Son Ada , Livaneli’nin en politik olarak tanımladığı kitabı, daha önce böylesini yazmamış. Kitap ütopik bir ada yaşantısından bahsederken , distopik bir totaliterliğe dönüşüyor. Zamanında adaya yerleşmiş ve doğayla iç içe, huzur içinde yaşayan halkın, eski bir devlet adamının adaya yerleşmesiyle değişen hayatını anlatıyor. Birbiriyle ve doğayla barışık insanların, hiç yaşamadıkları sorunlarla karşılaşmaları ve bu başkanın hırs ve kendi yöntemleriyle durumu ele alması ve ‘martı’ üzerinden anlatımı çok çarpıcı. Kendine bir yönetim oluşturması , demokrasiyi kullanarak kendi kararlarını ada sakinlerine empoze etmesi , bulunduğu vaatler ve hayal satmasıyla , hem bu ada hikayesi içindeki kötü sonuçları gösteriyor ; hem de okuyucuya genel yönetim şeklini hatırlatıyor. Ada sanki bize nasıl yönetildiğimizi anlatan küçük bir örneklem.. Ve işin yürek burkan asıl kısmı da doğaya acımayan anlayış.. Hikaye sonunda özgürlüğü simgeleyen martılar imrendirse de yapılan katliamı okurken zorlanmadım değil..
Kitap genel olarak çok anlamlı bir mesaj veriyor ; “ Bir yerde kötülük varsa , oradaki herkes biraz suçludur.” Dayatılan her bir eylemin doğaya ve insanlığa yaşattıklarını görünce sorgulamadığına herkesin pişman olduğu bir yönetim hikayesi … Ve kesinlikle okunmalı