"Bakma öyle dik dik yüzüme, az bir şey değil bu. Sevgi nedir bilir misin? Aaa, bilmiyorsundur. Senin köpeksi sevgin benim karnımı doyurmaz deme ha! Sevgi öyle bir şeydir ki... Nasıl anlatayım ya sana? Yok! Anlatamıyorum ki. Sevgi sevgidir. Anladım mı? Sevgi bölünmez, parçalanmaz bir şeydir. Bir tek sevgi var. Aa, nasıl, anladın mı? Bir tek sevgi! İnsan da, Tanrı da onunla sevilir. Köpek de!"
Sayfa 105Kitabı okudu
(COK UZUN VE KİTAPTA HERBİR SÖZÜN DÜŞÜNÜLESİ EN NAİF BÖLÜMÜ) “ Momo, şimdi o büyük salonun içindeydi. Burası en büyük kiliseden daha görkemli, en büyük istasyonların salonlarından bile daha genişti. Güçlü sütunların üzerinde yükselen tavan neredeyse görünmüyordu. Etrafta hiç pencere yoktu. Kocaman salonu aydınlatan altın renkli ışık çevrede
Reklam
DTCF'nin iç yüzü
BİR FAKÜLTENİN İÇ YÜZÜ Ulus Meydanından Yenişehir’e doğru muazzam büyük caddenin üzerinde uzayan bir bina var. Alnında, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” yazılı. Hayran hayran bakıyorsunuz. Ne güzel bina, ne büyük söz. Hele bir de içeri girin. Korkmayın, çekinmeyin. Bu fakültenin içini, dışını ben çok iyi bilirim. Dört yıl orada bulundum. Ben
" Stoltz: Ama bu hayatta sevmediğin şey ne? Onu söyle. Oblomov: Her şey, durmadan öteye beriye koşmalar, küçük ihtiras oyunları, hele de açgözlülükler, rekabetler, dedikodular, birbirine çelme atmalar, birbirini tepeden tırnağa süzmeler. Konuşmalarını dinledikçe insan budalalaşıyor. İlk bakışta zeki insanlar sanırsın, yüzlerinde ciddilik okunur, ama bütün söyledikleri şu biçim şeyler: "Falanca veya filanca, bilmem ne satın aldı, bilmem neresini kiraladı." Başka birisi:" Aa! Olur şey değil niçin acaba?!" yahut:"falanca dün akşam kulüpte müthiş para kaybetti, bir başkası üçyüzbin kazandı." İllallah bunlardan.Bunlar arasında insanlık nerede? İnsanlığın yüceliği, bütünlüğü nerede kaldı? İnsanlık ufak paralar haline gelmiş...Hayat amma da hayat ha.Ne bulabilir insan orada? Fikir meseleleri mi var, duygu meseleleri mi var?Bu hayatın bir ekseni yok: derin, hayati hiç bir yanı yok!"
- Bir Güç Yüzüğü kendi başının çaresine bakar Frodo. Yüzük haince sahibinin parmağından düşebilir, ama sahibi hiçbir zaman onu terk edemez. Olsa olsa, yüzüğü bir başkasına emanet etmek düşüncesiyle kendini kandırıp durur -bunu da ancak ilk devrelerde yapabilir, yüzük onu yeni yeni ele geçirmeye başladığı zamanlarda. Ama bildiğim kadarıyla yüzüğün
OTUZ SEKİZİNCİ BÖLÜM: İkinci Savaş Başlıyor
Harry tam Giriş Salonu'nun son mermer basamağından inmişti ki, Malfoy, Crabbe ve Goyle sağdan, Slytherin Ortak Salonu'na giden bir kapıdan çıktılar. Harry olduğu yerde kalakaldı; Malfoy ve diğerleri de. Açık ön kapıdan geçerek araziden salona gelen çığlıklar, kahkahalar ve şıpırtılardan başka ses yoktu içeride. Malfoy etrafına bakındı -Harry
Sayfa 957Kitabı okudu
Reklam
148 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.