Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Unutmayın: Biz Anıtkabir'e bir ölünün karşısında sap gibi durmaya değil, o ölünün fikirlerini anladığımızı, onun izinde daha büyük işler yapmak niyetinde olduğumuzu belirtmek için gidiyoruz; bunları anlamayanlar gidip sap gibi durmaya devam edebilirler.
112 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
''ÖNCE'' şiirinin bir mısrasında şöyle diyor,Özdemir Asaf; ''Kent dayanıyor bahçenin duvarlarına, Yeni bahçeler çiz, gözlerinin kuşlarına'' Bu Türk Mimarisinde öne çıkan bir detayı getirdi aklıma. Selimiye Camisi,Topkapı Sarayı,Anıtkabir ve daha bir çok cami, medrese, han, ev, köprü, kütüphane, türbe, kilise ve sinagogların duvarlarında çok sayıda örnekleri görülen kuş evleri. Hayvan sevgisinin mimarimizde görülen en belirgin özelliklerinden biri bu. Düşününce ne naif,ne güzel kuşlar için duvarlara bir de kuş evi yapmak. Neden mi Özdemir Asaf'tan bahsederken konuyu buraya getirdim? Çünkü onu başka bir şekilde anlatacak kelimem yok.Bir kelimeye bin anlam yükleyen birini kolayca anlatmak ne mümkün... Şiiri bir mimari olarak düşündüğüm takdirde Özdemir Asaf'ın yeri kuş evi oluveriyor bende... En az onun kadar naif,güzel,ince şiirleri.
Dokuza Kadar On
Dokuza Kadar OnÖzdemir Asaf · Yapı Kredi Yayınları · 202321,7bin okunma
Reklam
Bir Yiğit Musa Göçtü Bugün, Ölmedi!
"Biz günde bin kere tih çölündeyiz ne bıldırcın kuşları görmüşüz göğümüzde ne kudret helvasından bir tad var soframızda kızıldeniz en delişmen günlerini yaşarken gençliğinin tûr-u sîna sessiz sessiz kanağlar göğsümüzde. İnsan taş ve ateş eski dostları veyl’in zakkum gözlemcileri afsun dilencileri sacayağı olma özlemindeyken çıldıran
31 Mart 1939... Kurşun galvanizli tabut, katafalkın altına açılan kabre indirildi. Anıtkabir tamamlanana kadar, 15 yıl orada kaldı. (Mustafa Kemal kendisi için kabir yeri seçmemişti. Toprağa verileceği yer için vasiyette bulunmamışh. "Milletim nereye istiyorsa oraya gömsün" demişti.)
Sayfa 488Kitabı okudu
Biraz Empati Yapalım mı ? Biraz da kendimizle ve de geleceğimizle yüzleşelim!
Merhabalar arkadaşlar Bugün size o kadar güzel bir yazı yazmak isterdim -ki maalesef bugünki konumuz, ne gülecek bir yazı, ne de gülünecek bir hayat-yaşama durumu. Kızabilir, üzülebilir, ağlayabilir siniz. Özellikle 1000kitap.com site sakinlerine yazmak istediğim bu yazıyı, her bir bireyin, anlayışlı, sözlerimi anlayabilen, ama; yaptıkları
Anıtkabir için çalışmalar başladı. Yer tespiti yapıldı. Çankaya, Etnografya müzesi, Ankara Kalesi, Ziraat mektebi, Gençlik parkı, Altındağ ve Gazi Orman Çiftliği önerildi. 15 milletvekilinden oluşan üst komisyon kuruldu. Çankaya üzerinde görüş birliğine varılıyordu ki... Trabzon milletvekili yüksek mühendis Mithat Aydın, Rasattepe'yi önerdi. Bir ucu Dikmen'de bir ucu Etlik'te olan Ankara, hilal şeklindeydi. Rasattepe, hilalin tam ortasındaki yıldız gibiydi. Türk Bayrağı'nm sembolik yansıması olacaktı. Oylama yapıldı. Rasattepe'de karar kılındı.
Sayfa 489Kitabı okudu
Reklam
Sonsuza dek kalbimizdesin Atam <3
10 Kasım 1938 günü saat dokuzu beş geçe, gözlerini hayata yumduğu zaman, bizim için dünyanın bütün saatleri durmuştu. Bugün Anıtkabir'de Türk milletinin sinesinde uyuyor. Fakat, Atatürk Vatanseverliği, Atatürk Devrimciliği bütün gücü ile ayaktadır. O, Türk milletinin sinesinde kıyamete kadar uyuyacak, fikirleri ve idealleri Türk milletinin ruhunda kıyamete kadar yaşayacatır.
Mustafa Kemal Atatürk vs Gandhi
Özellikle kılık kıyafet usullerindeki değişimler siyasal simgesellikle yüklüdür. Mustafa Kemal Atatürk ve Mahatma Gandhi, Türk ve Hint bağımsızlığının vücut bulmuş halleri olan ve kendi uluslarının "baba"ları olarak bilinen bu iki şahsiyet kamusal hayatları ve giyinme tarzlarında, yerel ve Batılı kültürlere, geleneksel ile modern, manevi
Sayfa 19 - Metis Yayınları, Beyoğlu, İstanbul.Kitabı okudu
Oğuzlar
Oğuzlar, doğu-batı yönünde Üçoklar ve Bozoklar diye iki ana kola ayrılır. Osmanlı'nın kökü kabul edilen Kayı boyu, Oğuzların Batı'ya giden Bozok kolundandır. Hâlen Anka ra'da Anıtkabir'de 'Aslanlı Yol' olarak bilinen yolda iki yanlı (12+12) sıralanan 24 aslan heykeli 24 Oğuz boyunu simgelemektedir.
