Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Güzel kadın yoktur aslında, güzel seven adam vardır ve adam sevdikçe kadın güzelleşir...
415 syf.
6/10 puan verdi
Birbirini gösteren Spidermanler...
Ali Hazelwood, kitaplarını çok sevdiğim bir yazar lakin okuduğum son kitabı olan Aşk, teorik olarak ile biraz tekrara düştüğünü söylemeliyim. Sayısalcı olmasının etkisinden olsa gerek, kurgularını bir formüle dayanarak yazıyor ki bu da bütün kurgularını tahmin edilebilir ve birbirinin vasat bir kopyası haline getiriyor. Tek sorun kurgu olsa yine tamam diyeceğim ama karakterler... Evet ayrı ayrı hiçbirinde sıkıntı yok AMA sizce de hepsi aynı kişi gibi değil mi? Ayrıca bütün kadın karakterlerin finansal açıdan zorluk çeken kişiler olmasından bana gına geldi. Hepsinin de bir hastalık geçmişi var. Erkekler ise tam bir tsundere. Yani yanlış anlaşılmasın, seviyorum sevmesine, ama hep aynı şeyleri okuyorum. Hele bu kitap Olive ve Adam'ın bir sahnesi vardı ve yemin ederim ki bu kitabın ana karakteri ile aralarında neredeyse hiç fark yoktu. Birbirini gösteren Spidermanler gibiler. Umarım yeni kitaplarında biraz değişikliğe gider, yoksa okumak için zaman ayırmakla uğraşamayacağım... 6/10
Aşk, Teorik Olarak
Aşk, Teorik OlarakAli Hazelwood · Nemesis Kitap · 2023456 okunma
Reklam
336 syf.
·
Puan vermedi
Bu yazar her kitabında çıtayı daha fazla yüksekte tutuyor. Kitap kesinlikle mükemmeldi. Özellikle İzabel’in bu denli kendi ayaklarının üzerinde durup gücünü son noktasına kadar ortaya çıkarması ve kendine olan güvenini asla kaybetmemesi çok güzeldi. Bu kitapta onu hayranlıkla okudum diyebilirim öyle bir ters köşe yaptı ki şahsen beklemiyordum.
Lydia
LydiaJ. A. Redmerski · Ephesus Yayınları · 2018849 okunma
Nihal Atsız ve İzzettin Şadan arasında geçen ilginç olay
Marmara Kıraathanesi” anılarımdan: Biz, İzzettin Şadan’ın son yıllarına yetiştik. Başında miadı dolmuş bir fötr şapka, elinde bir baston, üstü başı orta halliydi. Onun da ikinci adresi Marmara Kıraathanesi idi. Mal sahibi Mustafa Bey, her şeyi para için yapmıyordu; mesela camın kenarına konulan masalarda oyun yoktu. Mükrimin Halil İnanç, Nuri
Pek az alan istisna olmak üzere nesnel kültürümüz baştan sona erildir. Sanatı ve sanayiyi, bilimi ve ticareti, devleti ve dini yaratmış olanlar erkeklerdir. Erkek ve kadın arasındaki ayrımın mevzu dışı olduğu saf bir “insan” kültürünün var olduğuna yönelik inanç, tam da böyle bir kültürün var olmadığını ortaya koyan aynı öncülden kaynaklanır. Yani “insan” kavramının basitçe “adam” kavramıyla özdeşleştirilmesinden kaynaklanır. Hatta pek çok dil her iki kavram için aynı kelimeyi kullanır.
256 syf.
·
Puan vermedi
·
14 günde okudu
Öncelikle incelememe kitapta en çok hoşuma giden ve unutamayacağım bir benzetmeyle başlamak istiyorum :) Bir insan ile bir caretta caretta arasında benzerlik var mıdır? Caretta carettalar topraktaki yuvalarından kabuklarını kırıp kumsala saçılırlar. Okyanustaki yaşam alanlarına ulaşabilmeleri için ay ışığı ve okyanus parıltılarını
Duygusal Oyunlar
Duygusal OyunlarBahar Tezcan · Küsurat Yayınları · 2022203 okunma
Reklam
Bir kadın, bir adama "Seni seviyorum," dedi. Adam da “Kalbim keşke aşkına layık olsaydı!" diye karşılık verdi. Kadın "Sen beni sevmiyor musun yoksa?" diye sordu. Adam da baktı, hiçbir şey demedi. Sonra kadın çığlığı bastı: "Senden nefret ediyorum!" Adam da ona dedi ki: "Kalbim nefretine de layık olsaydı!"
