Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
Ben çocukken bütün babalar benim babam gibi sanırdım. Çocuklarına hep kızım diyen, onlara büyük insan gibi saygılı ve sevgili davranan, onları uzun uzun dinleyen, akşamları gelirken çikolata getiren, güleç, yakışıklı, pırıl pırıl beyefendiler...
Sayfa 215
Reklam
Ah canım babalar ..
Benim babam geliyor aklıma. Ben çocukken bütün babalar benim babam gibidir sanırdım. Çocuklarına hep kızım diyen, onlara büyük insan gibi saygılı ve sevgili davranan, onları uzun uzun dinleyen, akşamları gelirken onlara balık çikolata getiren, hep lacivert takım elbiseler giyen, güleç, yakışıklı, pırıl pırıl beyefendiler…
Sayfa 215Kitabı okudu
Leyla kalakalmıştı. Bu his çok tanıdıktı. Derin bir kuyunun içine düşmek, oradan gökyüzüne bakarak dünyanın sessizliğini dinlemek. Aşağıda, el kadar açıklığın altında , yerin dibine doğru yapayalnız , kimsesiz; onu arayıp soracak, Leyla nerede diyecek, ayaklarında uyutacak bir annenin olmadığını her an bilerek beklemek, beklemek. Çocukken yaz ikindileri indiğinde Arap Hanım Teyze,’’Tilki ben de rençperlik yapardım ama ikindi sıcağı olmasa , dermiş,’’ diye tuttuğu gibi Sema ile Leyla’yı uyuturdu. Küçük bir yer yatağı serer, iki minder atar, yan yana yatırırdı bunları. Sema daha büyük olmasına rağmen mızmızlanır, uyumak istemez, annesinin onu ayağında sallamasını isterdi. Her gün Sema böyle uyurdu. Bir kez bile Leyla’ya,’’ Kızım seni de sallayayım mı?’’ dememişti. Ona analık etmişti, tek tokadını yememişti, Sema ne yiyorsa ona da yedirmişti, sokaktan dizleri yaralı ağlayarak geldiğinde sümüklü burnunu temizleyip yüzünü yıkamıştı ama bir defa olsun onu sallamamıştı. İşte yanında Sema böyle mırıldanarak uyurken Leyla yumulu kirpiklerinin arasından küçücük bakardı onlara. Anasızlık kuyunun dibinden sessiz dünyanın gürültüsünü dinlemekti. Yukarısı günlük güneşlik ama uzanıp Leyla’yı oradan çekip alacak ana eli yok!
Sayfa 110Kitabı okudu
Önsöz ve Teşekkür
Kara Atena'nın ardındaki öykü uzun, karmaşık ve kanımca, bilgi sosyolojisi alanındaki bir çalışma olarak, geniş bir şekilde ele almayı hak edecek kadar ilginçtir; ama burada ancak kısa bir özetini verebilirim. Ben eğitimimi Çin araştırmaları alanında yaptım; aşağı yukarı yirmi yıl Çin üzerine dersler verdim; ve hem 20. yüzyılın başında Çin
Sayfa 23 - KAYNAK YAYINLARI - BİRİNCİ BASIM - HAZİRAN 1998Kitabı okuyacak
Halfeti'nin Siyah Gülleri
"Siyah gül dünyada sadece Halfeti'de yetişen bir güldür.Halfeti'ye gelen çoğu insan bu gülü alıp kendi yaşadıkları yere götürürler ama o zaman bu gül gittiği yerde kırmızı açar.Halfeti topraklarının ve ikliminin hikmeti sırdır, kimse bilmez. Peki, bu siyah gülün hikâyesi nedir? Ben çocukken bana da dedemin anlattığı masalı
Sayfa 63 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsan şahit olunca öyle şeylere duyarsız kalamıyor...
Küçücüktüm evlendiğimde. Çocuk gelin diye gazete ve haberlerde okuyorsunuz ya hani. O bendim. Tecavüze uğradığın hayatları arıyorsun ya hani, şifalandırmak için, özellikle çocukken ırzına geçilen hayatlar. Çok uzaklara bakmana gerek yok benim güzel kızım. Babam yaşındaydı deden. Düşünsene. On üç yaşındayım. Henüz adet görmemişim. Merhametliydi bey. Bekledi ki on beşime geleyim. Ama yan yana uyuduk. Ben annemi özlerken, yabancı bir adamın kokusuyla uyudum. Çoğu geceler uyuyamadım. Ürkek. Korkak. Beni öldürür mü? Beni incitir mi? Beni bırakır mı? Beni hor görür mü? Bu adam bana ne yapacak diye bekledim her gün. Her birliktelik ıstıraplıydı. Ben kadınlık nedir bilmedim. Kadın olmak, hizmet etmekti. Kadın olmak, saygılı durmaktı. Kadın olmak, susmaktı. Kadın olmak, boyun eğmekti. İlk bebeğim doğdu. Mebrure. Kız olduğu için yüreğim sızladı. “Kaderi bana benzemesin,” dedim.
Şimdi de yetişmiş kızım olduğunu hatırlatıyorsunuz. Meğer bir kadın için çocuğu olmamak ne büyük saadetmiş. Bilhassa bizim gibi, çocukken evlendirilenlerin çocuğu olursa kimse genç olduklarına inanmıyor. Çok şükür ki, erkekler kadınlar kadar bu hususta “meşan”367 değil. (Yan gözle Sungur’a baktı) Herhalde Dürdane’yi alabilecek kadar aralarında zengini yok zannederim. Bizim kız çok yaman, hem bir numara zengin, hem de bir numara yakışıklı adam istiyor. Hiç ablasına benzemiyor. — Dürdane’nin ablası bugünkü dünyada bulunmayacak kadar muti imiş... Fakat size başka bir şey soracağım, Bayan Fıtnat, çocuk iken evlendim diyorsunuz... Tahsilinizi kuzum ne zaman yaptınız. Hem de çok yüksek tahsil yapmışsınız? Malum ya ben iptidai hocalığında hesap da okuturdum. Münakaşanın tehlikeli bir yola çıktığını hisseden Sungur lakırdıyı değiştirdi:
"Doğru dürüst otur kızım (!)"Şunu yapma ,ayıptır (!)
Çocukken ben bendim ve iyi bir bendim.Büyüdükçe dışarıdaki otoriteleri temsil eden ben de sesini duyurmaya başladı o zaman kafam iyice karıştı, çünkü bir tane değil o kadar çok otorite vardı ki dışarıda.
38 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.