Bütün bir Tanzimat ve Servet-i Fünun devirlerini ve hatta Meşrutiyet devrinin de ilk yıllarını eserleriyle dolduran Ahmet Mithat Efendi’nin birden çok sıfatı vardır: Gazeteci, hikaye ve roman yazarı, tarihçi, ilahiyatçı, felsefeci… O, bütün bu alanlarda ciltler dolusu eseri bulunan edebiyattan coğrafyaya, müzikten dinler tarihine hemen her konuda kalem oynatmış ve okuyucunun her alandan haberdar etmek isteyen bir gazeteci, bir ansiklopedisttir. Müşahedat rommanı, son yıllarda postmodern anlatının edebiyatta bir çeşit ana akım haline gelmesiyle birlikte, Ahmet Mithat Efendi’nin diğer eserlerinden daha fazla ilgi görmüş ve hakkında çok sayıda inceleme yapılmıştır. Yeni okumalarla bu ilginin daha da artacağı kuşkusuzdur.
416 sayfa · İlk Yayın Tarihi: 1891
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

432 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Nereden, nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Doğalcı romana bir örnek olarak Müşahedat’ı yazdığını iddia eden Ahmet Mithat Efendi ki bence de öyle ama başlangıçta romantik romandan da izler vardı, başka türlü olduğunu iddia edenler de olmuş, okurken, araştırırken ilginç şeyler deneyimledim. Dergâh Yayınlarından 2013 birinci baskıyı okudum ve
Müşahedat
MüşahedatAhmet Mithat Efendi · Dergah Yayınları · 2017759 okunma
384 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
merhaba sevgili arkadaşlar! Ahmet Mithat Efendi - Müşahedat kitabından bahsedeceğim bugün sizlere. Hüseyin Rahmi’den sonra en sevdiğim klasikçi olduğumu bilmem kaçıncı kez söylüyorum ve asla söylemekten sıkılmayacağım. yazardan okuduğum dokuzuncu kitap ve tabi ki beklentimi karşıladı. yazardan okuduğum en ilginç eserdi, Natüralist bir
Müşahedat
MüşahedatAhmet Mithat Efendi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022759 okunma
364 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Müşahedat
Ahmet Mithat Efendi gölgede kalmış bir edebiyatçı... Bu sözü onun ile ilgili araştırma yaparken; bir söyleşiden aldım. Bu kitabında Türk edebbiyatında bir ilke imza atarak Natüralist bir roman kaleme almış. Kitapta da bahsi geçen Emile Zola kadar etkili olduğunu da bir yerde okumuştum. Bir Vapur yolculuğunda yazarımızın dikkatini çeken iki genç ve orta yaşlı bir bayanın aralarındaki konuşmalar ve içlerinden birini durduk yere bir adamı tokatlaması üzerine peşlerine düşen yazar, adım adım romanı nasıl oluşturduğu bilgisi eşliğinde birbirini doğuran olayları, gidişatı ve sonuçlarını sürükleyici bir şekilde anlatmış. Romanın kahramanlarından biri...bizzat Ahmet Mithat Efendi olarak yer vermiş kendisine. Yine romanımız dostluk, vefâ, erdemlik üzerine oturtulmuş. Üslüp yönünden Ahmet Ümit ile bir benzerlik gösterdi bu sefer ki kitabım.. Yine güzel mutlu bir sonu okuyucudan esirgememiş Ahmet Mithat Efendi.. Sadeleştirilmiş diliyle,severek okudum , çok keyifliydi tavsiye ederim. Çok beğendim.
Müşahedat
MüşahedatAhmet Mithat Efendi · Kum Saati Yayınları · 2003759 okunma
383 syf.
8/10 puan verdi
Sevdim mi sevmedim mi bilemediğim, arada kaldığım bir okuma. Anlattığı zamanın yaşantısını çok beğendiğim için kitabın sevdiğim yönü de bu kısımları oldu. O zamanın kalifiye insanları ve yaşayışı. Yani 2-3 dil bilen, birkaç enstrüman çalabilen insanlar. Şimdilerde mumla aradığımız, kaliteli sosyal aktiviteler filan. Sevmediğim yönü ise konu ve de anlatım sanırım. Epey sıkıldım okurken. Sürükleyici de değil bence, merak uyandırmıyor.
