Cumhuriyetin bir kulu olmak uğruna, bir aydan daha ziyade gündür, koşturup duruyordum. "11 Mayıs - Cumartesi" günü, her şey noktalandı ve ben, yeniden yıldızlara bakmaya başladım. Saliselerle; kıl payı kaçan vapurmuş yahut direkten dönen topmuşcasına bu iş de güme gitti. Ayakkabılarımın o kadar fazla kayacağını kestiremedim! Bir dilcik
Müslümanlığın kapısını açan anahtar, şehadet kelimesi.. İlk dâvet buna: "Şehadet ederim ki, Allah'tan başka ilâh yoktur ve şehadet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve Resûlüdür."
Taşlar tespih olup anıyorsa Allah'ı, zaman zaman olup mabedi doğurmaz mı! Amelelerin bileğine, kalfaların zekâsına vurmaz mı her sabah semadan ışık. Sinan herkes uyurken yatağından fırlayıp koşmaz mı mabede gözyaşlarıyla. Fiziğin yükselemediği yerde dualar tutmaz mı elinden. Tutmaz mı iki ay sonra sözünü Sinân. Padişahla Rüstem Paşa değişmez
"Ene everyone mahluk u beşer hâzar sala sort similaire hayır evolution. Kulu same hayat u destiny..."
( 2053 Türkiye Türkçesi anlamaman normal )
Batı ile doğu arasında sıkışmış hiç bir zaman ne doğuya ne batıya ait olmuş arada ne idüğü belirsiz sistemimiz. Abartı olarak görmeyin açın 300 yıl öncesine ait bir eseri okuyun benim yazdığımla kıyaslayın, benim yazımdan daha çok şey anlarsınız...
Konu bu topraklarda sorunlar hep aynı olması, problemlerin değişmediği. Kadın çarşafı giyince de çarşafa müdahale ediliyor (dar, renki, gösterişli vs vs) giyinmese de. Yani bugün kadınların kılık kıyafet meselesi asla açık giyinme meselesi değil. Hastalıklı bir zihniyetin, yobaz bir cesaretle sürekli var olması, desteklenmesi ve pohpohlanması meselesi aslında. Binlerce yıl var olagelmiş bir anlayış. Uzatmak istemiyorum. İbni Haldunun "Coğrafya kaderdir." sözünü ' e ne yapayım bu da benim kaderim, elimde değilki Finlandiya da doğmak' şeklinde kendini merkeze alarak değilde toplumsal olarak yaşınılan olayrın sürekli tekrarına muhatap olduğun için başını kaldırıp o kaderi değiştirmen için sana altın bir anahtar verdiğini düşün. Kaderci yaklaşıp herşeyi salıp teslim olmak yerine olumsuzlukları ortadan kaldırmaya çabala. İşte o zaman belki iç açıcı yeni yeni
Genç Kız Kalbi eserleri yazılır. En azından bizden sonrakiler aynı şeyi düşünmesin. Bişeyler değişmiş ve değişiyor desin...
Genç Kız KalbiMehmet Rauf · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20197,3bin okunma
Nerde yüreği tertemiz uyanık insan?
Nerde güzel düşünceler ardında koşan?
Herkes kendi kafasının kulu kölesi:
Hani Tanrı’nın kulu, nerde o kahraman?
Kim için bu yerler gökler? Bizim için.
Biz görüş cevheriyiz akıl gözünün
Evren bir yüzük gibiyse çepeçevre
İnsan, taşında bir nakış o yüzüğün.
Yüce Varlık bize bir beden verince
Sevmesini öğretti
KİTAP TAVSİYEM
"KAPI"
_Alıntılar
_Yaradılışın kutsal ışığı aklımızı öyle bir aydınlatsın ki her şeyin özünü görelim...
_Bazı öyküler,öyküyü yaşayanlar arasında kalmak zorundadır...
_Zafer,fedakarlığa muhtaçtır...
_Sabır,elmas ile kömür arasındaki farktır...
_O,aydınlığa çıkmak isteyen adamlar için göz değil,karanlıkta ilerlemeleri için