Seni düşünüyorum anne
Büsbütün perde indi mi gözlerine?
Karanlıkta mısın?
Karıcığım, seni düşünüyorum
Sütün kesildi mi büsbütün,
Emziremiyor musun artık tosunumu, Mehmed'imi?
Ev kirasini bu ay verebildin mi?
Ben aklında mıyım?
Mavi bulutlar geçiyor altın kubbelerin üzerinden,
Kırmızı bacaların,
Beyaz kulelerin üzerinden mavi bulutlar geçiyor
Bakıyorum Moskova'nın pencerelerinden birinden
Seni düşünuyorum memleketim
Memleketim, Türkiye'm seni düşünüyorum
Zaten bir dakka çıktığın yok aklımdan,
Hasretin dayanılır gibi değil
Moskova'da yaşamanın saadeti olmasa,
Burda herkes sormasa seni benden,
Sovyet insanlarından her gün mektup gelmese,
Sevmese seni onlar
Benim onları sevdiğim kadar
Adamın biri çaldığı post ile Mevlana Hazretlerinin dergâhına yollanır. Dergâhın girişinde Mevlana Hazretleriyle karşı karşıya gelirler. Adam Mevlana Hazretlerinin öğrencisi, dergâhın müdavimidir:
"Postumu dergâhınıza serebilir miyim?” der.
Mevlana Hazretleri adamın postu çaldığını gönül gözüyle anlar:
"Hayır! Sen Hacı Bektaş-ı
“Bu şimdiye kadar duyduğum en kötü şarkı söyleme şekliydi,” dedim.
Gözleri ışıl ışıl parlıyordu. “Kötü olduğumu söylemiştim.”
“Söylemedin.”
“Aklımdan söyledim.”
“Aklında mıyım ki?”
Etikette 39.99 lira yazıyordu. Cemil,
"Size 40 liraya olur" dedi.
Müşteri eğilip zorlanarak etiketi okudu:
"Burada 39.99 yazıyor ama bana niçin 40 lira?" dedi.
Müşteri gittikten sonra Nazmi Bey,
"Bir daha etiketi yuvarlama, kusurlu söyle. Biz de biliyoruz bir kuruş veremeyeceğimizi. 39.99 yazınca 'otuz küsur' olarak kalır müşterinin aklında. Ucuza aldım sanır" dedi. "Nazmi Bey, bu biraz göz göre göre kandırmak olmuyor mu?
Müşteriyi aptal yerine koymak gibi" diye sordu Cemil.
"Göz göre göre kandırmak, en etkili kandırmadır. Müşteri de bunu istiyor zaten. 40 lira verdiğinde bir kuruşunu iade edemeyeceğimizi o da biliyor. Ama yine de etiketin üzerinde 40 yazmasın, 39.99 yazsın istiyor. Otuz küsur ödedim'i yaşamak istiyor. Sonuçta herkes memnun bu işten."
Cemil, Demir abisinin "dürüstsüzlük konusunda milli mutabakat var" sözünü hatırladı. Nazmi Bey devam etti:
'Yani, kelek keleğe gelmese kelekçi iş yapamazdı bu âlemde. Biri keleğe gelmeye hazır, öteki getirmeye. Öyleyse, bir anlamda dürüstlük var bu işte."
"Öyleyse ben de dürüst davranabilir miyim?" "Tabii, biz zaten her zaman dürüstüz."
Ben tavan arasındayım sevgilim! diye bağırdı delikten aşağı doğru. Eski kitaplar bugünlerde çok para ediyor. Bir bakmak istiyorum onlara. Son sözlerimi duydu mu? Orası çok karanlıktır; dur, sana bir fener vereyim. İyi. Durgun bir gün. Bütün hayatım boyunca sürekli bir ilgi aradığımı söylerdi birisi bana. Gülümsediğimi gösteren bir ayna olsaydı;