Platon’a sormuşlar;
“İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan iki davranışı nedir?”
Platon tek tek sıralamış;
Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler.
Ne var ki çocukluklarını özlerler.
Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler.
Ama sağlıklarını geri almak için de para öderler.
Yarınlardan endişe ederken bugünü unuturlar. Sonuçta, ne bugünü, ne de yarını yaşarlar.
Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar.
Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.
“Dünyada ol ama dünyaya ait olma. Dünyanın içinde ol ama dünyanın senin içinde olmasına izin verme.
Eve geldiğinde eve gel; tüm dünya yok olmuşcasına…”
Tanrı şeytanı yaratmadı. Şeytan/kötülük, insanın tanrısal sevgiyi yüreğinde duyumsamadığı zaman deneyimlediklerinin bir sonucudur. O aynı sıcaklığın olmadığı yere gelen soğuk ya da ışığın olmadığı yere gelen karanlık gibidir.
Şiir insanların hayatından tamamen kayboldu, güzellik kayboldu, aşk kayboldu… insanlık sevgisiz,şiirsiz,neşesiz ve kutlamasız yaşamaya nasıl devam edebilir? Uzun süre değil.
“Çok eskiden daha ben çocukken annem bana zorla piyano dersleri aldırıyordu . O zamanlar ancak bir gün aşık olursam gerçekten iyi çalabileceğime inanmıştım. Dün gece hayatımda ilk kez parmaklarımdan notaların sanki kendiliğinden fışkırdılarını yaptığım işin benim denetimim dışında olduğunu hissettim. Beni sürükleyen bir güç vardı çalmasını bildiğimden bile haberim olmayan melodileri Armonileri o biçimlendiriyordu. Sanki kendimi piyanoya tümüyle teslim ettim.”
Aslında hepimizin zaman zaman hissettiği bu değil mi zaten? Sanki aşık olsak tamamlandığımızı hissetsek her şey yoluna girecekmiş gibi…
“ Aşk akut bir hastalıktır. Ani başlar Ve çok gürültülü seyreder. Tansiyon yükselir,kalp hızlanır, Nefes alış verişler sıklaşır, yanaklar pembeleşir, vücut ısınır. Böyle akut bir duruma İnsanoğlu bir ömür nasıl dayansın? Böyle bir heyecan yıllar boyu sürecek olsa, kalbimiz ne çok zarar görürdü bu durumdan. İnsan, her duruma uyacak şekilde yaratılmıştır. Yani uzun lafın kısası zamanla bu duruma beden ve ruh uyumu sağlar ve aşık olunan kişi karşısında duyulan ki eski heyecanlar yavaş yavaş kaybolur. Ve aşk kronikleşir... kronikleşince de aşk olmaktan çıkar sevgiye, güvene, huzura ve alışkanlığa dönüşür.
Mutlulukta akut bir durumdur bir ömür boyu mutlu olamaz insanlar.
Bir şeyler yapıyorum, yürüyorum, konuşuyorum yemek yiyorum yani her zaman yaptığım işleri sürdürüyorum ama nasıl anlatsam,Bir boşluk duygusu içinde. Sanki İçimde derin bir hiçlik var.
“Kavga çıkmasın diye sustuğum zamanlar
Kimse kırılmasın diye yuttuğum konular
Ve kaybetmemek için alttan aldığım insanlar oldu.
Şimdi anlıyorum ki bazı kavgalar çıkmalı
Bazı kalpler kırılmalı
Ve bazı insanlar kaybedilmeliymiş...
Sürekli gönül yapmaya çalışınca kıymetin kalmıyormuş...”