Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
MAHOMET (MUHAMMED (sav)) Vazifesinin yakın olduğu içine doğmuştu Metindi; kimseyi kınamıyor, incitmiyordu Yolda gördüğü kimselerle selâmlaşıyordu
La Légende des Siècles (Yüzyılların Efsanesi)
Takdiri ilahinin hayranıyım Emin Efendi. Hepsini birden nasıl aklında tutuyor.
Sayfa 157 - iletişimKitabı okudu
Reklam
(...)Hayal Banu’nun iki eliyle tutup “Buyrunuz efendim!” diye başını yere eğerek sunduğu tepsi küçüktü ve şair, güllerle müzeyyen tepsiyi almak için iki elini birden uzattığında birden böylesi bir sofrayı sıradan bir insanın hazırlamayacağını düşündü ve gayriihtiyari karşısında duran kadının yüzüne baktı. Bakmak değil de daha periye uğramak gibi
Salah Birsel
Tarih kocaman bir hoşaf soğutucusu, bir Nuhun gemisidir. Onun içine bir kez girdin mi, seni bir daha kimse çıkaramaz. Flaubert hangi çiçekten bal alacağını iyi bildiginden Aşk Egitimi'ni yazarken kişilerini gerçek tarihin içine oturtmak için büyük çabalar göstermiştir. En küçük ayrıntılara bile dikkat eder. Romanın başkişisi Fredenc'i, 1848
John Starhurst
Çok çalışan, humma kurbanı da olan misyonerler inatla, bazen de umutsuzca görevlerine sarılıyor ve muhteşem bir ruh hasatına yol açarak özel bir tezahürün, bir dinsel ateş sağanağının gelmesini bekliyorlardı. Ama Yamyam Fiji inatla direniyordu. Kıvırcık saçlı yamyamlar, insan bedeni bolluğu devam ettikçe, tencerelerinden vazgeçmekte
Balina Dişi - Alfa YayıncılıkKitabı okuyacak
.... kırk paralık kebap ile karın olduğu şu yerde kebap edilen luhumun mahiyetinden emin olmak kabil midir? Bir ehl-i vukuftan mevsukiyetini temin ile mesmuum olmuştur ki İstanbul'da miktar-ı mecmuu elli binden aşağı tahmin olunmayan kira ve yük ve arabacı beygirleriyle beş binden müteaviz merkepler meyanında eceliyle ölenler nevadirdendir. Bir hayvan artık istihdam olunamayacak dereceye geldi mi böyle sokak kebapçılar onu bi'l-mübayaa müşterilerine ucuz ucuz kebap yedirirlermiş.
Sayfa 85 - DergahKitabı okudu
Reklam
Ya Başka Bir Oyun İsterse? Meşhur Veli Efendizade Mehmet Emin Efendi'nin ettafındakilerle yapmadığı tuhaflık kalmazmış. Temmuzun en sıcak bir gününde yalısında, dalkavuklarına "Haydi, kış oyunu oynayalım!" diye tutturmuş. Pencereler, kapılar kapatılmış. Kalın kürkler giyilmiş. Mangallar yaktırılmış. Tandırlar kurulmuş. Ihlamurlar, salepler kaynatılmış. Herkesin canı sıkılıyormuş. Hazır bulunanların hepsi kan ter içinde bunalırlarken, bu dalkavuklardan biri ağlarmış. Ötekiler ona" Biraz daha sabret. Bu oyun elbette yakında biter" demişler. O, " Ben geçmişe ağlamıyorum!" demiş, "Ya kışın, kar yağarken onun hatırina gelip de yaz oyunu oynayalım derse, o zaman bizim halimiz ne olacak diye ağlıyorum!"
“Mantıken olması gerektiği gibi, itibarını korumaya özen gösteren her zanaatçı gibi vesvesesiyle davranan efendi, önceki ihmalini gereken alçakgönüllülükle ödünlemenin yanı sıra, hatasının düzeltildiğinden de emin olmak istedi ve adem'e sordu, Sen, adın ne senin, ve adam cevap verdi, Ben adem, senin ilk çocuğun, efendi. Sonra yaratıcı, kadına döndü, Ya sen, senin adın ne, Ben havva'yım, efendi, ilk kadın, cevabını verdi gereksiz yere, zaten başka kadın yoktu.”
Kırmızı KediKitabı okudu
Bir adam türedi mahallede. Omzunda bir ip, elinde bir sepet, sabah saat yedi oldu mu, bağıra bağıra geçiyordu sokaktan. Ama ne dediği anlaşılamıyordu. "Anasınovadanınayyiii" İşte bunun gibi bir şey. Nasıl da bağırıyordu, yırtınır gibi sabahın yedisinde. Bir gün, iki gün, üç gün, aldı bizi bir merak, bu adam ne satar? Başında kasketi,
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.