3. İblisler tarafından kurulmuş, insanları sadece üretim mekanizması olarak kullanan distopik bir dünya düzeni ve bu düzenin kökünü kazımak isteyen, hâlâ insan olduğunu hatırlayan Dağ Çobanlarının mücadelesine konuk oluyoruz..
Gönül gözü açılmış, Nilüfer Sektörüne uyanık gelen Kul Tankut, sevdiği kadın Ukdeyi ve ilmi-Zamanı bu sektörde bulur. Hakikat ve çocukken yaşadığı özgür günleri özlediği için Dağ Çobanlarının komutanı olan Tankut, askeri Tarık ile Nilüfer sektöründe köleleştirilmiş, zihni uyuşturulmuş insanları özgürlüğüne kavuşturmak ve zihinlerini uyandırmak için isyanın kıvılcımını burada yakar. Sektörün yüksek duvarlarını yıkmak, geçmişi ve geleceği elinden alınmış insanlara hayatlarını vermek adına ölümü göze alır.
İnanç ve azimle örülmüş bir bedenden daha fazlası Kul Tankut. İnsan olduğunu defalarca haykıran, tek isteği duvarlar olmadan bir yaşam olan varlık. Kul Tankutu kendime, sistemi ise şu an yaşadığımız dünya düzenine benzettim ben. Adını daima üretim koydukları bu çağda, inandığımız ve hasret kaldığımız her şeyi öteleyip, sadece nefes almaya ve daima üretim ile tüketime odaklanıyoruz. Oysa unuttuğumuz değerler ve anlar var. Duyarsızlaşma adını koyduğumuz hissizlik aleminde yaşamıyor muyuz? Hissetmeyi unutturan bir eşyadan farkımız olmadığını, sol yanımızın karanlıkta kaldığını bolca anımsattı bana Kul Tankut. İnsan olduğumu ve inandığım her şeyi hatırlatan Kul Tankut'a, Tarik'a,Giray'a, Seyit'e ve Yücel'e selam olsun. Yıldızlı gökyüzünü en çok sizin için seyre dalacağım..