Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Rana Yazar

Bu yığınla resmin arasında, Osman’ın çocukluk resimleri de vardı. Tarih sırasına göre dizildiğinde ortaya çıkan manzara bir çocuğun nasıl öldürüldüğünü gösteriyordu. Kanırtıcı bir acıyı defalarca ve hiç de meraklısı olmadan tecrübe etmiş güzel yüzlü, mahzun bir çocuktan gözlerinin dibine pis bir kurnazlık oturmuş narsist ve egoist bir hayvana evrilen güzel yüzlü bir adamın ruhsal tarihi parkenin üstüne sıraladığım resimlerde kuzu kuzu yatıyordu.
Reklam
Yazmak çok iyi geliyor ama yazmak arzusu ya da ilham perisi çok nazlı, gel deyince gelmiyor. Bir dolu şey yaşadığım halde tek tümce yazamadığım çok oluyor.
Sayfa 238Kitabı okudu
Yazmak geçip giden günlerin ya da küçük önemsiz şeylerin kişisel tarihime kaydını düştüğüm bir gereksinme, bazen de zihnimde biriken bir yığın düşünce kırıntısını, irili ufaklı sorunu kendimden uzaklaştırarak arındığım bir tür ayin.
Sayfa 235Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Birini seviyorsan onu öldürme! demek kolay Oysa her aşık önce kendine sonra yanındakine cellat
Reklam
Kainat ve tarihin bekleme salonunda biraz soluklanıyoruz, çoğunlukla da adımız anonslanmadan kâinata ve tarihe gömülüyoruz...
Legal ve illegal olanın aynı oranda sıkıcı olduğu bu çağda, onlara işlenmemiş bir suç türü sunacaktım. Benim sayemde, suç işlerken masumiyetlerini koruyacaklar, masumiyetlerini korurken suç işleyeceklerdi.
Ağustos güneşi, patlamış bir düdüklü tencerenin fırlayan kapağı gibi İstanbul'un tavanına yapışmıştı.
Reklam
Bir aralık etrafına ve insanların yüzlerine baktı. Tramvayda hiç kimse gülümsemiyordu. Hepsinde yük taşıyan insanların yorgunluğu ve bezginliği var. Tramvay onları bir tarafa götürmese, hepsi, oldukları yerde senelerce kalacaklarmış gibi ezik ve bitik. Hepsinde bir bedbinlik. En küçük sebeplerle kavgaya bahane arıyorlar.
Sayfa 107Kitabı okudu
Kafamda deliler dolaşıyor: Birbirlerini su birikintilerine itiyorlar, dillerinin ucuyla parmaklarını yalayarak koşuşuyorlar. Eşya insana inatçı bir direniş gösterdiği zaman hep birlikte üstüme çullanıyorlar: Delice bir şey yap! diye bağırıyorlar vızıltılı seslerle. Eşya sana karşı mı geliyor, kır onu! Sana boyun eğmeyen otlara vur tekmeyi! Her şeyi parçala. (Kafanın huzuru için yap bunu, kafanın huzuru için yap bunu. Durmadan başını salla; iyi gelir, iyi gelir.) Hepsi birden başlarını sallıyor. (Denge için, denge için.) Hep birlikte mırıldanıyorlar: İnsanlara kaptırma kendini, durmadan koşuşma, onlara uyma, insan bir makinedir, bir yerde bozulur, yavaş kullan aklını, şimdi biraz dinlen, şimdi hep birlikte saçmalayalım, aklımızı dinlendirelim, mantığımızı dinlendirelim, rüyada yaşıyalım.
Sayfa 35
Aklımın içini örümcek ağları sardı; kafamın sandalyelerinde elbiseler, gömlekler, çoraplar birikmeğe başladı; kurduğum hayaller, bir bekâr odasının dağınıklığına boğuldu. Düşüncemin duvarlarına resimler asmak istediğim halde bir türlü olmadı. Belirli noktalara biriken eşya, odanın çıplaklığını daha çok ortaya çıkardı.
Sayfa 24
Bütün hayatımı, en ince ayrıntılarına kadar düşünerek hesapladığım iyiliklerin hayaliyle geçirdim albayım. Artık ne olacaksa olsun istiyorum.
Sayfa 23
İnanın bana, dedim. Yukarda Allah var, dedim. Var mı? Var tabii. İnandılar mı? Allaha mı? Hayır sana. İnanmadılar. Ben de onlara göstereceğim! Atom bombasının tepemizde patladığı gün çıkacak karışıklıktan yararlanarak hepsini öldüreceğim! Büyük gürültünün içinde küçük bir çakıyla işlerini bitireceğim! Başkalarından da hesap soracağım! Karşılığını bulamadığım bütün sözleri söyleyenlerin hepsi ölmeden rahat edemem, anlıyor musunuz? Yoksa, bütün bu acıları ömrüm boyunca içimde taşırım.
Sayfa 16
1.076 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.