Daha çok anlat dedim.
Hoşuna gidiyor mu?
Çok. Elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.
Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?
Gider gibi yaparız.
“Ben bir kuş öldüremem. Bir karıncayı ezemem. İncinir diye bir arıyı, bir kelebeği, bir kuşu tutamam.” Şu anda, belki en çok elindeki tüfeğe, belindeki hançere, bedenindeki koşar koşar fişeklere şaşırıyordu. Kendine bakıp bakıp gülüyordu.
“Küçükken hep evde kavanozda fasulye çimlendirirmiş pamuk arasında. Öyle tatlı anlatıyor ki pamuk mu olmak istiyorum, kavanoz mu, fasulye mi o an bilmiyorum. Ama durduğum yerde çimleniyorum kiza, öyle bir haldeyim.”