Çünkü ölüm şu iki şeyden biri olmalıdır: ya bir hiçlik ve hiçbir şey duyamama durumudur, ya da, dedikleri gibi, ruhun bir değişimi ve bu dünyadan bir başkasına bir göçüdür..
Allahu Teala Hz.İbrahim'e "Halilim" diye seslenirdi.( Halilim dostum demektir ) Melekler bu dostluğu kıskanmış olacaklar ki Allah'ın huzuruna çıkıp " Ya Rabbi İbrahim'e "Halilim" diye sesleniyorsunuz. Gerçekten bu mertebeyi hak edip etmediğini denemek istiyoruz dediler.
Yaşadıklarımızın ve yaşayamadıklarımızın ezinciyle Çamlı Kahve'den ayrılıyoruz.Yüreğim seni çok sevdi demiştin fazlasıyla kanıtladın.Senin de adın hep bende yaşayacak.Şairin de dediği gibi"Bir adın kalmalı geriye bir de o kahreden gurbet.Beni affet kaybetmek için erken,sevmek için çok geç.
Gregor dışarıdakilerin ağlayıp sızlanarak onu rahatsız etmek yerine kendi haline bırakmalarının daha akıllıca olduğunu düşünüyordu. Fakat dışarıdakileri huzursuz eden ve bu şekilde davranmalarına neden olan şey, belirsizlikti.
Yaptığı hatadan pişman olan insanı affetme! Pişmanlık bir daha hata yapmaya gebedir! Yaptığı hatadan utanan insanı affet! Utanç kendine yakıştıramamaktır!
Mektepte bize şiir ezberletmişlerdi. İnsan, yaşadığı yerlerde beraber bulunduğu insanlara görünmez ince tellerle bağlanırmış; ayrılık vaktinde bu bağlar gerilmeye, kopan keman telleri gibi acı sesler çıkarmaya başlar, her birinin gönlümüzden kopup ayrılması, bir ayrı sızı uyandırırmış. Bunu yazan şair ne kadar haklıymış.
Hz. Ömer (radıyallahu anh) demiştir ki: "Yüce Allah'a imandan sonra insanoğluna saliha kadından daha hayırlı nimet verilmemiştir. Kadınlardan öyleleri vardır ki, onlara ne paha biçilir ne de onların yerini tutacak bir nimet vardır. Ama bazıları da o kadar kötüdür ki, fidye vermekle dahi elinden kurtulamazsın.
Hüzün kokulu Turna'dan kül gözyaşları döken Mihriban'a uzanan yolun yorgunudur Cem. Arkasında bırakmak istediği bir hayat vardır, pişmanlıklarla örülü. Her birimizin ihtiyaç duyup da dillendiremediği bir arayışın yolcusudur. Ve her insanın mutlaka bir kırılma noktası olduğunu hatırlatır bize. Uyanmak ister gaflet uykusundan, doruklara sevdalanmak ister kulluğuna ermek için. Ashab-ı Kehf misali imanın ve tevekkülün derinliğine dalmak ister. Hayran olur yedi iman kahramanı gence ve sadakat örneği Kıtmir'e. Revan olur hakikate giden yola...
Yıllar önce hediye olarak selpak ile gönderilmişti. Okuyunca göz yaşlarını tutamayacağın için selpakta gönderiyorum demişti bir abla.. En hızlı bitirdiğim ve tekrar tekrar okuduğum bir kitap olmuştu. Çok etkilenmiştim çok sevmiştim bu kitabı. Gerçekten defalarca okunması lazım dediğim kitaplara bir tane daha eklenmişti..
Kim ki, Allah’a karşı takva sahibi olursa, O ona bir kurtuluş yolu gösteriri, onu ummadığı yerden rızıklandırır. Allah’a tevekkül edene, O yeter.. Talak Suresi, 2-3
‘Allah kuluna yetmez mi? Zümer Suresi, 36
Allah'tan geldik Allah'a gideriz. (Bakara/156)
Kulluk bir iman ve aşk yolculuğudur.
Aşk yolculuğuna tasavvufun Aşkullah zikri ile varılır. Tasavvufta bahsedilen tüm yol mertebeleri, her insanda mevcuttur. Peki, neden bu farkındalığa ulaşamıyoruz? Aşkullaha ulaşmak ile ulaşmamak arasındaki fark nedir?
Buradaki fark, bunların bilincinde olarak yaşamak ile farkında olmadan yaşamak arasındaki farktır.
Yaşanmışlıkları kaybetmek mi daha zor, yoksa hayalleri mi?
Bence yaşanmışlıkları kaybetmek daha zor. Hepimizin farklı bir cevabı vardır eminim. Hayallerde diyebiliriz, yaşanmışlıklar da.