Bütün o yıllar boyunca her gün söylediği veya gösterdiği her şeyden daha gizli bir şeyle karışmış olan yaşanmışlıktan geriye kalanların herhangi başka birinin gözleriyle görülmesi ona acı veriyordu.
.. geriye dönmek isteriz, zamanın içeriğini değiştirebilmek için o zamanı yeniden yaşayabilmek isteriz, oysa biz doldururuz zamanın içini sıklıkla ve bir kez geçtikten, artık tastamam geçmiş zamana dönüştükten sonra bize nasıl bakacağı yine bize bağlıdır, buna karşın geçerken bakmayı bilmeyiz ona, neye benzeyeceğini tasavvur bile edemeyiz dolayısıyla.
İstemsiz, aceleci ve yamuk yumuk parçalarla dolu sabit bir tablo olarak kalacaktır sonunda ve gözlerimizin ya da ensemizdeki tek gözümüzün, deniz mavisi veya gece mavisi gözümüzün önüne hep bu şekilde gelecektir.
.
Bener 18 yaşına gelmiş ve boyacılık yapan Adrien'in ideal arkadaşlık arayışı ve kötümser Mikhail ("dışında kargaşa ve karanlıktan başka bir şey bulunmayan gerçek hayat yolunu" gören) ile karşılaşıp çabayla oluşturdukları derin arkadaşlığı anlatan bir uzun öykü. Yazarın kendisi de metinde araya girerek bu "kimseye zararı dokunmayan" tutkulu, "kör ve sağır" arkadaş sevgisini olumlar. Bu yapıtta Mikhail üzerinden rahat yaşamanın zıddı olan emek sömürüsü, adaletsizlik, sefalet ve acı, ama bu olumsuzluklardan kazanıldığını iddia ettiği samimiyet gibi bir değer var önümüzde. (Başka bir önemli değer de yine Mikhail'e göre saygınlık. Bunun zıddı ise kıskançlık.) Bu bağlamda, limanda ve biraz sonra başlayan sağanak yağmur altında Mikhail'i arayan Adrie ve diğer sevgili arkadaşı Samolya ile birlikte işçilerin kölece çalışma şartlarına tanık oluyoruz. Ayrıca yine aynı konuda Mikhail'in anlattığı veremli kadın işçi ve genç yaşta ölen oğlunu trajik öyküsünü ögreniyoruz. Bu eserde Japon-Rus savaşı bağlamında basın eleştirisi de var. Sonlara doğru üç arkadaşın boyamak için gittiği papaz evindeki "çapkın" papaz ve "kıskanç" karısının komik öyküsü ise yapıttaki üzücü öykülerin ardından bizi gülümsetiyor.
ArkadaşPanait Istrati · Zeplin Kitap · 20191,556 okunma
"Sen, bu âhengin zevkiyle zevklenişe, bu delice neş'enin girdabında sarsılarak kayboluş ve parçalanışa bîgâne misin? Her şey sürüklenir, durmak bilmez, arkasına bakmaz, hiçbir kuvvet onlara mâni olamaz, onlar hep sürüklenir. "
Gözlerimden öte görebildiğim o aydınlık o münzeviliğimin kaynağı hayatımın acılı ve neşeli ahengi...
Tersten görürsün hakikatini. .. İşte her kaybolduğunda, her canın her yandığında ... Sadece ayna ya bak ... Ve sağ elini kaldır. .. Karşındaki "aksinde" görüntüde ha
vaya kaldırdığının sağ değil sol elin olduğunu gördüğünde ise
mesajı yanlış anladığını fark et ... GÜLÜMSE ... Sana gösterilenin "acı" değil "lütur' olduğunu fark edip GÜLÜMSE ...
Ve TEŞEKKÜR ET ...
Kaybettiğin her şey kazancındır ... Unutma ilaç acı tatta
sanılır ama insanı iyileştitir ... Bu hikaye DÜN' e ait ... Ve bu yüzden bu hikayenin yaşandığı yere "DÜN-YA" demişler ... O'nun katında her şey çoktan olmuş bitmiş ...
Tersler düzmüş ... Düzler tersmiş ... "Nefis" nefis bir riya ...
acı bir tütün gibi yakıyor genzimi
senden uzak olmak
akşamları dağılan sonbahar bulutları götürüyor
bedevî sonbahar bulutları alıp götürüyor
iki yorgun yaprak diye gözlerimi
karanlığı karşılamak
sulanmış toprak bir avluda
pembe ve mor
ve bir genç kız yüzü kadar dinlendirici
gecesafalarıyla beraber
karanlığı sensiz karşılamak
açık deniz uğultuları
çocuk şiirleri ve mapusâne türküleriyle
dolduruyor içimi
yıldızların pırıltılı ağırlığı altında
kerpiç duvarlar çatlarken
yalnız olmak
sensiz olmak
Sayfa 123 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Nurullah Genç
Kırmızıyı sevdiğini bilseydim
hayallerim kıpkırmızı olurdu
İstanbul hala güneşin ardında
ufuklarında birkaç kara leke
birkaç kan pıhtısı dudaklarında
yanpasajyayinevi 'nden yine harika bir kitap okudum. Yayınevinin gerçekten özenle seçtiği hikayelerin tümü okura bir şeyler veren, düşünmeye ve kendini anlamaya iten türden. Yani bana göre bir kusur bulan olursa bu kişinin kendi sorunudur. Eh herkes satır arası okumada başarılı olacak değil ya
#marianaçukuru 'nu okurken birkaç duygu geçişini peşpeşe yaşadım. Eski bir acıyı ve bana hissettirdiklerini hatırlayıp depresyona doğru adım atacakken, bir mezarlık randevusu yaşandı ve ağlanacak hale gülmeye başladım. Ana karakter Paula'nin iç dünyası haliyle kötü ama espri kabiliyeti şahane. Zaten konik insanlar daha çok acı çeker iç dünyada... şu çılgın yaşlıların çıplak derneğine kahkaha kopardım bu aradam Ama bu hikaye bir yandan da deniz fobimi depreştirdi. Birkaç küçük boğulma vakam var da geçmişte
Aslında hikayenin ana teması yas süreci. Paul'a bir üniversite öğrencisi ve küçük erkek kardeşine çok düşkündü, kardeşi de öyleydi. Ve bir gün Mariana Çukuru'na düşüyor, boğularak ölüyor. Paula yasın getirdiği suçluluk psikolojisi içerisinde ve terapi alıyor, kardeşinin mezarına gidemiyor.
Ama bir gece mezarlığa gidiyor ve orada Helmut adında yaşlı bir adamla karşılaşıyor. Bu adam karısının küllerini çalmaya gelmiş meğer ve kavanozunu bir yere götürmeye niyetli. Paula ile komik bir isbirligiyle mezardan kaçıyorlar ve kendilerini bu yolculukta buluyorlar. Kim kimin iyileşmesine yardımcı oluyor bilinmez, ama okurun bu yolculuğu okurken hayatindaki pek çok şeyi gözden geçireceği kesin.
Epope dehşet ve ibretle #yanpasajaşktır diyerek kitabı tavsiye eder.
Mariana ÇukuruJasmin Schreiber · Yan Pasaj Yayınevi · 202423 okunma