Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
200 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Heidegger'i Türkçe Konuşturmak
Alman Felsefesi, hem Aydınlanmaya büyük ölçüde katkıları hem de Alman dilini bir felsefe dili olarak tesis etmesi bakımından bende her zaman ilgi uyandırmıştır. Heidegger'se bir yandan Nasyonal Sosyalist Parti'nin gölgesi altına girmesi ve diğer yandan 2500 yıllık Batı felsefesini kökten eleştirmesiyle farklı ve paradoksal bir yerde
Martin Heidegger - Varlığın Patikaları
Martin Heidegger - Varlığın PatikalarıAdnan Esenyel · Fol Kitap Yayınları · 20209 okunma
168 syf.
·
Puan vermedi
Ee, Ne olacak şimdi ha?
Öncelikle Bu uzun yazıdan önce hazırladığım videoya buradan göz atabilirsiniz. youtube.com/watch?v=K1FIENB...
Anthony Burgess
Anthony Burgess
"İyilik içten gelir ve seçiliyor olmalıdır" Antony Burgess'in romanı Otomatik Portakal'ın dönüp dolaştığı mevzu tam olarak bu cümledir diyebiliriz. Roman bir distopyadır, insana dair bir umut
Otomatik Portakal
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200991,9bin okunma
Reklam
Kavm-i Necib meselesi :)
Arap milliyetçiliği üzerine çalışan hemen bütün düşünürlerin üzerinde hemfikir olduğu konu Türklerin Kuran-ı Kerim'in dili olan Arapçaya gösterdikleri büyük saygıdır. İmparatorluğun yönetiminde kullanılan dil Türkçe iken, ilim, din ve hukuk alanlarında kullanılan dil Arapça olmuştur. Türkler Arapçaya ve Araplara değer verirken Araplar da doğal olarak kendilerini üstün ırk olarak görüyorlardı. Durum biraz daha karmaşıktı. Yönetilen Araplar efendileri olan Türkleri "aşağı ve sefil", kendilerini ise üstün ırk olarak tanımlıyorlardı. Bu bakış açısı Emevilerden beri İslamiyet'in içerisine kaynatılmış Arap ırkçılığının tezahürüydü. Nitekim Kral Abdullah'ın Arapların Araplara ve Türklere bakış açısını yansıtan şu cümlelerini bir kez daha hatırlamak gerekir: "Bizler üstün olduğumuz halde hakir görülürken, hakir görülmesi gerekenler tepemize çıkıyordu."
56 syf.
7/10 puan verdi
·
10 saatte okudu
—Normal Olmak Varken Neden Mutlu Olasın?—
“Siyaset, egemenler için genellikle estetik bir meseledir: Bir tür kendini keşfetme yöntemi, bir tür dün­yayı algılama, kişiliğini inşa etme biçimidir. Bizler içinse ölmek ya da yaşamak anlamına gelir.” (s.48) Bu kitabı daha doğrusu yazar
Édouard Louis
Édouard Louis
‘i queer edebiyat eserlerini tanıtan bir yazıda görmüştüm. Yazarın otobiyografik özellikler
Babamı Kim Öldürdü
Babamı Kim ÖldürdüÉdouard Louis · Can Yayınları · 20201,346 okunma
10/10 puan verdi
·
Beğendi
''Yazdıkların şiir değilse kalsın” … “Aklınla yapayalnız baş başa Nice alevli geceler geçtin” … “Sen sevgileri göğüsle ve ne olur anla” Cahit Zarifoğlu Şair Cahit Zarifoğlu ile yaşamları boyunca yolları uzun kesişenlerin kendilerini bahtlı saymaları için çok esaslı nedenler var. Eğer bu kişiler, şiirin bir Müslüman için yirminci
Şiirler
ŞiirlerCahit Zarifoğlu · Beyan Yayınları · 20214,002 okunma
