1950'lerin başında, savaş sonrası kocasız, babasız kalan evleri konu alır. İki aile üzerinde yoğunlaşan yazar, duruma çocukların ve annelerin gözünden bakmıştır.
Bachlar, maddi sıkıntı çekmeyen, evde başkalarıyla yaşayan bir aile. (ne kadar aile diyebilirsek) Martin'in babası savaşta ölmüş, annesi ise onunla pek ilgili değildir.
Brielaclar ise daha yoksul, geçimini sağlamak için çalışmak zorunda kalan bir anne ve annesinin eve gitirdiği amcalardan rahatsız olan Henrich...
Henrich babasızlığın yanında yoksullukla da savaşmak zorunda kalır, küçük yaşına rağmen hesap kitapla uğraşır. " Ucuza yumurta satan bir yer bilseydim hemen koşardım. O zaman biz de yumurta yiyebilirdik." demesi aslında her şeyi anlatıyor. Çünkü o dönemde yumurta zor bulunuyor ve sadece babalar, amcalar yiyebiliyor.
Anneler ise çocukların deyimiyle 'amcalarla' vakit geçirir, çocuklarına karşı ilgisizdir. Kocasız kalan kadınlar belki de bir erkeğe ihtiyaç duyarak hayatını devam ettirmek için bu yola başvururlar. Tabi ki her zaman en çok yarayı çocuklar alır.
Iki kadın, iki çocuk ... Ve çocukları annelerinden bile çok düşünen Albert Amca...
Savaş sonrası Almanya'ya, iki taraftan da bakılmış, farklı bir bakış açısı sunulmuştur. Merak uyandıran, akıcı bir kitap. Her ne kadar başlarda tüm karakterler bir arada verilmiş ve isimler karışmış olsa da okudukça taşlar yerine oturuyor, keyif almaya başlıyorsunuz.
Savaşın ardında bıraktıklarına birde çocukların gözünden bakalım... Keyifli okumalar.