Müşahedat
MüşahedatAhmet Mithat Efendi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022759 okunma
384 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Müşahedat, Türk yazar, gazeteci ve yayıncı Ahmet Mithat Efendi'ye ait bir eserdir. Müşahedat, Tercüman-ı Hakikat gazetesinde tefrika edildikten sonra 1891 yılında kaleme alınmıştır.Eserin ana anlatısına başlamadan önce sunuş ve okuyucularla sohbet yazılı iki bölüm bulunmaktadır. Sunuş kısmında yayınevinin kitabı takdimi bulunurken
Müşahedat
MüşahedatAhmet Mithat Efendi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022759 okunma
·
Puan vermedi
Aşağıda okunacaklar bir inceleme değil, Berna Moran'ın Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 1 adlı eserinden bir alıntıdır. Müşahedat için daha açıklayıcı olduğunu düşünerek burada paylaşmayı daha uygun buldum. "Romanın yazılışını konu haline getirme bakımından Müşahedat’takini andıran bir tekniği, 18. yüzyıl İngiliz romancısı Lawrence Sterne
Müşahedat
MüşahedatAhmet Mithat Efendi · Anonim Yayıncılık · 2013759 okunma
406 syf.
·
Puan vermedi
Kitabı dönemin özellikleri hakkında bilgi sahibi olmak için okudum. Ahmet Mithat'ı ve Tanzimat Dönemi romancılığını bilenlerin aşina olduğu gerçek yani yazarın eserin içinde sürekli aktif olması bu kitapta da fazlasıyla mevcut. Sanki romanı olaylar olurken sürekli kaleme almaya devam etmiş gibi. Bu sebeple sürükleyicilik noktasında sıkıntılar var. Fakat dönemi keşfetmek o zamana dair ipuçları yakalamak için okunması gereken kitaplardan.
Müşahedat
MüşahedatAhmet Mithat Efendi · Turna Yayınları · 2009759 okunma
·
384 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Ahmet Mithat'ın tüm eserlerini bir kelime ile anlat deseler "akıcı" derim. Kitabı elinizden bırakmak istemiyorsunuz. Merak duygusu hep yüksekte. Bazen sonunu bilsen de okumak içinde olmak istersin ya o türden bir kitap daha. Onun yanında sen de geziyorsun 125 yıl evvel İstanbul'un da. Tavsiye edilir 9/10
Müşahedat
MüşahedatAhmet Mithat Efendi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022759 okunma
364 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Ahmet Mithat Efendi'nin üslubu, kendisine aşina olmayanlara epey tuhaf gelecektir. Araya girmeleri, nüktedanlığı, "Batılı bir Osmanlı" duruşu, sıra dışı ve dikkate değer. Kitap, adından anlaşılacağı üzere yazarın gözlemlerini aktardığı bir tür roman, hayat dersi kitabı vb. özellikler taşıyor. Bence haddinden fazla uzun ve yazar anlatıyı sık sık bölüyor. Pek hoşlandığım bir tarz olmasa da edebiyat tarihimiz için son derece önemli bir eser.
Müşahedat
MüşahedatAhmet Mithat Efendi · Kum Saati Yayınları · 2003759 okunma
432 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Bu kitabı okumamdaki en büyük etken kitabının konusunda ziyade yazım tekniği hakkın da yazılanlar olmuştur. Anlatıcı-yazar olarak romandaki kişilerle beraber romanın içine giren Ahmet Mithad okuyucu ile beraber bizzat kendisi olayın örgüsünü bazen soru cevap bazen de kendi gözlemleriyle tamamlar. Bolca kendinden bahseder Şehir hatları vapuru ile Kadıköy den Karaköy e geçerken vapurun içerisin de ikisi genç biri biraz yaşlı üç kadına rastlar onların tartışmasına uzaktan şahit olur ve romanın bu kadınlar üzerinde yazmaya karar verir ve başlar gözlem yapmaya. Yazım tekniği açısında ilginç bir kitaptı.
