Merhaba canlar...
@okuyan_kadinlar_kulubu nün #heraybiryayinevi etkinliğinde @dexpub yayınları olunca çok uzun zaman önce okuduğum ve izlediğim #açlıkoyunları serisinin devamını getirmeye karar verdim. Seri olunca tabi ki 
Nuray Nuray'ımla birlikte okumasak olmazdı.
Öncelikle 2009 yılında tanışmış olduğum seriyi özlediğimi
_Değişmeyen tek şey değişimdir. Heraklit
_Tüm canlılar, ortak atadan geldikleri için akrabadır. İnsan ve diğer tüm memeliler, yaklaşık 150 milyon yıl önce yaşamış sivri faremsi bir canlıdan evrimleşmiştir. Memeliler, kuşlar, sürüngenler ve balıkların ortak atası 600 milyon yıl önce yaşamış su solucanlarıdır. Tüm hayvanlar ve bitkiler, yaklaşık 3
Kitabın özgün adı, Éducation Européenne …
Tam da gerek kişisel gerek edebi hayatı ironi dolu olan Gary ‘den, Hıristiyan uygarlığının -Kapitalizmin-tükenmişliğinin yanısıra, Avrupa’nın ahvaline bir kuş bakışı niteliğinde “iki sözcükle özet” niteliğinde.
Avrupa Eğitimi …
Nam-ı diğer, Polonya’da Bir Kuş Var!
“Nadejda yarın şarkı söyleyecek!”
Polonya’da umudun adıdır, Partizan Nadejda…
İkinci Dünya Savaşı'nın kaderini belirleyecek nihai çarpışmaları bekleyenlerin, Stalingrad'dan yükselecek zafer çığlıklarına kulak verenlerin, dostluktan, dayanışmadan ve sanattan vazgeçmeyenlerin “Polonya göklerinde kanat çırpan özgür bir kuşa” duyduğu inancın tecellisi.
“Diğerkâmlık ve aşk izlekleri üzerinden yükselen roman, edebiyat ve müzik ile hayata tutunanlara da selam duruyor.
Nevi şahsına münhasır “alaycı fakat naif” üslubu ile yine umuda dair bir manifesto.
Benim için Romain Gary, kendi yaşam hikayesi ve romanlarının ana karakteriyle direnişin simgesi olan #alaycıkuş
Polonya'da Bir Kuş Var
Alaycıkuş, öğrenmedim senin
uçuş dersini,
şarkını ve düşünceni:
her şeyi sisten öğrendim ben,
nemden ve sessizlikten,
bilmedim dans etmeyi, uçmayı
Sayfa 70Kitabı okudu
Şili Alaycıkuşu
"Uçtu uzun kuyruklu alaycıkuş
makas gibi giyinmiş:
tüneyip bir telin üstüne dinledi
derin seslerini telgrafın,
telin mavi nabzını,
sözler duyuyordu,
öpüşler, sayılar,
ruhun gelip geçen taçyaprakları,
Sayfa: 67-68, Can YayınlarıKitabı okudu
FRANSALI KÜÇÜK JEANNE’IN ÖYKÜSÜ
(...)
*
Japonya’ya gidemeyiz pek
Meksika’ya gel!
Yüksek yaylalarında lâle fidanları çiçeklenir
Güneşin saçıdır dokunaçlı sarmaşıklar
Bir ressamın paletiyle fırçaları dense yeridir
Sayfa 48 - DEKitabı okudu
Alaycıkuş, öğrenmedim senin
uçuş dersini,
şarkını ve düşünceni:
her şeyi sisten öğrendim ben,
nemden ve sessizlikten,
bilmedim dans etmeyi, uçmayı
peumo ağaçlarının güzelliği üstünde
ruhumu boldo ağaçlarına batırmayı,
zaman geçerken
ıslık çalarak rüzgarda:
bilgeliğini bilmedim hiç,
şakımalarının hızını,
şarkının cumhuriyetini.
Yemin ederim
öğreneceğim bütün ustalıklarını:
bir ok gibi uçmayı,
gizli hecelerine çalışmayı
açık havanın ve yaprakların,
suyla toprakla türkü söylemeyi,
ve billur bir kürsüyü
sessizliğe koymayı.
Sayfa 68 - Can Yayınları
Güçlü olmak zorundaydım. Bunu, gelinliğimi bir alaycıkuş kostümüne dönüştürerek Başkan Snow’un altını kazmaya çalışan Cinna'ya borçluydum. Ayrıca, Cinna örneğinden güç alan ve kim bilir, belki de tam şu anda Capitol'ü yıkmak için savaşmakta olan isyancılara da borcum vardı. Oyunlar'ı Capitol'ün dayattığı kurallarla oynamamak benim son başkaldırım olacaktı
alaycıkuş, öğrenmedim senin
uçuş dersini,
şarkını ve düşünceni:
her şeyi sisten öğrendim ben,
nemden ve sessizlikten,
bilmedim dans etmeyi, uçmayı
peumo ağaçlarının güzelliği üstünde
ruhumu boldo ağaçlarına batırmayı,
zaman geçerken
ıslık çalarak rüzgarda:
bilgeliğini bilmedim hiç,
şakımalarının hızını,
şarkının cumhuriyetini.
Bir gizem, ne denli küçük olursa olsun, hayranlık uyandırıcıdır çünkü çözümü dünyayı kavrayışımızda kökten bir değişiklik yapa bilir. Örneğin; Kopernik'in on altıncı yüzyılda, Batlamyus'un Dün ya merkezli Güneş Sistemi modelinin geometrisine dair nispeten önemsiz bir problem üzerine düşünüp taşınması, bütün evrenin ağırlık merkezini insanlığın ötesine kaydırmasıyla sonuçlanmış tır. Darwin’in, hayvan türlerinin coğrafî dağılımına ve adalarda yalıtılmış ispinoz ve alaycıkuş türlerinin niçin o denli özelleşmiş olduklarına ilişkin takıntısı, evrim teorisini öne sürmesine yol aç mıştır. Alman fizikçi Max Planck, sıcak cisimlerin ısı yayma şeklini göz önüne alarak kara cisim ışınımının gizemini çözmüş, enerjinin "kuantum" denen öbekler halinde yol aldığını ileri sürmüş ve bu da 1900 yılında kuantum teorisinin doğumuyla sonuçlanmıştır.
