Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İşyerinde herkes anonim, teknoloji insanları işyerinde yalnızlaştırır.Bilgisayarının içine gömülmüş onlarca kafa geniş bir salonda hiçbir mahremiyetleri olmaksızın çalışır.Çabuk iletişimin ve e-maillerin gayrişahsi doğası, insanları yalıtır ve yabancılaştırır.Aşırı çalışma ve her an küçülme tehdidi stres yaratır.Ve nihayet, buradan benmerkezli bir popüler kültür üretilir, artık iyiliğin adap ve erkanı değil, yükselme arzusunun zalimliği iş başındadır.
Sayfa 27
Çabuk iletişimin ve e-maillerin gayrişahsi doğası, insanları yalıtır ve yabancılaştırır.Aşırı çalışma ve her an küçülme tehdidi stres yaratır.Ve nihayet buradan benmerkezli bir popüler kültür üretilir, artık iyiliğin adap ve erkanı değil, yükselme arzusunun zalimliği iş başındadır.
Sayfa 26
Reklam
Açılışlarda, kokteyllerde pek görülmezdi Ahmet Arif. O herkesin elde kadeh dolaşıp durduğu mekanlara bakar da, ’’ayakta işer gibi rakımı içilir he canım, rakı içmenin adabını da bilmiyor pezevenkler’’ deyiverir. Adap adamıdır o. Feodal bir şövalye, çağdaş bir aydın. Susmasını ve küfür etmesini, kuşkulanmayı ve güvenmeyi öğretti nice genç insana. Nice insan onun şiirleriyle kavradı dostluğu, aşkı, kavgayı…
Sayfa 152Kitabı okudu
Adap
Anamın karnından sakallı çıkmadım herhalde, değil mi? Bir insan sevmek istemese de gençliği sever. Sen de sevmişsindir belki, sevme demiyorum, demiyorum ama adabıyla yapın şu işi!
Bu güzel metaforların şifresini kendi başına çöz; derinlemesine düşün onlar hakkında. Bu yüzden hikayeler üzerinden konuşuyorum. Onlar üzerinden hiç kimse konuşmamıştı. Niçin ben bu küçük hikayeler üzerinden konuşuyorum? -sadece nasıl düşüneceğine dair sana birkaç ipucu vermek için. Bunlar bu hikayeler üzerine yapılan yorumlar değiller; ben bir
9. BÖLÜM SONSUZ SABIR Bir zamanlar cennet meyvesini işitmiş olan bir kadın vardı. Ona tamah etti. Adına Sabar diyeceğimiz bir dervişe sordu, “Bu meyveyi nasıl bulabilirim ki böylece mevcut bilgiye erebileyim? “Sana verebileceğim en iyi tavsiye benimle çalışman olur,” dedi derviş. “Fakat böyle yapmazsan, kararlı bir şekilde ve bazen yerinde
Reklam
Ödev, adap, sadakat , fedakarlık , özgecilik , kibarlık; bunların hepsi de insanı uyutmaya yarayan ninnilerden başka bir şey değil , hem de öyle bir uykuya yatırıyor ki, kimse bu uykudan uyanamıyor, uyansa da ancak yaşamın sonuna geldiği an oluyor bu. Işte o an, insanın hiç yaşamamış olduğunu öğrendiği an oluyor.
Dünya hayatının sadeliği , ahiret hayatının ekinidir. Kuran'ı anlamak , insanı aşırılıklardan ve yanlıştan korur, sade yaşam demek, her konuda edep ve adap demektir. (Kuranı kerime göre sade yaşam - Gazi Özdemir makalesinden )
Sayfa 157Kitabı okudu
"Doğduğun kişi", "olmanı bekledikleri kişi" ve "olmak istediğin kişi" bir masanın etrafında birbirleriyle tanışıp, memnun olmalı. "Bugün nasılsınız hanımefendi?" diye sormalı. Adap gereği.
Salzburg’da yaşadığım sürece değişik talebe yurtlarında kaldım. Hem kira olarak ucuz, hem de farklı milletlerden farklı insanlarla tanışma fırsatı bulduğum yurtlardı bunlar. Sırayla Kolpinghaus, Kapellhaus ve St. Josef yurtlarında kaldım. En son kaldığım yurt, yani St. Josef Öğrenci Yurdu, kültürlerarası bir yurt idi. Dünyanın her yerinden; Kamerun’dan, Çin’den, Lübnan’dan, Bangladeş’ten, Filipinler’den gelen insanlar vardı. Bu yurt, o ülkelere gitmeden, o ülkelerin yemek kültürlerinden tutun da edep adap kurallarına kadar birçok şeyi öğrenebildiğim bir sığınak idi. Yurt üç katlı bir binanın son iki katından müteşekkil bir yerdi. En alt katı meslek lisesi olarak kullanılıyordu. Hemen yanı başımızdaki bina ise kiliseye aitti. Orası, yaşlı ve bakıma muhtaç rahibeler için huzurevi niyetine kullanılırdı. Neredeyse her ay aralarından biri bu dünyadan göç eder ve zemin katın duvarına ölen kişi hakkında bir şeyler yazılırdı. Zemin katta Rahibe Eva’nın odası da vardı. Rahibe Eva çok yaşlı idi ve onu ziyaret ettikçe türlü hikâyeler dinlerdim. İkinci Cihan Harbi hakkında hep acı öyküler anlatırdı. Bir kardeşini savaşta kaybetmişti. Onun acısı hâlâ taze dururdu gözlerinde. Naziler tarafından emre boyun eğmediği için katledilmişti. Kendisi çok sevimli, yardımsever biri idi. Herkes tarafından sevilen, sayılan, kendisini dinine adamış bir kişilikti. Yurdun bahçesindeki çiçeklerle ilgilenirdi hep. Hatta onun bana hediye ettiği saksıgüzeli bir çiçek dururdu odamın penceresinde. Ona Meryemîkadeh adını vermiştim. Ben ona o adı vermeseydim de yine o aynı ismi taşıyacaktı.
Reklam
Beyazların hiçbir tapınma evinde bu kadar dini duygulanım ve adap görmedim. " Ve bu adanmış nazik peyotistlerin ne yaşadıklarını sorabiliriz? Ortalama bir pazar günü kilisecisini doksan dakikalık sıkıntıya rağmen elinde tutan ılımlı erdem değil. Yaratıcı ve Kurtarıcı, Hakim ve Rahatlatıcı gibi düşüncelerin esinlediği, dindarı canlandıran yüksek duygular da değil. Bu Yerli Amerikalılar için dini deneyim daha çok doğrudan ve aydınlatıcı, daha anlık ve daha az yapay, bilinçli aklın ev yapımı bir ürünü değil. Bazen (Dr. Slotkin'in topladığı raporlara göre) hayal görürler. lsa olabilir. Bazen Büyük Ruhun sesini duyarlar. Bazen Tanrının varlığının farkına varırlar ve Tanrının dediğini yapacaklarsa düzeltmeleri gereken kişisel eksikliklerini görürler. Öte Dünyadan giden kapıların bu kimyasal açılımların pratik sonuçları tamamen iyi görünmektedir. Dr. Slotkin'in raporlarına göre alışmış Peyotistler genelde daha üretken, daha ılımlı (çoğu alkolden tamamen uzak durur) ve Peyotist olmayanlardan daha barışçıdırlar. Bu kadar tatmin meyveleri olan bir ağaç mundar diye elinin tersiyle itilemez.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.