Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ah! Bir hapishanede olmak ne büyük bir alçalma! Burada her şeyi kirleten bir zehir var. Burada her şey, on beş yaşında bir kızın şarkısı bile yozlaşıyor! Burada bulduğunuz bir kuşun kanadında çamur vardır; koparıp kokladığınız güzel bir çiçek iğrenç kokular yayar.
Ah, bu ne parıltı ne güzel kokular! Ah, çayırlar nasıl da gülüyor bakın! Ah, bu ne müzik böyle tan ağarırken!
Reklam
Fav alıntı
Ah, ne olurdu Medea'nın düştüğü her yerde toprağı parlak çiçeklerle ışıldatan ve kışın büyük dalların bahar çiçeklerinden taze kokular salmasını sağlayan olağanüstü simyası şimdi kullanılabilseydi! Ne olurdu.
“Ah! Bir hapishanede olmak ne büyük bir alçalma! Burada her şeyi kirleten bir zehir var. Burada her şey, on beş yaşında bir kızın şarkısı bile yozlaşıyor! Burada bulduğunuz bir kuşun kanadında çamur vardır, koparıp kokladığınız güzel bir çiçek iğrenç kokular yayar.”
Geçen yıl bu zamanlar da.....
"Kaçış yok babacığım, kaçış yok! Herkes ölecek. Kim mâni olabilir ki buna? Dalgalar kükreyecek aldıkları emir üzerine. Toprağın altı da üstü gibi coşacak öfkeyle. Ölüm, ürkütücü bir hayal değil, gerçeğin ta kendisi. Eğer akıllıysan ölmeden önce hazırlık yap, ölümden sonraki pişmanlık fayda etmez. Ruhunu teslim ettiğin zaman canın önce ayrılık ve hasrete katlanacak. Ölü bedenin yıkama tahtası üzerine konacak, dostlar yıkamak için başına toplanacaklar. Kimsesiz insan, kabre vardığı ve o karanlık yere girdiği gece öldüğünü anlayacak. Can bedenden çıkıp gidince ah edecek. Sonra melekler gelip 'Allah'ın ve peygamberin kimdir?' diye soracaklar. Eğer iyi işlerin varsa bülbül gibi konuşursun ve kıyamet vaktine kadar zamanın mutlu geçer. Günahı çok olan kişilerin dilleri tutulur, cevap veremezler. İyi insanlara cennet kapıları açılır, burunlarına güzel kokular gelir. Hak ve adaletten ayrılma sakın. Sırat köprüsünden seni geçirecek olan odur!" diye bağırdı.
Derviş
Derviş
Çağrı
"Yaralanıyorum birden... Kalbim duruyor, Saçlarım bukleleniyor Sırtım genişliyor Parmaklarım çiçekleniyor ah, Omuzlarımdan kanatlar çıkıyor Öleceğim boğularak Güzel kokular ve ışıklar içinde..."
Reklam
Ah! Bir hapishanede olmak ne büyük alçalma! Burada her şeyi kirleten bir zehir var. Burada her şey, hatta on beş yaşında bir kızın şarkısı bile yozlaşıyor! Burada bulduğunuz kuşun kanadında çamur vardır; koparıp kokladığınız güzel bir çiçek iğrenç kokular yayar.
Ah! Bir hapishanede olmak ne büyük bir alçalma! Burada he şeyi kirleten bir zehir var. Burada her şey, on beş yaşında bir kızın şarkısı bile yozlaşıyor! Burada bulduğunuz bir kuşun kanadında çamur vardır; koparıp kokladığınız güzel bir çiçek iğrenç kokular yayar.
184 syf.
·
Puan vermedi
Ah varenka ah naptın meleğim
Pegasos’un sırtına binip gitmek varken burada işim neydi? Nereden çıkmıştı bütün bunlar? Gökte duran güneşin ayartması bundan mıydı? Pencerenin ardındaki avlumuzda bir şeyler olmuyorsa, bu kokular da neredendi? Yani, bana her şey aptallık gibi göründü. İnsan bazen duygularını aptallık derecesine vardırır da yolunu şaşırır ya, öyle bir şey.
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 202362bin okunma
"Yarabbi, ne kadar güzel!" diyordu, içinden; "İnsan nasıl bu kadar güzel olabilir? Bu beyaz ten, bu havuzlar gibi derin gözler, bu içlerinde ruhun ışığı parlayan gözler; insan, gülümsemesini bir kitap gibi okuyabilir. Ne güzel dişleri var... Hele başı... Omuzlarının üstünde ne güzel duruyor, bir çiçek gibi sallanıyor... güzel kokular saçıyor sanki. İşte, kalbim yerinde durmaz oldu gene... Yepyeni bir şeyler duyuyorum... Ah yarabbi, bakmaya doyamıyorum! Soluğum kesiliyor!"
Sayfa 244Kitabı okudu
Reklam
“Ah! Bir hapishanede olmak ne büyük bir alçalma! Burada her şeyi kirleten bir zehir var. Burada her şey, on beş yaşında bir kızın şarkısı bile yozlaşıyor! Burada bulduğunuz bir kuşun kanadında çamur vardır; koparıp kokladığınız güzel bir çiçek iğrenç kokular yayar.”
Sayfa 31 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ah! Bir hapishanede olmak ne büyük bir alçalma! Burada her şeyi kirleten bir zehir var. Burada her şey, on beş yaşında bir kızın şarkısı bile yozlaşıyor! Burada bulduğunuz bir kuşun kanadında çamur vardır; koparıp kokladığınız güzel bir çiçek iğrenç kokular yayar.
Ah! Bir hapishanede olmak ne büyük bir alçalma! Burada her şeyi kirleten bir zehir var. Burada her şey, on beş yaşında bir kızın şarkısı bile yozlaşıyor! Burada bulduğunuz bir kuşun kanadında çamur vardır; koparıp kokladığınız güzel bir çiçek iğrenç kokular yayar.
senin etrafında öyle parlak nurlar, öyle mest edici kokular, sarhoşluk verici saadetler hissederim ki daima o muhit içinde, senin yanında ve nihayet orada senin kucağında ölmek isterim. beni kucağında bir masum gibi okşayarak nağmelerle uyut, buselerle uyandır. sev ve daima sev. benim saadetim, hayatım, uyanıklığım, rüyalarım hep seninle doludur. ebediyen senin olmak isterim.
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
927 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.