Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ne eski bir tango melodisi, ne de siyah önlüklü bir mektepli kız resmi, hayır beni on sekiz yıl evvelki o tatlı hatıraları alemine atan, gazetede götürdüğüm iki satırlık, kupkuru, alalade bir kiralık ilanı oldu. o anda pendik sahilleri birden gözümde canlanıverdi. o köşk...o köşkün bizim bahçeye bakan penceresi...ve o pencereden mahinur...sarı
"Ben" dedi. Hayatımda tek bir adamı kıskandım." "Kimi?" "Ali'yi!" "Neden?" "Peygambere en yakın adam o olduğu için." "Ben de senin yazdığın son şiiri kıskandım." diyecektim ki sustum. Ali de kıskanılacak adam doğrusu.
Reklam
Şehnaz , herkesin gözü önünde inlemeleri gittikçe hafifleyerek kan kaybından öldü, ancak ondan sonra adam kadını son bir kez öpüp tabancasını attı ve teslim oldu. Daha yürekli kocalar , kadını vurduktan sonra tabancayı kendi şakağına dayayıp intihar ediyordu. Besbelli Yusuf onlardan değildi. Şimdi bir sürü ceza indirimiyle hapse girecek, orada - ağır mahkum, leşi var diye- el pençe divan saygıyla karşılanacak, birkaç yıl yatıp çıktıktan sonra da muteber bir yurttaş olarak hayatına devam edecekti. Belkide daha önce 2 karısını öldürdüğünü hapis yattığını söyleyerek televizyondaki evlenme programına çıkıp yeniden evlenmek istediğini söyleyen yaşlı adam gibi davranacaktı. Adet böyleydi , onlara kader kurbanı deniyor, anlayış gösteriliyordu.Duvara kahrolsun hükümet yazdığı ya da okulda Deniz Gezmiş şiiri okuduğu için anti terör yasasına göre örgüt elemanı gibi gösterilip 30 yıla mahkum edilen gençler,öğrenciler gibi tehlikeli değildi toplum için. O gün ; Türkiye Cumhuriyeti'nde sadece 2014 yılındaki 294 kadın cinayetine bir tane daha eklenmişti.
Sayfa 290Kitabı okudu
İnsan Hafızasının Büyüleyici Gücünü anlatan güzel bir hikaye; Yavuz Sultan Selim Han zamanında bir şair, yeni yazdığı şiirini pek beğenmiş ve sultana okumak istemiş. O zamanlarda gerçek sanatkâra çok kıymet verildiği için, kısa zamanda sultan tarafından huzuruna kolayca kabul edilmiş. Sultan Selim Han'ın yanında Hasan Can ve diğer yetkililer varmış. Şair zât heyecandan sesi titreyerek şiirini okumuş, bitirmiş ve sonra da padişaha bakmış. Yavuz Sultan Selim Han, hiç tereddüt etmeden: "Ama ben bu şiiri biliyorum demiş". bunu duyan şair adam şaşırmış: Nasıl olur efendim, bu şiiri ben yazdım ve ilk defa burada okuyorum." Sultan: "İstersen bir defa da ben okuyayım" diyerek teklemeksizin adamın az evvel okuduğu şiiri aynen tekrarlamış. Şair zât, şaşkınlıklar içindeyken Hasan Can, atılmış; "bu şiiri ben de biliyorum sultanım destur verirseniz ben de okuyayım." O da şiiri birebir okumuş. Böylece devamında oradaki vezir ve diğer sekiz kişi daha sırasıyla okumuşlar. Bu durum karşısında şair ne yapacağını şaşırmış: "Nasıl oluyor anlayamıyorum sultanım, ama bu şiiri gerçekten ben yazdım." diye kendini savunmaya çalışmış. Neyse ki sonradan gerçeği anlatıp adamcağızın gönlünü almışlar. Padişahın duyduğunu bir seferde ezberlediğini, Hasan Can'ın iki ve diğerlerinin artan sayıyla dinlediklerini ezberleyebildiklerini söylemişler. Sonuç olarak, Yavuz Sultan Selim Han'ı istisna bir kâbiliyet olarak bu sorunun dışında tutarak: Her insanın beyin yapısı benzer ise neden bazıları bunu bu denli etkin kullanabiliyor da bazıları kullanamıyor? Güçlü Hafıza, Sayfa:15-16.
Sayfa 15 - Alfa yayınlarıKitabı okudu
Hayatımda bir tek adamı kıskandım. Kimi? Ali'yi Neden? Peygambere en yakın adam o olduğu için. Ben de senin yazdığın son şiiri kıskandım, diyecektim ki sustum. Ali'de kıskanılacak adam doğrusu.