HK
Ramazan gitti Kuran ayı olan ramazan ayını geride bıraktık Ramazan ayını oruc yardımlaşma gibi başlıklarda işledi dini paylaşım yapanlar Ama kuran ayı olarak işleyeni bulmak zor Kuran ayı olması da hatim okumaları olarak anlaşılıyor Bunu da aşanlar meal tefsir okumaları yapıyor
Reklam
Biz yüzlerce yıl tek bir vücut halinde bedenlerimizin birbirine siper ettik.Çünkü bizi birbirimize İslam kardeşliği bağlıyor idi. Bu ülkenin evlatları asırlar boyu mektebe besmeleyle başladılar. Besmele kaldırılıp yerine “Türküm,doğruyum,çalışkanım!” denilince, öbür taraftan Kürt bir Müslüman evladı “Ya öyle mi?Ben de Kürdüm,daha doğruyum,daha çalışkanım!”demeye başladı.Ve böylece bu ülkenin insanları birbirlerine yabancılaştırıldı.Kendi milli ve dini değerlerimizi bırakıp inkarcı,ırkçı ve materyalist politikalara sapıldığı için ülkemiz onlarca yıl bir felaketin içine sürüklendi.Dil meselesi bunun en bariz örneğidir. Efendim Türkçe mi konuşulacak, Kürtçe mi? İnsanların kendi anane ve örflerine göre yaşaması en tabii insan hakkıdır.Ana dilini konuşur, ona göre çocuğuna öğretir.Bunları önlersiniz zalim olursunuz.
Sayfa 175
Dr. Nazım - İstanbul | "Karakter" Meselesi
Eylül 1903'ten itibaren kendisiyle yakinen görüşen Yahya Kemal o günlerle ilgili şunları kaydetmiştir: Doktor Nazım'ı tanıdıktan sonra Ortolan Sokağındaki küçük lojmanında görmeğe giderdim. Hiç şüphesiz Gençtürklerin en sağlamı o idi. Büyük bir derdi vardı: "Karakter" meselesiydi. O zaman karakterin mukabili olarak kullandığımız "seciye" kelimesi yoktu. Zaten Gençtürkler Paris'te otura otura yarı Fransızca yarı Türkçe garip bir lehçede tabii olarak görüşürlerdi. Nazım fikirce mahduttu. Paris Tıp Fakültesi'ne mukayyetti; doktorasının bitmesi uzun sürdüğü için düşmanları tarafından gabâvetle itham edilirdi; sinirli bir adamdı. Satılmış olan Gençtürklerle asla görüşmez ve konuşmazdı; hatta onlarla görüşenlerden de çekinirdi. Onların hepsine bir gün hesap soracağını söylerdi.
Sayfa 51 - Kronik KitapKitabı yarım bıraktı
Biz yüzlerce yıl tek bir vücut hâlinde, bedenlerimizi birbirine siper ettik. Çünkü bizi birbirimize İslam kardeşliği bağlıyor idi. Bu ülkenin evlatları, asırlar boyu mektebe, besmeleyle başladılar. Besmele kaldırılıp yerine "Türküm, doğruyum, çalışkanım!" denilince, öbür taraftan Kürt bir Müslüman evladı; "Ya öyle mi? Ben de Kürdüm, daha doğruyum, daha çalışkanım!" demeye başladı. Ve böylece bu ülkenin insanları birbirlerine yabancılaştırıldı. Kendi millî ve dinî değerlerimizi bırakıp inkârcı, ırkçı ve materyalist politikalara sapıldığı için ülkemiz onlarca yıl bir felaketin içine sürüklendi. Dil meselesi bunun en bariz örneğidir. Efendim Türkçe mi konuşulacak, Kürtçe mi? İnsanların, kendi anane ve örflerine göre yaşaması en tabii insan hakkıdır. Ana dilini konuşur, ona göre çocuğuna öğretir. Bunları önlerseniz zalim olursunuz.
Sayfa 175
EDEBİYAT ÖĞRETMENLERİ VE BİLİMCİLERİNE.
