Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
692 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Beni Bırakma ile beraber tehlikeli, gizemli, yakışıklı, karizmatik ama bir o kadar da düşünceli, korumacı ve romantik erkekler dörtlemesinin son kitabı da bitmiş oldu böylece. Kitap Elazığ’ın karlı havasında Gamze’nin Akın’a çarpmasıyla başlıyor ama aynı çarpıcılık 700 sayfa boyunca devam ediyor. Bir çeşit modern peri masalı... Ve öyle güzel bir
Beni Bırakma
Beni BırakmaFatih Murat Arsal · Ephesus Yayınları · 2015923 okunma
Odaya yaşı ve yüzü belirsiz bir adam girdi. Ne güzel, ne çirkin, ne büyük, ne küçük, ne sarışın, ne esmerdi bu adam.Tabiat ona ne iyi, ne kötü, göze çarpan hiçbir özellik vermemişti. Kimi ona İvan İvaniç derdi, kimi İvan Vasilyiç, kimi de İvan Mihayliç. Soyadı üzerinde de anlaşma yoktu: Bazıları için İvanov veya Andreyev, bazıları için de
Reklam
Leylim! Acı mı, mutluluk mu, kader mi, inanılmaz bir olgu mu, sevda, dostluk, ayrılık mı her neyse alnımda senin yazın var...
Sayfa 119Kitabı okudu
''O pasajdaki birahaneye yine gitsem. O masaya otursam o masaya. İnsanlar gelse otursa çift çift kadınlı erkekli. Ben tek başıma. Milyonlar içinde tek başıma. Acı gitgide acıyor. Kavun acısı gibi, zehir gibi bir acı. Kaybettikten sonra bulduğumuz şey. Nedir o bil? Nedir o bil? Kaybetmeden bulamadığımız bilemedin kaldır vur! Pencereden kim baktı. Neden baktı? Kapa gözlerini kapa. Ellerin büyüyor mu? Yok büyümüyor. Büyümüyor, büyümüyor, yaşasın. Ama acıyor, hayır acımıyor, yalan söyleme. Yüreğinin üstünde bir şey varmış gibi değil mi? Yalan. Mutlak bir yerde okudun. Yahut biri anlattı. Yahut aklında böyle kalmış. Yüreğinin üstünde bir şey yok. Yalnızlık. Yalnızlık güzel. Güzel değil. Kavun acısı. Kavun acısı da ne.''
Erdal .. Mamak Askeri Cezaevi'nde idam hükümlüsü bir gencin, Erdal Eren'in son fotoğraflarını çekmiştim yıllar önce. Yarım saat kadar yanında kalıp, koşullar elverdiğince konuşup, yaklaşık 2 'makara' fotoğraflayıp ayrılmıştım oradan. Deklanşöre son defa basıp, parmaklıklar arasından 'sessiz sitemsiz' bakışını dondurduğum o günün gece yarısında
Kaybettiğimiz ruhlara, Tam 13 yıl oldu. Eğer Tanrı varsa ve canı sıkıldıkça dünyayı çeken uydusundan burayı izliyorsa, benim gibi kadınların kanallarına denk geldikçe kanalı değiştiriyordur. Bizi eski bir Türk filmi dramında bayağı buluyordur, yüksek zümre edebiyatını seven züppe yaratıcı. Ondan ölesiye nefret ediyorum,
Reklam
Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak... Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak. Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle. İmânı olan kimse gebermez bu ölümle: Ey dipdiri meyyit, 'İki el bir baş içindir.' Davransana... Eller de senin, baş da senindir! His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin? Hayret veriyorsun bana... Sen
Sakarya Türküsü İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya; Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya. Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak. Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir; Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir. Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat; Şu çıkan buluta
Acı çekiyorsun, değil mi? Üşüyorsun, karanlık seni kör ediyor, etrafında zindanın duvarları var. Ama belki benliğinin derinliklerinde bir ışık vardır. Belki bu ışık, gönlünle oynayan o kof herife karşı beslediğin çocukça sevgidir! Halbuki ben zindanı içimde taşıyorum. İçimde kuş var, buz var, ümitsizlik var. Ruhumu gecenin zifiri karanlığı kaplamış.
Geçmiş oIan dünden hiç yad etme, yarın da geImemişken feryad etme, düşünme geIeceği de geçmişi de, şimdi şen oI da yaşamı berbad etme. Eğer her şeyini kaybetmişsen ve cebinde bir ekmek aIacak kadar paran kaImışsa, git kendine bir demet menekşe aI ve ruhunu besIe. Bence bu çok anIamIıdır ve kişinin önceIikIe ruhunu besIemesi Iazım. Kendini satmayan
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.