Ve bizde can yakacak kadar yoğun yaşanan, hayat şartlarıyla yıpratılan, kendini birkaç cana adamaya odaklı, ölümle, hastalıkla, kısırlıkla ve hatta çocukların büyüyüp annelerini yuvalarında yapayalnız bırakmasıyla bile acıtılan annelik içgüdüsü, bu kadınlarda güçlü bir akıntı gibi durmaksızın nesilden nesle geçmiş, yıllar içinde derinleşip genişlemiş, ülkedeki bütün çocukları içine katmıştı.
Sayfa 138Kitabı okudu
Annelik içgüdüsü başkalarının göremediğini görmek, ta içinde evladının geçirdiği değişimi hissetmektir.
Sayfa 176Kitabı okudu
Ve bizde can yakacak kadar yoğun yaşanan, hayat şartlarıyla yıpratılan, kendini birkaç cana adamaya odaklı, ölümle, hastalıkla, kısırlıkla ve hatta çocukların büyüyüp anneleriyle yuvalarında yapayalnız bırakmasıyla bile acıtılan annelik içgüdüsü, bu kadınlarda güçlü bir akıntı gibi durmaksızın nesilden nesile geçmiş, yıllar içinde derinleşip genişlemiş, ülkedeki bütün çocukları içine katmıştı.
Sayfa 138Kitabı okudu
Annelik içgüdüsü işte, başarısızlık nedenlerini öncelikle dış mihraklarda arar.
Sayfa 106Kitabı okudu
Şiddetlenmiş Eros, başkalarının kişiliğini anormal önemsemeyi doğurur. Annenin kıskanılması ve ondan üstün olma tutkusu , sonraki girişimlerinin ana motifi haline gelir ki bu motifler genelde yıkıcıdır. Bu tipte bir kadın romantik ve sansasyonel vakitlerden hoşlanır ve o anların keyfini çıkarır, evli erkeklere ilgi duyar ve onların evli oldukları gerçeğinin üzerinde durmaz, böylelikle bir evliliği bozma fırsatı yakalar, buradaki bütün mesele kendi oyunlarıdır. Amaca erişilir erişilmez annelik içgüdüsü eksikliğinden dolayı ilgi yitirilir ve ardından sıradaki hedef gelir .
Sayfa 129Kitabı okudu
Sizce haklı mı?
John locke;İnsan beyni başlangıçta bir tabula rasa(boş levha)dır. Der ve açıklar yani zihnimizde doğuştan gelen bir fikrin olmadığı,zamanla edinilen deneyimler ve çevresel faktörler sayesinde fikirlerin şekillendiğini söyler.Kısmen doğru gelse de bu, tartışılan noktaların başında annelik içgüdüsü bulunuyor.
Natüralizmin, bir hayli zayıflamış olan annelik içgüdüsü kavramına yeniden saygınlık kazandırarak ve kadın mazoşizmini ve fedakârlığını överek tekrar güç kazanması, kadın özgürleşmesinin ve cinsiyet eşitliğinin önündeki en büyük tehlikedir.
Normal zamanda olsa bu kadar acı karşısında çoktan pes ederdi belki ama annelik içgüdüsü pes etmesine izin vermiyordu.
Sayfa 6 - Beyaz Fil YayınlarıKitabı okudu
Rehberler/
*Olanı olduğu gibi kabullenmek;yürekteki savaşları bitirir. 
Lev Tolstoy
*Huzurunu yaşadığı günde bulamayan insana kurtuluş yoktu.Aylak Adam, 
Yusuf Atılgan
*Persona'nın, insanın gerçekte olduğu şey değil, başkalarının ve kendisinin olduğunu düşündüğü şey olduğu söylenebilir.,,“Kendindeki ''öteki'' ile karşılaşmış insan aynı kalamaz; ve yaşamındaki sarsıcı değişim kaçınılmazdır.”"..oluşum, yeniden oluşum, ebedi zihnin ebedi eğlencesi "Dört Arketip, 
Carl Gustav Jung
*Düşünen bir insan olgunluğa eriştiğinde kendini çıkışı olmayan bir tuzağın içindeymiş gibi hisseder. 
Anton Çehov
*Her çağda ahlaksızlığın dinden aldığı destek, ahlakın aldığından az olmamıştır.Bir Yanılsamanın Geleceği, 
Sigmund Freud
*"Aptallık derinlikten yoksundur, aptalın kurnazlığı yoktur. Zekâ ise kıvrılıp bükülür, saklanır. Akıl sinsidir, aptallık ise dosdoğrudur, dürüsttür. Karamazov Kardeşler 
Fyodor Dostoyevski
*“Bir baharı hak ettim, hiç kimseye hiçbir şey borçlu değilim.” 
Virginia Woolf
*"Bende birisi kendisi ile sohbet ediyor." Bekleyiş Unutuş 
Maurice Blanchot
*"Annelik içgüdüsü olarak düşündüğümüz şeyi annelik sosyalleşmesi olarak tanımlamak daha iyi olabilir, bu doğamızdan ziyade kültürümüzün ürünüdür."Gönüllü Çocuksuzluk, 
Amy Blackstone
*"Dilin bir önermesini anlama edimi bir müzikal temayı anlama edimine sanıldığından çok daha benzerdir. Demek istediğim şu:linguistik bir cümleyi anlamak, genelde bir müzikal temayı anlamak denen şeye sanıldığından çok daha yakındır.", Wittgenstein ve Dilin Sınırları 
Pierre Hadot
Arjantin'in Buenos Aires şehrindeki bir dişi köpek sokağa terk edilmiş bir erkek bebeği kendi yavrularının yanına götürmüş ve tıpkı Romus ile Romulus efsanesindeki gibi bakımını üstlenerek herkesi hayrete düşürmüştür. Tıpkı bir Bengal dişi kaplanının domuz yavrusunu sahiplenmesi örneğinde olduğu gibi, türler arası evlat edinme vakalarına hayvanat bahçelerinde sıklıkla rastlanmakta, annelik içgüdüsü, bütün canlılarda dikkat çekecek kadar cömertçe sergilenmektedir.
Erkek düşmanı değilim
Böylece doğa bizi bir annelik içgüdüsü ve önsezi ile donatırken ... karşı cinsin donatıldığı niteliklerse -güçlülük, zeka, saldırganlık gibi özünde alabildiğine erkeksidir. Tabii ki erkeklikten zaferden başka bir şey fışkırmaz (!)
"Anneler çeker yükü.", "Anneler cefakardır.", "Anneler fedakardır.", "Anne çocuğu için canını bile feda eder." gibi kasıtlı ve kitlesel söylemler, anneliği yüceltir görünürken aslında, sadece bir insan olan anneye taşıyamayacağı kadar ağır yük yüklemekte, çocuk büyütmenin bütün yükünü anneye dayatmayı meşrulaştırmaktadır. Savaş ve kıtlık zamanlarında, anne-babaların yiyecek bulduklarında bunu çocuklarından gizli yediğini biliyoruz. Varlığını idame ettirme içgüdüsü, annelik içgüdüsüne baskındır. Kitlesel şekilde anneye dayatılan, salt fiziksel anneliktir.
Sayfa 173 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