TÜRK EDEBİYATINDA DİL VE MİLLİ EDEBİYATIN SEYRİ Geçmişten günümüze edebiyatımızın seyrine kısaca göz atalım. 1299’da Osmanlı’nın kurulmasından bir süre sonra Divan edebiyatı başlamıştır. Bu edebiyatın zemini Arap, Fars ve Acem dilleri ve edebiyatları üzerine teşekkül ettirilmiştir. Edebiyat sahası, ecnebi ülkelerin milli değerlerini kullanarak
Reklam
672 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
Beni adeta ergenlik yıllarıma geri götürdü bu kitap. Uzun zamandır fantastik bir eser okumuyordum yıllar önce gerek Harry Potter serileri olsun gerek vampir günlükleri olsun hepsini bitirmiştim. Geçen aylarda sosyal medya hesabımda önüme bir reels düştü "Eğer Ejderhanı Nasıl Eğitirsin(How to train your dragon) film serisini seviyorsanız bu
Dördüncü Kanat
Dördüncü KanatRebecca Yarros · Olimpos Yayınları · 20232,249 okunma
arapça ezan hakkında...
Orhan Veli bu kadarla kalmaz ve Yaprak dergisinde de bu yönde, mizahı elden bırakmadığı yazılar yazar: "İlk Demokrat Parti hükümetinin ilk ele aldığı meselelerden biri de bu ezan meselesi oldu. Sebebi meydanda: En mühim iş buydu çünkü. Bir hafta daha Türkçe ezan dinlemeye tahammülümüz kalmamıştı. Ezan hemen Arapça'ya çevrilmese hep birden ölecektik. Ne hayat pahalılığının bir önemi vardı, ne elimizi kolumuzu bağlayan kanunların. Ne köylünün kalkındırılmasını düşünmek gerekiyordu, ne okulları arttırmak, ne yurdu onarmak. İlk üstünde durulacak iş şu, memleketi felakete götürmek üzere olan, ezan işiydi. Demokrat Parti'yi de hemen bu işi halletmesi için iktidara getirmiştik zaten."
15 Kasım 1983'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)'nin ilân edilmesinden sonra Yunan Devleti, Türk azınlığa karşı olumsuz uygulamalara başlayıp Türk ve Türkçe deyimlerinin yasaklanması kararı aldı. Gümülcine ve İskeçe valileri, 1984'te isimlerinde Türk sıfatı bulunduğu gerekçesiyle derneklerin kapatılması için mahkemeye müracaat etti. Yunan mahkemeleri, üyelerinin Türk kökenli olduklarını belirtmeleri ve isimlerinde Türk kelimesinin bulunması gerekçesiyle Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği, Gümülcine Türk Gençler Birliği ve İskeçe Türk Birliği'nin kapatılmasına karar verdi.
Sayfa 40 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Çöpe Atmadığı Şey: Dil
Fransız ihtilalcileri, eski rejimden kalma neler varsa hemen hepsini süpürüp çöplüğe attıkları halde, Fransızcaya el uzatmaktan çekinmiş­ler, çünkü bu millet dilini, uğruna kan döktükleri millet ve vatan ülküsünün cismi ve canı telakki etmişlerdir.
Dilcinin İşi Bu Değil!!!
Dile kelime sokmak, dilden kelime söküp çıkarmak dilcinin ve dilcilerden mürekkep bir heyetin hatta, daha ileriye gideceğim, bir dil akademisinin işi değildir. Biliyorum, hakikatlere inandırmak için garblı bir mütefekkirlere dayanmak moda oldu. Eskiden de şarklı bir müctehidlere dayanırdık. Aradaki fark,nihayet bir doğu, batı farkıdır, diyeceksiniz ama; bilmem ki güneş doğuda ve batıda başka başka mıdır; yoksa gerçekte fark, sadece gözlük camı farkı mıdır?
1.024 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.