Aslında, Pembe ve Yusuf'u bir aşk romanı zannetmiştim başlarda. Yani kitap, okunmayı beklerken. Oysaki Pembe ve Yusuf, aşık olamayanın kitabıymış. Aşık olmaya dahi değeri yok olarak görülen, başından atmak için, ona ismiyle Keder'i hatırlattığı için, aşık olmadan, kendinden yaşca büyük birine verilen tatlı, güleryüzlü, kızı gibi bir çocuğun hikayesiymiş Pembe ve Yusuf. Hangi yıldayız, böyle zorlamalar, zulümler, geri kafalılık mı var demeyi o kadar çok istediğimi anımsadım. Lanetler ettim. İnsan suçladım. Fakat bu suçlama insanı bırakıp insanlığa, Dünyayı bırakıp öteki tarafa kadar ulaştı.
Her ne kadar yazımından dolayı, donanımsızlığından ötürü beğenmesem de, ya da hissetmesem de konuyu derinlere kadar, karakterlere yüklenilen kişiliklerin yetersiz olduğunu düşünsemde, kendimi etkilenmekten alıkoyamadım.
Kitap cahilliğin kitabı. Kederin, aşkın, sevginin kitabı. Ama en çok da geri kafalılığın, cahilliğin. Buna bir miktar da acının, sızının diyebiliriz.