hayata tutunma mücadelesi farklı, herkesin dertleri farklı ,mutlulukları farklı istekleri farklı...Ayşe Kulin her zaman ki mükemmellikle, sadelik ve akıcılıkla umudunu kaleme almış. Kendi umudunu, kendi geçmişini, kendi yaşamını... Sizce de böyle bir seriyi okumak Harika olmaz mı hiç?
Okudum ve bitti :) aslına bakarsanız kitabı bitirileli iki gün olmasına rağmen paylaşmaya fırsat bulamadım, nasip bugüneymiş.:) Dan Brown okuması zevkli yazar bence. İyi yazar mıdır, kötü yazar mıdır, kişiden kişiye değişir lakin şu konuda hemen hemen herkes hemfikirdir ki; tabiri caizse tuğla gibi kitapları bir çırpıda okutan bir yazardır. Bütün kitapları aşırı akıcı ve aksiyon doludur, dolayısıyla elinizden bırakamadan bitirirsiniz. Ayrıca bu hengamenin içinde size sanat tarihi gibi oldukça havalı bir mevzuyu yavaş yavaş zihninize nakşeder. Bu yönden gerçekten oldukça başarılıdır.
Lakin yine çoğu yazarın da dediği gibi hikayelerin üzerine kurulduğu temel olay örgüsü hep aynıdır. Anlaşılacağı üzere bu kitabında da yine aynı temel üzerine kurulu, her Langton macerası gibi yine katedraller, manastırlar, dinler tarihi arasında bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Yine dur durak bilmeden okutuyor kitabı ve mimarileri o kadar güzel aktarıyor ki insanın içinde hemen oralara gitme isteği uyanıyor. Çok mu uzattım acaba diye düşünürken kısaca ben yine kitabı beğendim, akıcı ve sürükleyici. Eksileri var mı, elbette. Ama yine de güzeldi tavsiye ediyorum.
!!!"Kötü insana karşı koyma. Sağ yanağına vurana diğer yanağını dön. Düşmanlarını sev, senden nefret edenlere iyilik yap. Sana lanet okuyana dua et. Sana kötü davrananlar için merhamet dile."
Evet farkına varmışsınızdır belki kitabı çok güzel şekilde okuyup bitirmek üzereydim ki, yeni bir işe başladım ve bu yüzden çok istememe rağmen okuyamadım, ama nihayetinde her güzel şey gibi bitti. Kitapta Anadolu insanını yakından tanımanızı, dönemi kah mizahi yönüyle kah hüzün ile bezeyerek öyle akıcı ve güzel şekilde anlatmış ki hayran kalırsınız. Ben kitabı okurken yüzümde sürekli bir tebessümle bitirdim. Zaman eski gibi görünsede bu dönemi de barındırdığını düşünüyorum hala değişmemiş bazı şeylerin olduğunu görüyorsunuz.
Yer yer hüzünlendiren, genellikle tebessüm ettiren, düşündüren, hayran bırakan çok güzel bir kitaptı. Üslup, klasik Reşat Nuri üslubu aslında bu yüzden o tanıdık his daha da belirginleşiyor. Kitap değil de Reşat Nuri bey amcamızın anılarını kendi ağzından dinliyormuş hissine kapılmanız muhtemel oluyor. Her şekilde okutuyor yani. Sıkmadan ilerleyen bir kitap. Tavsiye ediyorum tabi ki ;)
Yazarın okuduğum ikinci kitabı oldu ve kalemine hayran bıraktırdı yine. Kitabı can yayınlarından okudum ve çevirisini yapan Celal Üster’in kitap hakkındaki yorumu zaten başlı başına ilgi çekici bir giriş yapmama. olanak sağladı. Hayvan çiftliğinin, bazı basımları ve çevirilerinde yer verilmemiş olan alt başlığından bahsediyor, bu alt başlık ise Bir Peri Masalı’dır. Bu alt başlığa değinmemelerinin nedenini de şöyle açıklıyor. Belki de, kimi yayıncılar, yapıtın bir çocuk masalı olarak algılanmasından çekindikleri için, Bir Peri Masalı demekten kaçınmışlardır. Oysa bu altbaşlık, bir masal durulduğunda yazılmış olan kitabın, yergi geleneğindeki yerini vurgulamaktadır biraz da.
Evet, Hayvan Çiftliği, korkunç sonla biten bir “Peri masalı”dır.
İçerisinde yer alan resimlerde gözünüzde canlandırmanıza yardımcı oluyor. Kitapta yazan çoğu şeyi şu an yaşadığımız döneme de uyarlamak hiç de yanlış olmaz. Her bir yazdığı çok tanıdık, özellikle koyunlara sinir oldum. İçersinde geçen şu paragraf da aklıma not ettiklerimden oldu.
“İnsan, üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurta yumurtlamaz, sabanı çekecek gücü yoktur, tavşan yakalayacak kadar koşamaz. Gene de tüm hayvanların efendisidir.”
Düşününce evet biz ne yapabiliyoruz ki çevre için, hayatı daha olumlu kılabilmek için... Bence hiç... yalnızca kendimizi ve etrafımızdaki her şeyi yıkmaktan ve yok etmekten başka kocaman bir hiç... Kitap üzerine söylenecek düşünülecek çok şey var arkadaşlar. Akıcı ve şade bir dille yazılmış ve sizi düşünmeye zorluyor. Bence okumalı ve de okutulmalı. Tavsiye ederim hem de şiddetle :)
Eğer romantik yapıya sahip değilseniz bence kesinlikle okumayın çünkü bu gerçek bir aşk örgüsü... Yasak ilişki tanımına uysa da boşuna dememişler gönül bu sorgu, sual, kim kimdir aramaz her yerde yeşerir diye. Ama böylesi bir sevgi, böylesi bir anlatı görüşmemiştir herhalde. Ben kitabı beğendim ve kendimi Milena’nın yerinde olmak isterken buldum istemsizce. Aşkı bedensel arzudan çıkarıp duygusal olarak kavuşmanın muazzamlığında gezinmiş Kafka. Tavsiye ederim elbet ama dediğim üzere bu aşka değer verebilecek duygusallığı barındırdığınıza inanıyorsanız. Sevgiyle kalın.
