Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Abdurrahman Şeref Bey:
“Allah bir köyü harap etmeye niyet ederse ilk önce orasını idare edenlerin aklını alır.”
Sayfa 107 - Masa Kitap 1. BaskıKitabı okuyor
Ahmet Emin de o esnada meclisteydi. Fesih kararına gösterilen çaresizce tepkileri hüzünle izlemiş ve aklına Abdurrahman Seref Bey'in kısa süre önce söylediği bir söz gelmişti: "Allah bir köyü harap etmeye niyet ederse ilk önce orasını idare edenlerin aklını alır."
Sayfa 107 - Masa Kitap
Reklam
Osmanlı'nın yönetim şekli
Gülhane Hatt-ı Hümayunundan [1839] önce Osmanlı Devleti, Osman ve Orhan Gazi zamanından beri beyliklerden farklı bir yönetimle idare ediliyordu. Bu idare gayet sağlam ve usta bir idareydi. Allah Teala bu yönetim sayesinde Osmanlı Devletine Ortadoğu ve İslâm dünyasını yönetme imkânı vermişti. Ayrıca Osmanlılar hilafeti de bünyelerine almışlardı.
Hükümet şekillerinin teker teker sayılmasına lüzum yok. Hâkimiyet, kayıtsız şartsız milletindir dedikten sonra, kime sorarsanız sorunuz, Bu Cumhuriyet'tir. Doğan çocuğun adıdır. Ama bu ad, bazılarına hoş gelmezmiş, varsın gelmesin. Abdurrahman Şeref Bey
Sayfa 656Kitabı okudu
Abdurrahman Şeref Bey'in sözüne katılıyor musunuz?
Allah bir köyü harap etmeye niyet ederse ilk önce orasını idare edenlerin aklını alır.
Sayfa 107Kitabı okudu
Varsın gelmesin.
Bu arada işin en hoş tarifini eski bir Osmanlı, eski bir müderris ve Osmanlı devletinde de nâzırlık ve âyan âzâlığı yapmış olan Abdurrahman Şeref Bey yaptı. Zaten Abdurrahman Şeref Bey Meclisin de en yaşlı ve en saygı gören adamıydı: "- Hakimiyeti milliye, kayıtsız şartsız milletindir… Kime sorarsanız sonuç, bu, cumhuriyet demektir. Doğan çocuğun adıdır. Ama, bu ad bazılarına hoş gelmezmiş… Varsın gelmesin." Nihayet takrir oya konuldu. Her mebusun kendi oyunu bir kaba atması suretiyle toplandı. Bir heyet oyları saydı ve sonra Meclis reisi ve yaman bir parlamento idarecisi olan Çorum mebusu İsmet Bey (Eker) sonucu açıkladı: Tasarı müttefikan kabul edilmişti. "Yaşasın cumhuriyet!" avazeleri bu defa daha gür, daha devamlı bir heyecan fırtınası içinde eski Büyük Millet Meclisinin küçük, mütevazı salonunu çınlattı… Türkiye, artık bir cumhuriyet olmuştu.
Sayfa 149 - Remzi kitabeviKitabı okudu
Reklam
Abdurrahman Şeref Bey: Osmanlı Devleti'nin son resmi tarihçisi olan Abdurrahman Şeref Bey, 1853'te İstanbul'da doğdu. Mekteb-i Sultani'yi bitirdi. 1909'dan Osmanlı Devleti'nin sonuna kadar resmi tarihçi olarak görev yaptı. Kurtuluş Savaşı'nın başında, 21 Haziran 1919'da, Mustafa Kemal tarafından Milli Mücadele'ye katılmak üzere Ankara'ya davet edildi. 1923'te İstanbul milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne katıldı.
Son Osmanlı vakanüvisi Abdurrahman Şeref Bey'e göre ise babası Osman Gazi'nin kurmaya başladığı devlet binasını sağlam temeller üzerine oturtan, Anadolu sahralarında çadır kurarak gezen bir aşireti, adaletli yöntimiyle Avrupa ve Asya'daki topraklarında hüküm yürüten bir devlet kıvamına getirmeyi başaran bir alperendir.
¶¶ Abdurrahman Şeref bey, merhumun beyanatında meyanında şu sözler vardı : (...) kime sorarsanız sorunuz, bu cumhuriyettir. Doğan çocuğun adıdır. Ama bu ad, bazılarına hoş gelmezmiş, varsın gelmesin. ¶¶
İsmet Paşa'dan sonra rahmetli Abdurrahman Şeref Bey'in konuşmasında şu sözler vardı: "Hükümet şekillerinin sayılmasına gerek yok. 'Egemenlik kayıtsız ve şartsı milletindir' dedikten sonra, kime sorarsanız sorunuz, bu, cumhuriyettir. Doğan çocuğun adıdır. Ama bu ad bazılarına hoş gelmezmiş, varsın gelmesin."
105 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.