"Özellikle de güneş, zer. Tanrı 'nın güneşi. Tanrı 'nın en güzel çiçeği. Isıtan ve tohumları yeserten güneş. " Okulda okuduğumuz ve tohumları yeserten güneşten söz eden bir şiiri animsadim. Şu adam müthişti. "Her şeyi olgunlastiran güneş. Mısıra rengini veren ve nehrin sularını saydam kılan güneş. Güzel değil mi zeze? " "Güz. Güneşsiz günleri sevmiyorum. Gelmesiyle gitmesi bir oldu mu seviyorum yağmuru. Uzun sürdü mü, her yanım kuflenmis gibi geliyor. " "Tanrının güneşi bu denli Güzelse, sen bir de otekini düşün. " Nutkum tutulmustu : "Hangi öteki güneşi, adam?çok büyük olan bunu tanıyorum bir tek. " "Daha büyük olan bir başkasından söz etmek istiyorum. Yuregimizde doğan güneşten. Umutlarimizin gunesinden. Duslerimizi de uyandırmak için gogsumuzde uyandirdigimiz güneşten. "
Reklam
OTUZ BEŞ YAŞ ŞİİRİ Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim
Varlık yayınları
Zülfü Livaneli
Daha yürekli kocalar, kadını vurduktan sonra tabancayı kendi şakağına dayayıp intihar ediyordu. Besbelli Yusuf onlardan değildi. Şimdi bir sürü ceza indirimiyle hapse girecek, orada - ağır mahkum, leşi var diye- el pençe divan, saygıyla karşılanacak, bir kaç yıl yatıp çıktıktan sonra da muteber bir yurttaş olarak hayatına devam edecekti. Belki de daha önceki iki karısını öldürdüğünü, hapis yattığını söyleyerek televizyondaki evlenme programına çıkıp yeniden evlenmek istediğini söyleyen yaşlı adam gibi davranacakti. Adet böyleydi; Duvara "kahrolsun hükümet " yazdığı ya da okulda Deniz Gezmiş şiiri okuduğu için anti terör yasasına göre örgüt elemanı gibi gösterilip otuz yıla mahkum edilen gençler, öğrenciler gibi tehlikeli değildir toplum için. O gün; Türkiye Cumhuriyeti'nde sadece 2014 yılındaki 294 kadı cinayetine bir tane daha eklenmişti.
Sayfa 290Kitabı okudu
"Ben" dedi. Hayatımda tek bir adamı kıskandım." "Kimi?" "Ali'yi!" "Neden?" "Peygambere en yakın adam o olduğu için." "Ben de senin yazdığın son şiiri kıskandım." diyecektim ki sustum. Ali de kıskanılacak adam doğrusu.
Şiir seven kadına şiir bilen adam büyük nimettir. Gözlerine bakıp, ellerini tutup şiir okuyan sevgili ne güzeldir. O an zaman dursun istersin. Ama gökyüzündeki ama yeryüzündeki bütün şairlerin ölümsüz dizelerinde iki kişi kaybolmak istersin. Adam okumakla kalmıyor, hele bir de yazıyorsa şiiri, sesin soluğun kesilsin de sesi soluğu doldursun istiyorsun tüm kainatı.
Reklam
Şair edebiyat
"Ve insanlar beni konuşmaya zorluyor ve bu dil bana sadece şiiri hatirlatiyor. Bu dil baştan aşağı şiir kokuyor. Ve bu ülkedeki herşey bana yenildiğimi hatirlatiyor ve her şey, ey yaşlı adam, şu kızgın güneş bile bana Sara'yı hatırlatıyor!"
Sayfa 143 - Litera yayıncılıkKitabı okudu
Kar Şiiri
... Bu adam o adam gelip gider Senin ellerinde rüyam gelip gider Her affın içinde bir intikam gelip gider Bu şiirimi anlayınca beni anlayacaksın Ben bu şiiri yazdım aşık çeşidi Öyle kar yağdı ki elim üşüdü Ruhum seni düşününce ışıdı Her şeyi beni anlayınca anlayacaksın
Selim' in iradesiyle durdular. Yüzü sertleşmiş, hatta biraz da heyecanlı bir hal almıştı. <<Leyla Mutlak>> ... <<Mutlak Seveceksin>> ... <<Mutlak>> ... <<Mutlak>>. Bu ses o sesti. Zaten başka türlü olmasına da imkan var mıydı? Kızın gözlerinin içine bakarak: - Deminki şiiri bir daha okur musunuz? dedi. Leyla' da karşısındaki adamı garip bulan fakat tabii karşılayan bir hal vardı: -Hangi şiiri? -<<Mutlak seveceksin beni bundan kaçamazsın>> diye biten şiiri... Ben bu şiiri bilmiyorum ki? Edebiyatçı değilim. -Zararı yok.Mısraı tekrarlayın! Leyla duraksadı ve Selim' e baktı. Selim sabırsızlandı: -Aklınıza hiçbir ihtimal getirmeden tekrarlayın: Mutlak seveceksin beni bundan kaçamazsın!
Sayfa 81
Adam yaşama sevinci içinde Masaya anahtarlarını koydu Bakır kaseye çiçekleri koydu Sütünü yumurtasını koydu Pencereden gelen ışığı koydu Bisiklet sesini çıkrık sesini Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu. Adam masaya
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.