Eskiden bir yüreğim
Vardı benim;
Şimdi uzakta
Çarpar belki
Bir çocuğun odasında.
Yitirdiklerim de oldu
Kazandıklarımın yanında.
Bir ben kaldım şimdi
Tek yakın bana.
Ama ben eskiden de
Hep böyle
Yalnız çıkardım yola.
Dikkatle incelediğim ufuk hep bomboş kalıyor, hava kararıyordu ; dikkatim bu kısır araziye, bu tükenmiş toprağa içinde barındırdığı yaratıkları çekip çıkarmak istercesine, nafile kenetleniyordu.
Sanki bin katlı bir apartmanın çatısından aşağı bırakmışım kendimi, düşerken pencerelerden insanların hayatlarını izliyormuşum da senin pencerenden geçerken atladığıma pişman olmuşum.
Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için..?