Sayfa 26
376 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Parçalanmış Yıldızlar | #kitapyorumu "Geri döndüğün için teşekkür ederim." "Senin için her zaman geri döneceğim, Ev. Sen istemesen bile." Selamlar,hepimizin kasaba romantizmine ilgisi var diye düşünüyorum. Bu yüzden bebek gibi bir kitap yorumuyla geldim. Everly 11 yaşında hayatını kökünden değiştirecek bir olay yaşadığında
Parçalanmış Yıldızlar
Parçalanmış YıldızlarCatherine Cowles · Pukka Yayınları · 0175 okunma
H. Avni Bey kürsüye geldi. Salonda ilgisizlik uğultusu sürüyordu. “ Efendim, Bendeniz bir hususu dikkatinize arz etmek istiyorum. Köylerimize gidin, yirmi evli bir köyde ancak üç erkek bulursunuz. Geri kalanı kadındır. Bunlar hayata katılır, vergiyi verirler. Yüksek meclis bu insanlara da hakkını vermeli, Nahiye kurallarına artık kadınlarımız da üye olarak girebilmelidir…” Uğultu kesildi. Dikkatler kürsüde toplandı. Tunalı hilmi bey bağırdı: “Yaşa!” Sonra da yanında milletvekilleri, adam nihayet şu kürsüden doğru bir şey söyledi” dedi. Güldüler. “Çünkü bilenler bilir, köylü kadınlarımızın erkekten farkı kalmamıştır.” Bir çok sarıklı ve fesli tepki gösterdi: “Otur yerine!” “Bilmediğin işlere karışma!” “Sus!” H. Avni Bey pişkin bir hatipti. Etkilenmeden devam etti: “Efendiler! Hissiyata kapılmayın. Köylerde erkek kalmadı. Bir kadın üç-dört eve bakıyor, aile reisi oldu. Artık kadınların da seçme ve seçilme haklarını kabul etmek durumundayız.” Biri haykırır: “Feministliğini tebrik ederim.” “İnsanlığımı tebrik ediniz.”
Sayfa 520Kitabı okudu
Yazık oldu Fedka'ya.
Fedka’nın başına bu olayın geldiği gün, ince, hızlı bir yağmur yağıyordu; her taraf, yer, gök, sıkıntılı, gri ve ıslaktı. Hepsi de aynı renkteki ağır yağmur bulutları koyu bir perde gibi tüm gökyü- zünü kaplıyor, bu bulutlardan eleniyormuşçasına sonsuz bir yağ- mur kederli sesler çıkartarak dökülüyordu. Çatının sacı ıslak ve kaygandı.
Sayfa 250
Reklam
Çok güzel kadınlar pek nadiren yakışıklı erkeklere çekilirler. Kozmik kural şudur ki, her sabah kendine aynada bakan çok güzel bir kadın, bir süre sonra güzelliğini kanıksar ve dışta olanın içte zıddı olur prensibiyle ruhunda çirkin bir adam biçimlendirir ve beğenir.
Çoğu erkek ve kadın özelliği biyolojik olmaktan çok kültüreldir, hiçbir toplum kendiliğinden her erkeği adam, her dişiyi de kadın olarak saymaz. Dahası, bu sıfatlar bir kere kazanıldığında ebediyen de sürmez. Erkekler erkeksiliklerini hayatları boyunca sonsuz bir performans, tören ve ritüeller aracılığıyla sürekli olarak kanıtlamak zorundadır. Bir kadının da işi hiç bit- mez, sürekli kendini ve başkalarını yeterince kadınsı olduğuna ikna etmek zorundadır.
Sayfa 156Kitabı okudu
"Bir kadın eğer budalaysa, eninde sonunda bir insan yıkıntısı ile karşılaşır ve onu kurtarmaya çalışır. Kimi zaman da başarır bu işi. Ama bir kadın, eğer budala değil ise, eninde sonunda akıllı, sağlıklı bir adam bulup onu yıkıntıya çevirir. Her zaman başarır bu işi."
Eski Padişaha şehirde gördüklerimi anlattım. Büyük vezirin yakalanmasını, beygire bağlanıp gezdirilmesini, sonra da rüzgârsız ağacın altında parçalanışını hikâye ettim. Çıkardığı seslerden ve sıklaşan nefesinden eski Padişah'ın dehşete düştüğü belli oluyordu. Oysa böyle şeylere hiç aldırmazdı o. Bakışını beğenmediği adamı cellada verirdi. Hakkında dedikodu çıkan vezir, hemen kapı dibinde boğuluverirdi. Çingene cellat gece gündüz hazırdı ve her gün yapacak iş çıkardı ona. Eski Padişah yüzlerce kişiyi boğdurtmuştu, kılı bile kıpırdamamıştı. Ama şimdi kendisi de hücrede olunca durum farklı görünüyordu. Tahttayken şahin kesilirken, düşünce kadın kucağına yatıp ağlamak nasıl bir işti? Onca baş kestirdiğin, ak sakallı veziri boğdurduğun zaman kılın kıpırdamadı mı ey bahtsız adam, diye geçirdim içimden. Hiç onların da can taşıdığı gelmedi mi aklına? Masumların kellesi kesilip de cellat çeşmesinde kılıçlar yıkandığı zaman, bir gün olur Hak bunun hesabını sorar diye düşünmedin mi?
Sayfa 70
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.