Müşahedat
MüşahedatAhmet Mithat Efendi · Özgür Yayınları · 2017759 okunma

Yazar Hakkında

Ahmet Mithat Efendi
Ahmet Mithat EfendiYazar · 107 kitap
Ahmet Mithat (d. 1844; Tophane, İstanbul - ö. 28 Aralık 1912, İstanbul), Türk yazar, gazeteci ve yayıncı. Tanzimat dönemi yazarlarındandır. Türk edebiyatının gerçek anlamda ilk popüler yazarıdır. 1878'de çıkarmaya başladığı ve yayın hayatını 1921'e kadar sürdürmüş olan Tercüman-ı Hakikat gazetesi Osmanlı basın tarihinin en uzun ömürlü ve etkili yayınlarından biri olmuştur. 1844 yılında İstanbul'un Tophane semtinde dünyaya geldi. Babası Bezci Süleyman Ağa, annesi bekar çamaşırı diken Nefise Hanım idi. Annesinin ilk evliliğinden olma Hafız İbrahim adlı bir ağabeyi ve Halime, Şerife, İsmet ve Şerife adlı kardeşleri vardır. 6-7 yaşlarında iken babasını kaybetti ve ailesi büyük geçim zorluğuna düştü. Ailesi ile beraber ağabeyi Hafız Ağa'nın kaza müdürü olarak görev yaptığı Vidin'e gitti ve bir mahalle mektebinde öğrenim görmeye başladı. Ertesi yıl İstanbul'a dönerek öğrenimine Tophane Sıbyan Mektebi'nde devam etti. 1857-1861 yıllarında Mısır Çarşısı'nda bir aktar dükkânında çırak olarak çalıştı. 1861’de ağabeyinin yeniden Vidin Kasabası'na atanmasıyla Vidin'e, Mithat Paşa'nın ağabeyini yanına aldırması üzerine Niş kasabasına gitti ve 1864 yılında üç yıllık Niş Rüştiyesini bitirdi. Mithat Paşa'nın Tuna Valisi olarak atanıp ağabeyini vilayet merkezi Rusçuk'a getirtmesinden sonra kendisi de Rusçuk'ta bir devlet dairesine memur olarak atandı. Memuriyetini sürdürürken bir yandan da Arapça, Farsça ve Fransızcasını ilerlettiği için kendisini takdir eden Mithat Paşa ona kendi ismini verdi. Böylece asıl adı olan Ahmet'in yanına 'Mithat' da eklenerek, bu şekilde anılmaya başladı. Bu dönemde memuriyet görevlerine ilave olarak Teşkilat Kanunu gereği çıkartılan Tuna Gazetesi'nin yazıişlerinde yardımcılık yapmaktaydı. 1866'da ağabeyinin yanında tercümanlık göreviyle gittiği Sofya'da ailesinin isteği üzerine evlendirildi. Kısa süre sonra Rusçuk'a dönerek çeşitli işlerde çalıştı. 1868’de Tuna Gazetesi'nde yazar olarak göreve başladı, gazetenin başyazarı oldu. Bu dönemde tanıştığı Muhacirin Komisyonu (Göçmen Komisyonu) başkanlığını yapmakta olan Şakir Bey'in evinde uzun süre konuk olan Ahmet Mithat, onun zengin kitaplığından yararlandı, Şakir Bey'in Romanyalı bir müzisyen olan eşi sayesinde ilk defa Batı sanatı ile tanıştı. Bağdat yılları Şura-yı Devlet Reisi olan Mithat Paşa 1869 yılında Bağdat Valiliği'ne tayin olduğunda Şakir Paşa'yı da merkez mutasarrıfı olarak Bağdat'ta görevlendirmesi üzerine Ahmet Mithat, onunla birlikte Bağdat'a gitmek istedi. Bu isteğini kabul eden Mithat Paşa kendisini bir matbaa kurmakla görevlendirdi ve çıkartılacak olan 'Zevra' adlı gazetenin başına geçirdi. Bağdat yolculuğu sırasında ressam Osman Hamdi Bey ile tanışmıştı. Osman Hamdi ile dostluğu sayesinde Batı kültürünü tanımaya başladı. Bağdat'ta bulunduğu sırada Muhammed Zuhavi ve yarı derviş bir kişi olan Şirazlı Muhammed Bakır Can Muattar ile tanışıklığı onun kültürünü