Müminler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uyudukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler Allah'ın kitabı Kur'an'ı Kerim ve peygamberinin sünnetidir.
Anladım ki Bedir, verilmiş on dört şehit ile yetmiş ölüden ibaret değildi. Alınmış yetmiş esir demek hiç değildi. Bedir bir zaferin bir var oluşun adıydı.
Çünkü İslam sevgi üzerine inşa olunmuş inkılaplar ötesi bir inkılap iddiasındaydı ama şiddet yanlısı Kureyş besbelli onun kavgasız, acısız ve kedersiz büyümesine müsaade etmeyecekti.
Oysa hata yapmak, yanlış anlaşılmak korkusu kent yaşamının getirdiği bir şeydir. Ya da uygar kişisinin kendini eleştirme alışkanlığını edinmesinin doğurduğu kaçınılmaz bir rahatsızlık...
Bizim de halletmemiz gereken çok acı vardı. Bu yüzden bizim de ıstırabın tamamıyla yüzleşmemiz, zayıflık ve kaçamak gözyaşı anlarını asgaride tutmamız gerekiyordu fakat gözyaşlarımızdan utanmamızın gereği yoktu; çünkü gözyaşları insanın cesaretlerinden en büyüğü olan acı çekme cesaretine sahip olduğunun kanıtıdır.
İnsanın dişisinin doğanın bir hatası olan, yeryüzündeki tek memeli olduğuna inanmak bana çılgınca geliyor. Duyduklarınızın aksine, biz kadınlar tıpkı bir hayvan gibi doğum yapmaya programlanmışızdır.
Bütün İslam dünyasına yönelik halife unvanını kullanan Kanuni Sultan Süleyman'dır. Gerçekren Süleyman, halife-i Rûy-i Zemin(dünyanın halifesi) unvanını kullanmaya başladı.
Olympe'in zihni, insanı sarhoş eden, tasnif edilemez, büyülü ve özgür bir neşeli karmaşa oluşturuyordu ve bu karmaşanın belirgin bir biçimi yoktu, ama başka hiçbir örneğe de benzemiyordu, tam yerine oturan özgün bir biçimdi bu.
Zamanında Voltaire ve Zola'nın yaptıkları gibi, bir adaletsizliğin karşısında susmayı kabullenmeme iradesi adli hatalarla mücadele etmek için tek geçerli silahtır.
Köylü ve işçilerin fazla şey bilmeleri söz konusu bile değildir. Çünkü o durumda hesap sorarlar. Bunun hiçbir zaman gerçekleşmemesinden emin olmanın çok basit bir yolu var. Yüzyıllardır işe yarayan bir yol: Onları cehaletin içinde tutmak.