İster aile ilişkileri, ister iş ilişkileri çerçevesinde olsun, uzun süre birlikte olan iki kişinin aralarında sürtüşme ve çatışmaların çıkması doğaldır. Doğal olmayan, bu çatışmaların ilişkiyi bozması ve yıpratmasıdır. Yıkıcı tartışma küçükten beri çevrede görerek öğrenegeldiğimiz ve çoğu kimselerde köklü bir alışkanlık halinde yerleşmiş bir davranış biçimidir. Aralarında çıkan sorunları, bireyler bu tür yaklaşımla ele aldıklarında, elde edilen sonuç genellikle olumsuzdur. Yapıcı tartışma ve iyi niyet, karşılıklı güven ve eşit söz hakkı ortamında gerçekleşebilir. Böyle bir ortam uzlaşmaya varabilmek için zorunlu, ne var ki, yeterli değildir; yapıcı tartışma tutumunu uygulayabilmesi için, bireyin kendini bilinçli olarak eğitmesi gerekir.
Kıskançlık, sahip olduklarını koruma isteğinden kaynaklanan bir tür korkudur.” der Descartes. İnsanlık tarihi kadar eski, aşk kadar doğal bir duygudur kıskançlık. Makul düzeyde hissedildiğinde, ilişkilerde yapıcı ve birleştirici bir etkiye sahiptir, ilişkileri besler, güçlendirir. Kıskanan kişi, sevdiğine ne kadar değerli olduğunu anlatır bazen kıskançlığıyla. Onu kaybetmekten ne denli korktuğunu anlatır.
Sayfa 195 - Sola UnitasKitabı okudu
Reklam
Hoffinger ayrıca şunları da saptıyor; «1. Evliliklerin aşağı yukarı yarısı kesinlikle mutsuzdur. 2, Çiftlerin yansından çoğu tam bir yürek çöküntüs içindedir. . Geri kalan küçük azınlığın ahlâk anlayışında ille de eşe bağlılık yoktur, 3.Eşlerin % 15’i fahişeliğe ya da kadın tellâllığına dadanmaktadır. 4. Katı ilkeciliği mutlak bağlılığa dek vardıran evlilik sayısı, insanın doğal yapısını ve isteklerinin şiddetini bilen her aklı başında kişi için, sıfıra sıfır elde var sıfırdır.»
Sayfa 183Kitabı okudu
Yarım olan hiçbir şeye tahammülüm yok
Gibi olan hiçbir şeye tahammülüm yok benim, teslimiyet gibi görünen tanrı kompleksine, inanç gibi görünen histeriye, kentli gibi görünen kasabalılığa, yarım olan hiçbir şeye, Çünkü bir şeyin yarımı tamından ya da hiç olmamasından her zaman daha fena ve tehlikeli. Her şeyin yarımından korkacaksın. Yarım adalet, yarı cahil ve sair. Bunun gibilere tahammülüm yok, yarım olan hiçbir şeye; bir de inananların şu teslimiyet kisvesine bürünmüş kibrine. Her şeyin yarımından korkacaksın her şeyin...
Sayfa 39 - YKYKitabı okudu
Kelebeklere bak. Görevimiz tehlike filmi çekiyorlar sanki
Bazı kelebeklerin tadı çok kötüdür. Bunların, genellikle, parlak ve göze batan renkleri vardır ve kuşlar bu "uyarıcı" işaretlere bakarak onlardan kaçınmayı öğrenir. Başka kelebek türleri ise, tatları kötü olmadığı halde, bu durumdan yararlanır ve lezzetsiz kelebekleri taklit ederler; renkleri ve biçimleri (fakat tatları değil), lezzetsiz kelebeklere benzer. Kuşları aldattıkları gibi, doğa bilimcileri de aldatırlar. Gerçek lezzetsiz kelebekten bir kez tadan bir kuş, benzer tüm kelebeklerden kaçınacaktır. Taklitçiler yenmekten kurtuldukları için, doğal seçilim taklitçilik genleri lehine çalışır. Taklitçiliğin evrimleşmesi işte böyle olmuştur.
Arap yazısının imlâsı dahî Türkçeye uygun düşmemiştir. Gerek bu kusurlu düzensiz gelişigüzel yazılış gerek Arap harflerinin dilimize uymaması Türkçe yüzyıllarca yarısı yazılıp yarısı yazılmayan, yazılan kesimleri ile de tam anlamı ile seçik olmayan bir dil halinde bırakmıştır. Türkçe'nin bu yüzden tarihi gelişmesi izlenirken de önemli güçlüklerle
Reklam
1.000 öğeden 311 ile 320 arasındakiler gösteriliyor.