“Karşısında yaşamaya değer bir şey vardı işte; kazanmak için savaşmaya, mücadele etmeye ve evet, uğruna ölmeye.”
Bir kitap düşünün ki okuma deneyiminizi zenginleştirecek, karakterleriyle okuyucunun gözünde gerçekliğini bulacak, uzun süre etkisini hissettirecek belki de iz bırakacak ve aynı zamanda baş karakterle yazarın hayatına ışık tutacak.
Ah! O bahçede olanlar! Hiç bahçeniz olmadıysa bunu anlayamazsınız, eğer bir bahçeniz olduysa orada olup bitenleri anlatabilmek için bütün bir kitabı doldurmanız gerekeceğini bilirsiniz. İlk başta bir sürü yeşil şey toprakta, çimenlikte, tarhlarda hatta duvarların yarıklarında kendilerine yol açmaktan sanki hiç vazgeçmeyecekmiş gibi göründü.
The Book of M
Merhabalar... The Book of M, birkaç yıl önce sırf okumuş olmak için okuduğum, sonra da unuttuğum, mesajını, anlamını şimdi bir kez daha okuyunca kavradığım muhteşem kitap.. Birkaç yıl bile bir insanın düşüncelerine, benliğine nasıl etki ediyor. Aslında ertesi gün bile apayrı
“Yüzyıllık Yalnızlık’ı yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığıyla aktarabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli kocaman bir evde, toprak yiyen bir kız kardeş, geleceği sezen bir büyükanne ve mutlulukla çılgınlık arasında ayrım gözetmeyen, adları bir örnek bir yığın hısım akraba arasında geçen
En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim :Eğer imkanım olursa bu kitabı muska kadar küçültüp boynuma asmak isterdim. Öyle ki hep hatırlamak için hep yanımda olsun. Hatırladıkça Marquez 'in büyüsü hep benimle olsun. O ladar ki eğer bir hikaye aklımdan silinirse ve ben bu unutmuşluğu fark edecek olursam çok üzülürüm. Çünkü bu kitap adeta bir
Frances Hodgson Burnett
Kitabın yazarı Frances Hodgson Burnett, çocuk kitapları da yazan romantik bir yazar. Küçük Lord Fauntleroy , Küçük Prenses ve Gizli Bahçe adlı üç çocuk romanıyla tanınıyor. Yazarlık kariyerine 19 yaşında,
#kitapyorumu
5/5 ️️️️️
10/10 ️️️️️
“Onunlayken, Sue, kendimi hasta, damgalı ya da parçalanmış hissetmiyorum. Normal hissediyorum. Beni tamamen, bütünüyle normal hissettiriyor.”
O kadar güzel, o kadar harika bir kitap okudum ki! Şiirimin Her Kelimesi kitabını ne okuyacağımı kestiremediğim, kitaplığıma bakıp asla okuyacak kitap bulamadığım (yani
“Herkesin imkansız bir dileği gerçekleşebilir; şayet o kişi bir şeyi başka her şeyden çok ister ve ona yardım edecek bir parça sihir bulabilirse.”
Bu tarz bir kitap okuduğumdan bu yana birkaç yıl geçmiştir sanırım. Belki bundandır bir oturuşta soluksuz bitirmem, ancak kitabı çekici kılan benden kaynaklanmıyor da olabilir. Orası size kalmış
Okuduğum kitapları iki kategoride ele alıyorum;
Okumam gerektiğini düşündüklerim, ki bunlara tüm klasikler ve belli başlı yazarların en meşhur eseleri giriyor, ve gerçekten kendi keyfim için okuduklarım.
The Witcher serisi ikinci kategoriye ait. Tüm oyunlarını severek oynamış (Witcher dünyasını kendi gözünüzle görüp, o dünyada Witcherin kendisi
Tanpınar’ın tüm öykülerinin toplantığı bir eser. Bir kuyumcu titizliğiyle satır satır işliyor öykülerini. Bu arada öykü diyorum ama bazıları roman olacakken öyküye evrilmis gibi.
Tanpınar inanılmaz detaycı bir adam,hiç acele etmeden sakin sakin anlatır. Gördükleri karşısında adeta zaman ve nesneler duruyor kısacık "an"lar bile onun
BU BİR SİHİR Mİ?
"ilk kez dini bir kitabın insanı bu denli kendisine çekişinin dayanılmaz tesirini yaşıyordum
Benim okuduğum kitaplarda böyle manevi bir haz yoktu.Adeta ruhum bu gibi konulara daha yatkınmış gibi çarçabuk kendimi kaptirivermistim."
Hep bir öğleden sonrasını yaşıyormuş gibi... kitabı okurken hissettiğim. Mevsim yazsa, doğanın kucağındaysanız bir de öğleden sonraları zamanın durduğunu düşünürüm ben. Bu kitabı okurken de zaman hep öğleden sonra idi sanki.
Proust da demiş zaten Kayıp Zamanın İzinde'yi okurken insanlar aslında kendilerini okuyacaklar diye. İnsana dair bütün