Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sosyete dedikleri böyle bir şeydi herhalde, insanlığa karşı adap yoksunu kadınların zevklerini yarıştırarak kendilerini ortaya koyma çabası...
Sayfa 416Kitabı okudu
Adap, toplum kurallarına uygun davranma, iyi ve güzele yönelmedir.
Reklam
Said Nursi'nin medrese hayatı
Ciddi bir şevk ile tahsili gözüne aldı ve bu niyetle nahiyeleri İsparit Ocağı dahilinde bulunan Tağ Köyünde Molla Mehmed Emin Efendi'nin medresesine gitti fakat fazla duramadı. Hâle-i fitriyeleri icabı, daima izzetini koruması ve hatta amirâne söylenen küçük bir söze dahi tahammül edememesi; medreseden ayrılmasına sebeb oldu. Tekrar
Sayfa 28 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Fakat fitne nerede? Havada fitne olmaz. Güneşin ışığında, bilginin aydınlığında fitne olmaz. Olsa olsa fitne erkeklerin gözlerinde, kalplerinde yahut dillerinde bulunur. ille de bir tedbir almak gerekiyorsa, erkeklerin gözlerine nikab, kalplerine adap, dillerine ceza lazım gelir.
"artık iyiliğin adap ve erkânı değil, yükselme arzusunun zalimliği iş başındadır."
Çabuk iletişimin ve e-maillerin gayrişahsi doğası, insanları yalıtır ve yabancılaştırır. Aşırı çalışma ve her an küçülme tehdidi stres yaratır. Ve nihayet buradan benmerkezli bir popüler kültür üretilir, artık iyiliğin adap ve erkânı değil, yükselme arzusunun zalimliği iş başındadır.
Reklam
Hak hakikat garipliğe bürünmüş,başını örtene gerici denmiş,delaletin adı medeniyet olmuş, edepsizlik adap adını almış.
Sosyete dedikleri şey böyle bir şeydi herhalde, insanlığa karşı adap yoksunu kadınların zevklerini yarıştırarak kendilerini ortaya koyma çabası…
Medrese; ilâhı iradenin emrinde ilerliyen insan şuurunu inkâr ederek Aristocu muhafazakârlığında inat ettiği için yıkıldı. Sonun­ da, “ulema-yı rüsum” ve “beşik uleması”, vaktiyle İslâm rönesansının şâhikalarında şahlanan ruh ve zihniyetin katilleri oldular. Ta­rikatları ise, asırların arasında tâ kalbinden kemiren şerîr kuvvet Alevîlik olmuştur. Ve böyle bozuk bir zihniyete, kolayca ortak olan hayatî bazlarla yüklü bir âdap ve erkân silsilesi, tarikatları çürütme­ğe kâfi geldi. İslâm âlemi, bugün bu iki çürütülmüş zihniyetin ha­rabesi halindedir,
Reklam
İnsanın şansı olmayınca, durumuna uyum sağlamaya çalış­mak, mutsuz bir havaya bürünmek gerekir, bu adap meselesidir.
Sayfa 27
Âdâp ise edebin çoğuludur ve dünya insanlarının ve özellikle de Müslümanların bugünlerde ihtiyacını derinden hissettiği bir şuur durumudur.
Benzer bir durum tasavvuf ve tarikatlar konusundaki mesafeli fikirleri ile hayatı arasında da vardır. Şeyh olmadığı, olmak istemediği söylenebilir ama o bugün müntesipleri nezdinde bir tarikat şeyhi hatta pîri (yeni bir tarikat kurucusu) mesabesindedir; fikirleri tartışmasız, evliya/mehdi olduğu kesin, Risale-i Nur'ları tamamlanmış bir şeyh. Nurculuk da bir tarikat değil ama âdap ve erkânı, evrâd ve ezkârı, giyim kuşamı, ritüelleri, tasdikleri, tepkileri itibariyle bir tarikat gibi işlemekte ve çalışmaktadır. Bilmiyorum bu paradoksu aktüel tartışma açısından da düşünmek ve tartışmak ister misiniz? Nasıl oldu da 12 Eylül darbesinden sonra Nurculuk hareketi büyük ölçüde zühtten vaz geçti; güç ve kuvvete, iktidara ulaşmak için dünyayı, parayı, büyüklükleri, mübalağalı kurumları, rakamları, reklamları, gösterişi, israfı... önemsemeye, devleti, devletliliği ele geçirmeye başladı, yöneldi? Buna, sadece Nurculuk hareketiyle sınırlı olmayan, diğer tarikat ve cemaat yapılarını da şirket ve holding heveslerinin/ateşlerinin içine atan, iktidar arayışlarına, siyaset oyunlarına sürükleyen bu büyük değişmeye ve paradoksa bir daha bakın derim. 12 Eylül'e ve onun uzantısı olan Özal'a niçin açıktan veya gizli olarak hâlâ büyük bir minnettarlık duyduklarını, rahmet okuduklarını da anlamaya çalışın. "Bir lokma bir hırka" istiaresinin sonuna "bir mersedes"in nasıl ilâve edildiğini veya "bin lokma bin hırka" olarak yapının biçimsizleştiğini anlayın.
Sayfa 845Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.