Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Olabilir ki siz bir şeyden tiksinirsiniz; fakat o şey sizin için yararlı olabilir. Olabilir ki siz bir şeyden çok hoşlanırsınız; fakat o şey sizin için zararlı olabilir. Allah en iyisini bilir, siz bilemezsiniz."
Reklam
"Ümmetin hakkında seni mahzun ve mükedder etmeyeceğim."
Muaz b. Cebel (r.anh) anlatıyor: Allah Resûlü'ne gitmiştim. Resûlullah, namaz kılıyordu; sabaha kadar da kıyam ve secde hâlinde kaldı. Secdede o kadar kaldı ki, ruhunun kabzedilmiş olduğunu zannettim. "Niçin böyle yaptım biliyor musun?" buyurdu Allah Resûlü. "Allah ve Resûlü en doğrusunu bilir." dedim. Üç veya dört kere aynı soruyu tekrar tekrar sordu ve şöyle buyurdu: "Allah'ın farz kılmış olduğu namazı kıldım. Namazın sonunda, Allah'ın elçisi (Cibril-i Emin) geldi ve 'Ümmetin için ne yapayım?' diye sordu. 'Rabbim en iyisini bilir?' dedim. Sonra, aynı suali üç veya dört defa tekrarladı. Ben yine 'Rabbim en iyi bilir.' deyince Allah'ın elçisi Cibril, Cenâb-ı Hakk'ın, 'Ümmetin hakkında seni mahzun ve mükedder etmeyeceğim.' dediğini belirtti ve bunun üzerine hemen secdeye kapandım. Zira Rabbim, şükredenlere mükâfatını verir ve şükredenleri sever."
Sayfa 218Kitabı okudu
Onun cevabı şöyledir: Biz, sadece, öncüllerin doğruluğu takdirine göre sonucun lüzumunu iddia ediyoruz. Şayet bazı maddelerde doğru olmazsa, bizi nakzedecek bir şey olmaz, çünkü mukaddemin yokluğu, mülâzemet iddiasını nakzetmez. Her iki bozukluk, ayrık şartlının iki çelişiğin zâtı olup, iki yüklemlinin ters döndürme ile döndürüldüğü yerde gerekir. Allah en iyisini bilir
Sayfa 436
... Her şeyin en iyisini Allah bilir. Bizler birer yolcuyuz. Yolcuların da başına türlü işler gelir. Allah bizlere yolculuğun mahiyetini bildirir elbet! ...
Yâsin-68
Allah Teâlâ, ademoğlunun ömrü uzadıkça, kuvvetten zayıflığa, güçlülükden acizliğe doğru döndürüleceğini haber veriyor. Tıpkı Rûm sûresinde buyurduğu gibi: «Allah O'dur ki, sizi güçsüz olarak yarat­mıştır. Güçsüzlükten sonra kuvvetli kılmış, sonra da kuvvetliliğin ar­dından güçsüz ve ihtiyar yapmıştır. O, dilediğini yaratır. O, Alîm'dir, Kadîr'dir.» (Rûm, 54). Nahl sûresinde ise şöyle buyurur: «Allah, sizi yaratmıştır, sonra da öldürecektir. İçinizden bir kısmı ömrünün en fe­na zamanına ulaştırılır ki, bilirken bilmez olur.» (Nahl, 70). Burada asıl maksad, —Allah en iyisini bilir ya— bu dünyanın geçiş ve zeval yurdu olduğunu, devamlı ve istikrarlı bir diyar olmadığını haber ver­mektir. Bunun için de «Hâlâ akletmezler mi?» buyuruyor. Yani ilk ya­ratılışlarını, sonra delikanlılıktan yaşlılığa geçişlerini düşünmezler mi? Böylece zeval bulmayan, geçiş yurdu olmayan, kaçınılması imkân­sız bir başka diyar için, âhiret yurdu için yaratılmış olduklarını öğrensinler.
Reklam
Sahabilerden Ebû Cürey el-Hüceymî'den(r.a.) sahih senetlerle nakledildiğine göre, o şöyle demiştir:Bir gün Resûlullah'a(s.a.v.) geldim ve, "Aleyke's-selâm yâ Resûlullah" dedim. Bunun üzerine Resûlullah( s.a.v.), "Aleyke's-selâm, deme. Zira aleyke's-selâm, ölülere verilen selâm şeklidir" buyurdu. Ben derim ki: Bu hadis, selam vermenin en güzel ve en mükemmel şekilini ifade hususunda varid olma ihtimali vardır. Dolayısıyla bu hadisten, bunun selam olmayacağı anlaşılmaz. En iyisini Allah bilir. İmam Ebû Hâmid el-Gazâlî (r.a.) el-İhyâ adlı eserinde şöyle demiştir: "İlk selâm verenin, ' aleykümü's- selâm ' demesi, mekruhtur." İmam Gazâlî, Bu hadisten ötürü böyle söylemiştir tercih edilen görüşe göre, böyle bir sözle selâm vermek mekruhtur. Fakat bu sözde selâm verilirse, cevaplandırılması vaciptir. Çünkü bu söz, bir selâm ifadesidir.
Sayfa 150 - Ebû Davud, Edeb, 151(ne.5209); Tirmizî, İsti'zân, 28(nr. 2721)
bunun sebebi -Allah en iyisini bilir- çok fazla ve karışık gıda almak, vücutta kötü kokulara ve artıklara neden olur. bunun sonucunda vücut dengesiz olarak gelişir ve şiş­manlıktan dolayı renk perişan ve şekil çirkin görülür. aynı şekilde, bu gıdalardan oluşan bozulmuş ve kötü sıvıların beyne gitmesiyle aklın ve düşüncenin üzeri örtülür, bunun so­nucunda anlayışsızlık, gaflet ve genel olarak bütün iyi hallerden sapma baş gösterir.
Allahı bildim ve O'ndan başka birşey görmüyorum. Öyle ki bizdeki 'diğer' kaybolup gitti Tevhidi kavradım, tefrikten korktuğum yok Ben bugün hakikate ulaştım Bunun anlamı (Allah en iyisini bilir) şudur: Ben rabbimi mantıksal çıkarım ve akli deliller aracılığıyla değil, tefekkür, teemmül ve ilham aracılığıyla bildim ve ondan beri herşeyde tıpkı Hz. Peygamber (sav) gibi sadece O'nu görüyorum. 'Tevhidi kavradım, tefrikten korktuğum yok' ifadesine gelince, bunun anlamı şudur: Kesrette vahdeti gördüm, bu yüzden artık vahdette kesreti görmek diye bir korkum yok. Hiç şeksiz ve şüphesiz Allah'tan başka hakikat yoktur; O'nu nazarlarımızdan saklayıp gizleyen sadece vehimdir ve vehim batıldır. Bu noktada Ibn Ataullah Hikem'inde der ki: 'Eger vehim perdesi kalksaydı, keşfi bilgi onun yerini alır, tüm bireysel müşahedeyi ortadan kaldırır ve yakinin yükselen nuru tüm izafi varlığı perdelerdi. Efendimiz el-Meczub da şöyle der: Nazarım tek bir müşahedede eriyip fena buldu Tüm kaybolan varlıklardan uzaklaştım Hakikati idrak ettim ve O'ndan başka birşey bulamadım Ve şimdi bir rahmet deryasında huzur içindeyim.
Sayfa 54 - İnsanKitabı okudu
290 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.