genişletti, öğrenme hırsını kamçıladı. Bağdat'ta hem gazete yönetmenliği yaparken hem de sanat okulu öğrencileri için fen bilgileri kitabı hazırladı. Kitabı Maarif Nezareti'nin yarışmasında ödül kazanıp ders kitabı olarak okutuldu. Devrin Maarif Nazırı Saffet Paşa ile yazışmaları onda İstanbul'a dönme isteği doğurdu. Basra mutasarrıfı (valisi) olan ağabeyi Hafız İbrahim'in ölümü üzerine 1871 yılında görevinden istifa eden Ahmet Mithat, İstanbul'a dönüp ailesinin geçim yükünü üstlendi. 'Ceride-i Askeriye' ve 'Basiret' Gazetelerinde çalıştı gibi matbaahanesini de kurup eserlerini bastı. İlk önce kendi evinin altında kurduğu matbaayı kısa süre sonra Eminönü'nde kiraladığı bir odaya taşıdı. Edebiyatımızın ilk hikâye koleksiyonu olan 'Letaif-i Rivayat' adlı eseri kaleme aldı. 'Letâif-i Rivayat', 'Kıssadan Hisse' ve 'Hace-i Evvel' isimli eserlerini kaleme aldı, bu eserlerin satışıyla geçimini temine çalıştı İlk sayıda kapatılan 'Devir' ve 13. Sayıda kapatılan 'Bedir' Gazetelerinin ardından 'Dağarcık' adlı dergiyi çıkardı. Bu dönemde Genç Osmanlılar ile ilişki kuran Ahmet Mithat, Ebüzziya Tevfik aracılığıyla Namık Kemal ile tanıştı. Kendi bastığı eserlerinin yanı sıra gazetelerde de yazıları yayımlandı. Namık Kemal'in yayınlamaya başladığı "İbret" gazetesinin sürekli yazarları arasına girdi. 1873 yılında kendine ait Dağarcık mecmuasında yazdığı yazılar ve Yeni Osmanlılar'la yakınlığı nedeni ile tepki çekti. Özellikle mecmuanın 4. Sayısında yayınladığı “Duvardan Bir Seda” adlı makalesi nedeniyle dinsizlikle suçlandı. Namık Kemal'in Vatan Yahut Silistre oyununun yarattığı hava içinde Gedikpaşa Tiyatrosu'nda iken 6 Nisan 1873'te Ebüzziya Tevfik ile birlikte Rodos'a sürüldü. 38 ay süren sürgün sırasında çok sayıda eser yayınladı, Rodoslu çocuklara ders verdi, 'Medreseyi Süleymaniye' adlı bir ilkokul açtı. En üretken dönemlerinden birini yaşayan yazar, 'Hasan Mellah', 'Hüseyin Fellah' ve 'Dünyaya Yeniden Geliş ya da İstanbul'da Neler Olmuş' gibi önemli eserlerini burada yazdı. İstanbul'da çıkan 'Kırkambar' dergisi'ne yazılar gönderdi. Abdülaziz'in vefat etmesi ve V. Murat 'ın başa geçmesiyle çıkan genel af sonucu İstanbul'a geri dönmesine izin verildi. İstanbul'a döndükten sonra gazetecilik, yayıncılık ve romancılığa ağırlık verdi. İstanbul'a dönüşünden 15 gün sonra 'İttihad' adlı gazeteyi çıkardı. Vakit gazetesinde yazar (1877), Takvim-i Vakayi'de müdür oldu (1878). Bu dönemde yazdığı ve sürgüne kadarki hayatı ile sürgün yıllarını anlattığı 'Menfa' adlı eserinde Yeni Osmanlılar'ı eleştirdi; 'Üss-i İnkılab' adlı eserinde de II.Abdülhamid'in siyasetini överek yeni sultanın gözüne girdi. 27 Haziran 1878'de Osmanlı sarayının desteği ile Tercüman-ı Hakikat gazetesini yayımlamaya başladı; gazete, Osmanlı basın tarihinin en uzun ömürlü ve etkili yayınlarından birisi oldu. Başlangıçta gazetenin tüm yazılarını kendisi yazıyordu. Zamanla gazetenin yazarları arasına giren Ahmet Cevdet, Hüseyin Rahmi, Ahmet Rasim gibi isimler, bu gazetenin sütunlarında meşhur oldular. 