Dimaşk'ta Arapların (müslümanlar) Dimaşk Camii (Şam Ümeyye Camii) dedikleri bir mescitleri vardır. Dünyada bucaminin bir benzerinin daha olduğunu zannetmiyorum. Halk bu caminin Ben-hadad sarayı olduğu söyler. Burada (cami)sihirli bir işçilikten çıkmış, senenin günlerine göre açılan delikleri olan kristal camdan mamul bir duvar bulunmaktadır.
Eriyik haldeki kayaçlar kabuktan geçerek yükseldikçe soğur ve tepeye yaptığı yolculukta bir kısmı katılaşır. Olanları ölçmenin bir yolu, farklı kayaçlardaki silika miktarı bakımından ölçüm yapmaktır. Silika yalnızca silikon dioksitin bir diğer adıdır ve neredeyse tüm kayaçlarda bulunur. Volkanik hareketlerle açığa çıkartılan bazalt, okyanus kabuğunun açık ara en önemli bileşenidir. Yaklaşık yüzde 50 oranında (ağırlık bakımından) silika içerir, ancak kıtaları oluşturan kabuk yüzde 60 silika içeren daha farklı bir bileşime sahiptir; kıtasal kabuğu okyanus kabuğundan daha hafif hale getiren bir diğer etmen. Şüphesiz ki bazı kayaçlar ortalamadan çok daha fazla silika içerir; örneğin granit yaklaşık yüzde 75 oranında silikadan oluşur. Kıtasal kabuğun bazalttan görece daha fazla silika içermesinin nedeni, bazaltın tipik özelliği olan karışımdan bir dalma-batma zonundan yüzeye doğru yolculuğu sırasında başka şeylerin alınmış olmasıdır. Bu diğer şeylerin içinde, eriyik magmadan kristalleşmeyle oluşan ve yükselmeyi sürdürdükçe onu silika bakımından görece zengin halde bırakan kuvars gibi mineraller ile demir, bakır, gümüş ve altın gibi metaller bakımından zengin olan, daha yüksek seviyelerde katılaşan bileşikler vardır.
Altın, gümüş ve bakır; altın grubunun doğal elementleridir. Atom ağırlığı ve sayısı bakımından
periyotlar tablosunda aynı aile içindedirler; benzer kristalografik, kimyasal ve fiziksel özelliklere
sahiptirler; hepsi de yumuşaktır, dövülebilir ve şekil alabilirler. Bilinen bütün elementler içinde,
ısıyı ve elektriği en iyi iletenler bunlardır.
Mitler ve folklor, çoğunlukla tanrıların Dünya üstünde gezindikleri zamanlarla ilişkilendirilen bir
Altın Çağının silik anıları ile doludur; onu bir Gümüş Çağı izler, sonra tanrıların ve insanların
Dünya'yı paylaştıkları Kahramanlar Çağı, sonra Bakır, Tunç ve Demir Çağları gelir. Tüm bu
efsaneler, aslında Dünya üzerinde yer alan gerçek olayların muğlak anıları mıdır?
Modern bilginler insanoğlunun Dünya üzerindeki faaliyetini Taş Çağı, Tunç Çağı, Demir Çağı vb.
diye bölerler; hâlbuki kadim zamanlarda, örneğin Grek şair Hesiod beş çağ saymıştı: Altın Çağı,
Gümüş Çağı, Tunç Çağı, Kahramanlık Çağı ve Demir Çağı. Kahramanlık Çağı dışında, tüm kadim
gelenekler altın-gümüş-bakır-demir sıralamasını kabul etmekteydi.
Sahiden güzel gözleri var. İçinde bir tek renk yok gözlerinin; birçok renkler var. Yeşil var, eflatun var, bir ara mavi var, kahverengi var, ela var, bu arada birçok güneş ışığı var. Pırıltıdan ve renkten öyle nasibini almış gözler ki ela gözlüdür, diyorsunuz, değil. Lacivert, yeşil; ne münasebet! Kahverengi; hayır efendim! Birbirinden renkleriyle ayrılan bir sürü maden ve taşı bir havanda dövünüz. İçinde bakır da olsun, altın da, demir de olsun, gümüş de, platin de, granit de olsun, zebercet de, zümrüt de, inci de olsun, kum da... Bunların üstüne güneş ışığı vurun, sonra birdenbire bir ay ışığı geçin: İşte İnci Hanım'ın gözleri.
Avustralya'nın ekonomisi, İkinci Dünya Savaşı'ndan beri kıtada bolca bulunan madenlerin kontrolündedir: Avustralya, alüminyum, kömür, bakır, altın, demir, kurşun, magnezyum, gümüş, tungsten, titanyum ve uranyum ihracatında dünya birincisidir.
Altın her zaman altın, bakır ise her zaman bakırdır. Ne altın bakıra dönüşür ne de bakır altına. Ama insan öyle mi? İnsan, yaptıklarıyla ve yapacaklarıyla kendi konumunu belirler. Evet, her insan hilkaten değerlidir ama sonrası ne yazık ki kendi ellerindedir.
Bediüzzaman Said Nursi'nin yazdığı bu eserler birçok insanın imanına vesile olmuştur. Benimde tahkiki imandan hakiki imana geçmeme vesile olmuştur. Çok severek okudum bitirdim. Şuan tekrar okuyorum ve bitirdiğimde tekrar baştan başlayacağım. Çünkü Risale-i Nur'un okuma üslubu bu şekildededir. Yani devamlı okunması gerekir ki zamanla o