1950'lerdeki kalem kavgaları: 1950'lerde Atsız'ın üç polemik yazısı vardır. "Faruk Nafize Bir İhtar” başlığını taşıyan yazı, 9 Şubat 1951 tarihli Orkun'un 19. sayısında; "Yalan” başlıklı yazı, 25 Mayıs 1951 tarihli Orkun'un 34. sayısında çıkmıştır. 1956'da da Ocak gazetesinde Nurettin Topçu'ya karşı bir
"Bilmem kaç yılda kurduğun, tıkır tıkır işleyen yaşam düzeneğini bozuyordu bu gidişler. (...) Çirkin kalabalığın içinde güç bela arayıp bulduğun müttefiklerini, onlarla birbirinize doğru yol alırken aştığınız bütün engelleri, yollarınızı kesiştiren rastlantıları, tehlikeli virajlar dönüp de sırf ele ele olduğunuz için yuvarlanmadığınız şarampolleri, ama en çok iki insanın bütün arızalara ve aksaklıklara rağmen birbirini sevmek için harcadığı emeği, inadı, merhameti ziyan ediyordu."
Sayfa 18 - Sel Yayıncılık
Reklam
babam, “insanın her şeyden önce yaptığı şeyden zevk alması lazım. Artık çocuk değil. Ne istediğini biliyor artık; bundan sonra değişmesi zayıf ihtimal; hayatta kendisini neyin mutlu edeceğini anlayabilecek durumda.” Babamın sözlerinin bahşettiği özgürlük sayesinde hayatta mutlu veya mutsuz olacağım belli olmuştu; ama o gece bu sözler beni epey
Sayfa 493 - YKY delta
Geceyi seven insanların daha mutsuz olduğunu keşfettiğimden beri sabahlamayı bırakmıştım. Her gün düzenli olarak saat 06.00'da uyanıyor ve güne zorlanmadan uyum sağlıyordum. Taze sıkılmış portakal suyu ile yapılan kahvaltıların kesinlikle mutlulukla alakası vardı, aslına bakılırsa kahvaltı yapmanın doğrudan kendisi bedava bir mutluluktu. Ki
Bilmem kaç yılda kurduğun, tıkır tıkır işleyen yaşam düzeneğini bozuyordu bu gidişler. Tekerine çomak sokuyordu. Canına ot tıkıyordu. Üst üste dizdiğin, o şekilde dengede durmasına hem senin hem de yeryüzü yasalarının ikna olduğu her şeyi yıkıp deviriyordu. Çirkin kalabalığın içinde güç bela arayıp bulduğun müttefiklerini, onlarla birbirinize doğru yol alırken aştığınız bütün engelleri, yollarınızı kesiştiren rastlantıları, tehlikeli virajlar dönüp de sırf el ele olduğunuz için yuvarlanmadığınız şarampolleri ama en çok da iki insanın bütün arızalara ve aksaklıklara rağmen birbirini sevmek için harcadığı emeği, inadı, merhameti ziyan ediyordu.
Batı üniversitelerinde başta Felsefe olmak üzere bütün sosyal ilimler sahası ve hâssaten şarkiyata aid kürsüler kâmilen yahudi işgali altındadır. Onlar, ilmi ilim için Yapmazlar. Bilgiyi, milletleri istedikleri yöne sevk edebilmek için bir silah olarak kullanırlar. Gerçekten felsefe târihine bakıldığında insanlığı ifsad eden bütün görüşlerin, yahudi asıllı filozoflarca ortaya atıldığı, şâyân-ı hayret bir sürette görülmektedir. Tabii seleksiyon (ıstıfå) kanunu diye ortaya bir safsata atıp, bunu "tekamül nazariyesi" (evrim teorisi) şeklinde formülleştiren Darwin, bir yahudidir. Marxizm'i insanlığın başına belâ eden Karl Marx da öyledir. Bolşevik ihtilâlinin ilk kadroları da, aynıdır. Çarlık Rusya'yı yıkan onlar, Roma'yı yakan onlardır. Semâvî dinlerin bütün metafizik hakikatlerini reddeden pozitivizm, onların îcâdıdır. Bu menfur telâkkîyi, sosyal vakıaya tatbik eden Durkheim (Ziya Gökalp'in üstâdı) bir Alman Yahudisidir.Anasından süt emen bir çocuğun bu mâsum hareketini bile cinsî temâyüllerle îzah ederek, bütün beşerî hayatı cinsiyet sevk-i tabiisi (içgüdüsü) olarak gören ve insanlığı bu süretle ahlâkî süfliyyete sürükleyen Freud, Viyanalı bir yahudi doktordur. Bu husustaki misaller saymakla bitmez. Şurasını ifade etmekle iktifâ edelim ki, yahudiler, yahudi fikir adamlarınca ortaya atılmış olan bu sapık fikirlere kendileri aslâ iltifat etmez ve onları sırf yahudi olmayan milletleri ifsad için kullanırlar
Reklam
222 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.