1879’da Matbaayı Amire'ye müdür olarak tayin edildi. Rodos sürgününden döndükten sonra Kabataş'ta yeni bir eve taşınan Ahmet Mithat Efendi, burada şair Fıtnat Hanım ile komşu olmuştu. Annesi Nefise Hanım'ın kardeşinin kızı olan Fıtnat Hanım ile aralarında doğan aşk, mektuplarla sürdürüldü. Mektuplaşmaları 1944 yılında kitaplaştı. 1880 yılında Beykoz bir çiftlik satın aldı. Ona ait araziden kaynayan suya 'Sırmakeş' adını verdi ve şişeleyerek içme suyu satışı başlattı. Beykoz kıyısında bir yalı satın alarak sanat ve edebiyat çevrelerinden pek çok kişiyi bu yalıda ağırladı. 1884’te büyük kızı Mediha'yı Muallim Naci ile evlendirdi. Damadı Muallim Naci, 1883’te Tercüman-ı Hakikat'in edebiyat sayfasının yönetimini üstlendi. Ne var ki Ahmet Mithad eski edebiyat alışkanlıklarını savunan damadı ile görüş ayrılığına düştüğü için 2 yıl sonra onu gazeteden kovdu. 1888'de 'Gümüş İmtiyaz Madalyası', 1889'da 'Bâlâ Rütbesi' ve ikinci dereceden 'Mecidî' aldı. 1888'de Türkiye temsilcisi olarak Stockholm'daki VIII. Müsteşrikler Kongresi (Doğu Bilimleri Kongresi)'ne katıldı. Dönünce gözlemlerinden yola çıkarak 'Avrupa'da Bir Cevelan' kitabını yayımladı. 1908'e kadar Tercüman-ı Hakikat'te roman, hikaye ve makaleler yazmayı sürdürdü. Yazar, II. Meşrutiyet döneminde yaş haddi nedeniyle emekliye ayrıldı. Yazıları eskisi gibi rağbet görmediği için yazı hayatından da çekildi[1]; Bakanlar Kurulu'nun özel kararıyla Darülfünun'da genel tarih, felsefe tarihi; Darülmuallimat'ta tarih ve eğitimbilim dersleri; Medreset-ül-Vaizin'de dinler tarihi dersleri verdi; ayrıca Darüşşafaka'da gönüllü olarak öğretmenlik yaptı. 28 Aralık 1912 tarihinde Darüşşafaka'da nöbetçi olduğu bir sırada kalp durmasından hayatını kaybetti. Fatih Camii Mezarlığı'na defnedildi. Ölümüne dek ikiyüzden fazla eser yayımlayan Ahmet Mithat, Türk edebiyatının gerçek anlamda ilk popüler yazarıdır. En büyük arzusu kitap okuyan bir toplum yaratmak idi. Çoğunluğa hitap etmek, dertlerine tercüman olmak kaygısıyla çok sayıda eser verdi 'kırk beygir gücünde yazı makinesi' olarak tanındı. Eserlerinde Avrupa'nın bilim, sanayi ve çalışkanlığını överken Osmanlı toplumunun ahlaki değerlerinin korunması gerektiğini vurguladı. Genç yazarlara destek verdi, dilde sadeleşmeyi savundu, devlete ve dine itaatsizliği, tembelliği, müsrifliği, özentiliği eleştirdi. Ürünlerini daha çok öykü ve roman türünde vermiştir. Romancılığı ve öykücülüğü, halk öykücülüğünden Batı tarzı öykü ve romancılığına geçiş olarak kabul edilebilir. Ayrıca tiyatro alanında da çalışmalar yapmış, 'Açıkbaş, Ahz-i Sar, Ziba' adlı kitaplarıyla dram ve operet türlerinde ürünler vermiştir. Fransızca'dan yaptığı roman çevirileri, Batı yazınının ilk çeviri örneklerini oluşturur. Romanları, Namık Kemal, Şemseddin Sami ve Samipaşazade Sezai ile birlikte onu ilk Türk romancılar kuşağının bir üyesi yaptı. Gazeteciliğin dışında tarih, coğrafya ve felsefeye ilgi duymuş; çoğunlukla Batı kaynaklarından yararlanarak kaleme aldığı bu eserleri hem kitap oylumunda, hem de fasikül olarak çıkarmıştır.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.