Biz Anıtkabir'e bir ölünün karşısında sap gibi durmaya değil, o ölünün fikirlerini anladığımızı, onun izinde daha büyük işler yapmak nihayetinde olduğumuzu belirtmek için gidiyoruz; bunları anlamayanlar gidip sap gibi durmaya devam edebilirler.
Sayfa 3
Reklam
Kemalistler için Anıtkabir, bir çeşit Mekke'dir: Laikliğin Mekkesi. . . Bu dev arenada düzenlenen törene kim katılırsa katılsın, ister istemez etkilenir. Benim hatırladığım en olağanüstü tören, 1960 askerî devriminden birkaç gün sonra, kalabalık bir subay topluluğunun Anıtkabir'i ziyaretidir. Bu, sıradan bir törenden çok, daha ötede anlam taşıyan bir gösteriydi. İhtilâlin lideri ge­neral Gürsel'in o gün onur defterine yazdiğı, "Ulu Ata, bizi onayla ve izinden yürümemize müsaade et" sözleri, âdeta bir dua tonu ve anlamı taşıyordu. Bu kelimeler, Türklerle, toprak olmuş Atatürk arasındaki ilişkinin bir çeşit ifadesiydi. Bütün ulusların büyük adamları vardır: Fakat ben mo­ dern Türkiye'deki Atatürk sevgisinin bir eşi daha olduğunu sanmıyorum. O, "ebedî şeftir. Türkiye'de ondan söz edilir­ ken, büyük harf (O) ile belirtilir. Atatürk, âdeta tanrılaştırılmıştır. Türk çocukları onun için canlarını vermeye hazır in­sanlar olarak yetiştirilir. Ölüm yıldönümünde, son soluğunu verdiği saat olan dokuzu beş geçe, bütün ülkede iki dakika sü­reyle bütün hareket durur ve saygı duruşu yapılır. Gazeteler siyah yas başlıklarıyla çıkar. Büyük adamın hayatının bütün yönlerini yansıtan yığınla yazı yayımlanır. Bunların çoğu, âdeta Tanrı'yı öven yazılar gibi okunur.
"Türkiye halkları" diye bağırıp soygunculuk yapan gerizekalı bir anarşiste "İkinci Atatürk" diyen haysiyetsiz insanlar görüldü. Atatürkçülükten başka hiçbir prensip tanımadıklarını söyleyenler, Atatürk'ün adını unutturmak için elinden geleni yapan, para ve pullardan, resmî dairelerden resimlerini kaldırtan, mezarını yaptırtmayan İnönü'yü millî kahraman ilân ederek Anıtkabir'e gömdürdü. Millî düşmana kardeş diyen alçaklar çıktı!
Anıtkabir neden bir türbe olmadı? Çünkü türbe mabed gibi tasarlanamaz. Ölüm mimarisi her şeye rağmen, tevazu gerektirir. Devrinde cihan padişahı olan Muhteşem Süleyman’ın kabrinde bile bunu hissedersiniz. Mustafa Kemal için Türk mimarisi esas alınarak bir yapı inşa edilse idi, elbette millî bir âbide olurdu. Fakat bu milli yapıdan kaçınılması için çok önemli bir sebep vardı: Türbe İslâmı çağrıştırır! Bu da o zamanın yöneticilerinin laiklik anlayışına uymazdı. Ama bir putperest Yunan tapınağını kopyalamaktan çekinmediler! Neredeyse sadece 10 Kasımlarda duyulan bir kelime vardır: “Mozole”. Evleri, Çiftliği, köşkü, silahları, kıyafetleri gibi bir de “mozole”si vardır Atatürk’ün. . . Kelimenin yılda bir defa kullanılması, onun bizim açımızdan öncesinin ve sonrasının olmadığını gösterir. Esasında “mozole” daha doğrusu “mausoleum” bizim kültürümüze yabancı, ama binlerce yıllık bir kelime. Antik çağda, Halikarnasos’da Karia satrabı Mausolos için karısı Artemisia tarafından yaptırılmış anıt mezar böyle anılıyor.
Sayfa 115Kitabı okudu
biz Anıtkabir'e bir ölünün karşısında sap gibi durmaya değil, o ölünün fikirlerini anladığımızı, onun izinde daha büyük işler yapmak niyetinde olduğumuzu belirtmek için gidiyoruz. bunları anlamayanlar gidip sap gibi durmaya devam edebilirler.
Az yürümedik birlikte Anıtkabir'e. Neden o kadar çok yürüdük Anıtkabir'e? Mustafa Kemal'den destek istiyorduk herhalde. Neden gidildiğini bilmiyordum açıkçası ama gidiyorduk. Evet, bağımsızlık ilk söylemimiz olduğu için gidiyorduk Anıtkabir'e.
Sayfa 143 - Metis Yayınları
366 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.