Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Sana bu adı kim taktı ?" "Ben kendim" dedi Momo. "Sen kendin mi taktın ?" "Evet." "Ne zaman doğdun ?" Momo biraz düşündü ve sonra dedi ki : "Hatırladığım kadarıyla ben hep vardım."
Bir özlem var içimde, sen kokan Bir tutku var, durmadan büyüyen Cadde yok, sokak yok Bu kez, heyecanın adı bile yok. Sensizliğim kuşatmış her anımı Sebep arama, başka sebep yok! 2005
Reklam
... Adı bile geçince gözlerin dolma sebebini Bilemezsin sen ...
BİLİYOR MUSUNUZ? “1923TE TÜRKİYE’DE; Nüfus 13 milyon civarıydı, 11 milyon kişi köyde yaşıyordu. 40 bin köy vardı, 38 bininde okul yoktu. Traktör sıfırdı, karas...aban’dı. 5 bin köyde sığır vebası vardı. Hayvanlar kırılıyor, insanlar kırılıyordu. İki milyon kişi sıtma, bir milyon kişi frengiydi, verem, tifüs, tifo salgını vardı, üç milyon
Kafka’nın Dönüşüm eserinde hayvanlaşan hayat anlayışımızı kaç kişi anlayabildi ki, intihar etmek için çabalarını kaçımız düşündü ki, yoksa hasta bir kişiliği mi okuyoruz? Kaç kişi sanat adı altında Mozart’ın sarayda kızların peşinde koşarken krala yakalanmasını biliyor ki? Kız çığlıklar içinde kaçarken Mozart onun peşinde koşuyordu. Üstü başı
Biliyorum sana giden yollar kapalı Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni Ne kadar yakından ve arada uçurum; İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi Uyandım uyandım, hep seni düşündüm Yalnız seni, yalnız senin gözlerini Alırım seni yalnız düşlerde okşamaya; Bunun verdiği mutluluk az değil ki Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa, Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki.
Sayfa 327 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kitabın adı “Grapon Kağıtları” şiiri
“Sevgili Pollyanna, Radyo tiyatrosu dinlenirdi bir zaman içimde, İçimde dünyanın en eski kedisi Eski bir sobanın yanında uyuyordu. Çocuklar bir köşede Yenidünya çekirdekleriyle beştaş oynardı Frenk elması da derler Sarılı kahverengili bir meyve. Annem işte öyle bir kadındı Çocuklar gökyüzüne bakar sorardı: Ay dede orada ne yapıyor anne? Annem
Sen öyle sanmaya devam et :)
yaşam adı verilen şu bencillik çölünde her koyun kendi bacağından asılır ..
Ve sen sonunda bir gün çıkar gelirsin diye, Çok şeyin adı küçük yazıldı; Silinmez anlar vardır, Karşı konmaz özlemler, Ben şimdi ne istediğimi de bilmeden artık Bağırıp duruyorum ya, şurda, Sen yaz sonunu ilan eden güzel keten, Güneşten yırtılmış caz, sen!
Sayfa 210 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
En büyük onur...
“Bilmem ben, güvenmek diye bir şey bilmem, Gülriz Abla da bizim en yakın komşumuzdu, ama babam onunla ilişki kurmuştu, ben güven müven bilmem... Evet sen bana karışmıyorsun, ama ben senin yanında hep özen gösteriyorum, senin gibi önüme çıkan karıya (erkeğe) gözümü süzüp iltifatlar yağdırmıyorum, senin gibi karşı masalardaki kadınlara (erkeklere) bakıp durmuyorum, gözüm başka bir erkeğin gözüne takılacak diye ödüm patlıyor, senin gururun incinmesin diye... Avrupalara gidip gidip soluğu masaj salonlarında almıyorum, yurtdışına gidince sinemalara, konserlere gitmek için uğraşmıyorum, mart kedileri gibi kadın peşinde, s**s şovlarda koşmuyorum... Bu hallerde olduğunuzu duyuyorum, duydukça, onurum kırılıyor... Kızışmış hayvanlar gibi, beş dakikalığına, bir saatliğine, değişik bir ülkede, değişik bir kadının tadını alalım diye koşuşturmanız benim kadınlık onurumu kırıyor. Evet, size güvenmiyorum, evet benden önce d*zd*ğ*n ve her yapışında bir tane daha çentik atıp göğsünü kabarttığın o bayağı karıları gördükçe kendimden utanıyorum, midem bulanıyor...”
Sayfa 116Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.