Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şimdi bakıyoruz On İki Ada’nın idaresine. İtalyanlar öbürkülerden çok daha yumuşak oldukları halde idareyi beceremiyorlar. İki cemaat onlara karşı adeta kenetleniyor ve On İki Ada Rumları İtalyanlara karşı, Türkiye Cumhuriyeti’ne istihbarat hizmetinde bulunuyorlar.
"Rauf Denktaş, ben tanıdım tanıyalı bilgisiz insanların "Kıbrıs Türkleri, Ada Rumları ile bağımsızlık için birlikte hareket edeceklerine İngilizlerin yanında yer aldılar" diye yaptıkları çıkışla alay ederdi. Oysa dünyanın diğer yerlerindeki benzer durumlardaki azınlıklar arasında ortaya çıkan çatışmalar, bu kolayca konuşan insanları hizaya getirmeliydi...'
Reklam
Osmanlı'nın içinde bulunduğu zor şartları fırsat bilen İngilizler, Ada'nın nüfus yapısını değiştirmeye çalıştılar. Nasıl Filistin'e dünyanın çeşitli yerlerinden Beni İsrail ırkına mensup insanları belli amaçları gerçekleştirmek için getirip topladılarsa, Kıbrıs adasına da dünyanın çeşitli yerlerinden Rumları getirdiler. Bu durumdan yüz bulan Ada'daki Rumlar, belli bir çoğunluğa eriştikten sonra bilindiği gibi, sürekli olarak oradaki Türk soydaşlarımıza, müslümanlara her türlü zulmü reva gördüler. Huzursuzluk çıkarıp katliamlar yaptılar
Söyleşinin devamı...
Dörtlemenin ikinci kitabı Karıncanın Su İçtiği Yer'i yayımladınız. Romanın adının bir öyküsü var, anlatır mısınız? -Bir Ada Hikayesi dörtlemesinin ikinci kitabı Karıncanın Su İçtiği Yer'i bitirdim. Bir takım sebeplerden dolayı bu kitabın yayımlanması altı yıl sürdü. Yalnız bu altı yılda dörtlemenin üçüncü kitabı Tanyeri Horozları'nı da bitirdim. O
Türk Sineması cinselliğe, coğrafyamıza özgü resmi politika ve dayatılan ahlak nedeniyle imtina ile yaklaşmış, ancak böyle ilerlemeyi gururuna yedirememiştir. Ama yapacak bir şey de yoktur. Susuz Yaz'da röntgencilikle, meşhur seks filmleri furyasında İtalyan benzerlerinden kötü kopyalarla, İffet'te literatürlere geçen çarpıcı, hatta tahriki yüksek tecavüz sahnesiyle silkelense de estetik yanı göz dolduran, yüksek libido taşıyan, fotoğraflan çer­ ı\evelenecek kareleri bir türlü yakalayamamış, bunu bir iiykü çerçevesinde işleyememiştir. Or t ada bir kabahat görülemez. Yalnızca eksik bırakılmış bir sinema tarihi, eksikliği hissedilmesin diye geliştirilmiş planlı bir strateji vardır. Düzcinsel (heteroseksüel) göndermelerin ailece izlenebilecek vasıf t aki fi lmlerde denetlenmesi bazen ku­ rumları ve yapımcıları da aşarak dönemin oyuncularının yasaklarına, kurallarına, gelecek kaygılarına da yansır. Tür­kan Şoray Yasakları diye anılan "soyunmama, öpüşme­ me, sevişmeme, fr ikik vermeme" gibi ketler öykülerin ge­ tirdiği kimi sahnelerin ta en baştan senaryolardan atılma­ sına, böyle bir sahnenin yazılmamasına, teşebbüs bile edil­ memesine kadar uzanır. Salon doldurma endişesi, kapi­ talizmin din ve edep etraf ı nda şekillenmesi sayesinde sos­ yal bağnazlığın kapılarını aralar.
Trabzon Çölmekçi/Çömlekçi Mahallesi
‘’MAHALLE-İ DAFNUNDA: Dört Tahrir Defterinde de rastlanan bu ada 1523 Defterinden başlayarak mahalle-i Dafnunda nam-ı diğer çölmekçi olarak geçmektedir. Rumca daphnous (Türkçe defne de bu kelimeden çıkmıştır) kelimesinin bir hali olan Dafnunda şehrin doğu varoşlarında deniz kenarında eskiden kurulmuş bir kesiminin adıydı. Yirminci yüzyıl başlarına kadar bölge Rumları tarafından Daphnous adı bilinmekle birlikte, bu bölgenin bilinen adı Çömlekçi mahallesi olmuştur. Çömlekçi hala şehrin bir mahallesi olduğu için Dafnunda'yı da kesinlikle şehrin doğu varoşlarında deniz kıyısına yerleştirebiliriz.’’ (s. 38-39)
Boğaziçi ÜniversitesiKitabı okudu
Reklam
Asırlar böyle devam ederken dünya Siyonizmi Arz-ı Mev' ud planları çerçevesinde harekete geçti. Osmanlı' yı yıpratmak için çeşitli bahanelere başvurdular, çeşitli savaşlar çıkardılar. Bu savaşlar esnasında, Osmanlı bütün dünyayla boğuştuğu için, 1878' de, o günün şartları dolayısıyla, Kıbrıs'ın yönetimi, mülkiyeti Osmanlı'da kalmak üzere, İngilizlere devredildi. Ancak, Osmanlı'nın içinde bulunduğu zor şartları fırsat bilen İngilizler, Ada'nın nüfus yapısını değiştirmeye çalışhlar. Nasıl Filistin' e dünyanın çeşitli yerlerinden Beni İsrail ırkına mensup insanları belli amaçları gerçekleştirmek için getirip topladılarsa, Kıbrıs adasına da dünyanın çeşitli yerlerinden Rumları getirdiler.
Sayfa 156
İngilizler, Osmanlının bulunduğu zor şartları fırsat bildi.
Kıbrıs adasına da dünyanın çeşitli yerlerinden Rumları getirdiler. Bu durumdan yüz bulan Ada'daki Rumlar, belli bir çoğunluğa eriştikten sonra bilindiği gibi, sürekli olarak oradaki Türk soydaşlarımıza, müslümanlara her türlü zulmü reva gördüler. Huzursuzluk çıkarıp katliam yaptılar.
Sayfa 157
son^
"İstanbul bir kilitti. Onu -paslanmaktan kurtarmak için- Osmanlı anahtarı açtı. Ve açar açmaz da, Osmanlı'ya bütün dünya ticaretinin kapıları ardına kadar dayandı. Bir darbede, Tuna ile Fırat Dicle arasında uzanan destanlaşmış yüce bezirgan ülkesi, Osmanlı'nın avucu içine girip, nisbi asayişine kavuştu. Ada Rumları, kendiliklerinden Osmanlıyı çağırdılar."
Sayfa 33 - Sosyal İnsan - VII - Dünya Ticaretinin Açılışı
" 2 Temmuz 1570'te Türk askeri, Ada'daki Ortodoks Rumları, Katolik Kilisesi'nin baskısından, zulmünden kurtarmıştır. Tarih 404 yıl sonra, yine bir Temmuz gününde tekerrür edecektir. 20 Temmuz 1974'te bu sefer Türk askeri Ada'daki insanları, darbecilerden kurtaracaktır. "
21 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.