Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeys

Yeni bir beğeniye, ancak yeni yollarla, yeni araçlarla varılır. Birtakım kuramların söylediklerini, bilinen kalıplar içine sıkıştırmakta hiçbir yeni, hiçbir sanatsal atılım yoktur.
Reklam
Herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda yaşamım bitti. Bilmiyorum, nerede, ne zaman. Ve işte o bittiği yerde başladı. Acının sonunda. Acı ile.
Her sabah yepyeni bir dünyaya kalkıyorum. Her akşam dünyanın bütün yorgunluk acı ve çelişkileriyle dayanamaz duruma geliyorum.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bazan bir şey yaşarken olaya dışardan bakıp, o olayı yazmak için yaşadığım duygusuna kapılıyorum. O zaman içimden bir ses, karşındakine haksızlık ediyorsun, diyor. Olmaz böyle bir şey, diyor. Olayın içine girmeye çalışıyorum. O zaman da kendime haksızlık ediyormuşum gibi oluyor. Böylece kendi özüm ve gözetimim arasında gidip geliyorum.
Işıklar var. Kitaplar var. Ben varım. Dünyam var.
Reklam
Gidiyorum. Her gün gideceğim. Tren kalkarken çocukluğumu aldım. Ardından tüm gözyaşlarımı çocukluğuma karıştırdım. Beni öldürdüm. Her insanı öldürmek kanısı ile öldürdüm. BEN BEN MİYİM? BEN HERKES MİYİM? BEN HER ŞEY MİYİM?
‘’Ben bendim. Zaman yaşanmış zamandı. Birkaç yaşanmamış gün de eklenmişti bu zamana. Kemerle bağlanmıştım. Acılarım vardı…’’
İçimde müthiş bir yorgunluk hissi vardı…Yalnız dinlenmek, mutlak bir sükûn içinde dinlenmek istiyordum. Nasıl bir fırtına bittikten sonra bile dalgalar bir müddet yorgun kımıldamalarla harekete devam ederlerse, bende de herhalde ufak tefek taşkınlıklar eksik olmuyordu; fakat bunların da zamanla geçeceği tabii idi.
Değişmek isteyip istemememin bir önemi yok, çünkü değiştim. Ölüme hissettiğim yakınlıkla, kendi ölümlülüğümün farkındalığıyla dolu, incelikle işlenmiş güçlü bir ses yazılarımdan dışarı taşıyor. Yeni bir baskı bu. Havada geçicilik hissi var.
Sayfa 114Kitabı okudu
Anılarım bana yardımcı olmak yerine acı dolu bıçak darbeleriyle ‘’İşte bunları bir daha hiç yaşayamayacaksın.’’ diyorlar adeta. Belki bazen kahkahalarla gülmenizi sağlıyorlar ama kahkaha da tıpki kömür gibi bir anda parlayıp acı içinde alev alev yanmaya başlıyor.
Reklam
Hayatım nasıl da çabuk başka bir hayata dönüştü, bu dönüşüm ne kadar acımasız oldu ve ben ne kadar uyum sağlıyorum.
Kahkaha ne ölçüde kederin parçasıdır. Kahkahalar ailemizin diline sıkıca örülüyor ve şimdi babamı hatırlayarak gülüyoruz ama arka planda hala belli belirsiz bir kuşku var. Kahkaha diniyor. Kahkaha gözyaşına, üzüntüye, öfkeye dönüşüyor. İçimdeki biçare, kükreyen öfkeye hazırlıksız yakalanıyorum. Bu üzüntü cehenneminin karşısında tecrübesiz ve çelimsiz duruyorum. İyi ama nasıl olur da sabah şakalaşıp sohbet ederken gece sonsuza dek kaybolabiliyordu?
‘’Hayır! Kimseye söylemeyin çünkü söylersek gerçek olur.’’
‘’...Gözündeki kanlı yaşları sil...Bir tek insana bu kadar saadet yetmez mi? Benim arkamdan bu ateş gömlek hiç çıkmayacak, öldükten sonra da ebediyen taşıyacağım...’’
Üstlerinde gün, ay ve yıl yazan sayısız kitap gördüm ben; gizli bir takvimi oluşturur her biri.
Çoğunlukla bir kitaptan kurtulmak ona sahip olmaktan daha zordur. Kitaplar, sanki asla geri dönemeyeceğimiz bir anın tanıkları gibi, bir ihtiyaç ve unutkanlık anlaşmasıyla tutunurlar insana. Oysa orada kalmaya devam ettikleri sürece onları birbirlerine yamadığımızı zannederiz.
Reklam
‘’Bu siyah-beyaz fotoğrafın anlattığı hikaye, gitmekle katedilecek bir yol değil; sabırla, beklemekle varılacak bir menzildir.’’
‘’Her tiren bir yığın umut, hayal, ihtiras ve arzu yüklenip gelir. Ardında düş kırıklıkları, gözyaşları, hayıflanmalar, bir tutam ağarmış saç bırakıp gider.’’
Nefsinden razı olmayan bir cahille yoldaş olman, nefsinden razı olan bir âlimle yoldaş olmandan daha hayırlıdır. Nefsine uyan âlimin ilmi nerde?
‘’Gülün, gülün. Elbet size de bir gülen bulunur.’’
Ve bilinmezlik ansızın dağıldı, unutmanın karanlığında ışıltılı bir aralık belirdi: Sözlerdi bunlar, bir akşam kadının ona odada okuduğu şiirdi...yabancı bir şiire ait unutulmuş bu dizeleri on yıl öteden kadının sesinden duyuyordu...
‘’Yağmur yağmadığı içindir herhalde, ama gözyaşlarımdaki sağanak yağmuru getirecek nerdeyse.’’
Sayfa 6 - HermiaKitabı okudu
Reklam
‘’Sana hep onlardan dolayı imrenirdim, biliyor musun- Weasley ve Granger. Benimse-...Siz üçünüz pırıl pırıl parlıyordunuz, biliyor musun? Birbirinizi seviyordunuz. Eğleniyordunuz. En çok da o dostluklardan dolayı imreniyordum size.’’
Sayfa 157 - Draco MalfoyKitabı okudu
‘’...o benim tek vârisim...o benim ailemden kalan tek kişi.’’
Sayfa 93 - Draco MalfoyKitabı okudu
‘’Daha önce seksen kez falan yapmamış olsa, daha etkili olabilirdi...Ama bana öleceğimi her söylediğinde ölmüş olsaydım eğer, şimdi tıbbi bir mucize haline gelmiştim.’’
Sayfa 338 - Harry PotterKitabı okudu
‘’Cedric’i hatırlayın. Gün gelir de doğru olanla kolay olan arasında seçim yapmanız gerekirse eğer, iyi kalpli, yardımsever ve cesur bir çocuğa, sırf Lord Voldemort’un yoluna çıktığı için neler olduğunu hatırlayın. Cedric Diggory’yi hatırlayın.’’
Sayfa 651 - Albus DumbledoreKitabı okudu
‘’...Bu parayı istemiyorum, ihtiyacım da yok. Ama birkaç kahkahaya ihtiyacım var.Hepimizin birkaç kahkahaya ihtiyacı var. Ve sanırım ki, çok geçmeden daha da fazla ihtiyacımız olacak.’’
Sayfa 660 - Harry PotterKitabı okudu
‘’Hayın’’ diye mırıldanıyor. Bu bir özlem mi, sitem mi, geç kalmış bir merhaba mı,bir türlü kestiremiyorum. Yüzüne bakıp kalıyorum öylece. Dalgın dalgın.