Hepimiz biliyoruz Zweig kitaplarında insan psikolojisinin ve aşkın derin çözümlemelerine sıkça yer vermekte. Ama bu kitap tek bir kişinin, bir tarafın aşkı ve psikolojisi üzerinde anlatılan bir öykü.. Bilinmeyen bir kadının öyküsü..İsmi, şekli bilinmeyen bir kadının.. Güzelliğinin farkında olan ama benliğinin farkında olmayan, ismini bile merak etmeyen bir adama aşık bilinmeyen bir kadın.. Her şeyi yazdığı mektuptan öğreniyoruz.
"Sana, beni asla tanımamış olan sana." Diye hitap eden bir cümle ile başlayan bir mektuptan..
Tek istediği şey tanınmak, hatırlanmak, unutulmamak.. Tek bir ânın hayalini kuran, beklentisiz ama ömrünün sonuna kadar o tek ânı bekleyen bir kadın.. Öyleki hayatının sorumluluğunu bu aşka yüklemektense kendi benliğinden, bedeninden vazgeçen ama ruhunu kaplayan bu aşktan, çocukluğunun hatırasından vazgeçmeyen bir kadın.. Hayat, bilinmeyen bu kadına tek isteğini gerçekleştirmedi. Yani hatırlanmadı.. Adam ise bunları öğrendiğinde çok geç olacaktı..
Zweig o kadar güzel bir dille kadının duygularını aktarmış ki sanki bir mektup üzerinden öyküyü okumuyor da o anları bilinmeyen kadınla birlikte yaşama hissini uyandırıyordu.