Kitap, ismini ilk hikayesinden alıyor. Hikayede, İncilâ Gülfem Hanım ve postacının yaşadıkları anlatılırken -bu arada İncilâ ismine hayran kaldım- ikisine de fazlaca üzülüp sonunda postacının merhametine kızdım. Yâ hû sana onca şeyi yaşatan kişiye sen nasıl kucak açarsın? İstemiyorum. Kötülüğü yapanın yanına yaptığının kâr olarak kalmasını istemiyorum.
Neyse fazla sinirlendim.Kendine gel Emine bu bir hikaye, Allah'a havale edelim.
İkinci hikaye benim en sevdiğim hikayeydi. Hacca giden Kadir'in başından geçenleri anlatıyordu. Okurken "Mavi Kuş" esintisi aldım. Ayrıca her satırında Rabbime dua ettim kutsal toprakları görebilmek için.
Son hikaye nişanlısını yaşatmaya çalışan bir genci ve Sarıkamış Harekâtına katılan bir askerin gözünden yaşadıklarını anlatılıyordu. Okumak kolaydı da peki yaşamak...
Bir alıntıyla cümlelerimi bitireyim.
"Hiç günahım yok diyenin kim bilir ne çok günahı var. Bir kez gönül yıktın ise o kıldığın namaz değil. Ben kaç gönül yıktım acaba, üzerimde ne kadar kul hakkı var? Eşime, çocuklarıma, hısıma- akrabaya, komşuya, arkadaşlara nasıl davrandım. Tek tek gözden geçiriyorum. Kendisiyle yüzleşmek budur herhalde. Hesaba çekilmeden hesaba çekmek."