Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Masallar, ilahiler, efsaneler, destanlar, türküler, ninniler, tiyatro, sinema ve edebi eserler: Halk arasında masallar çoktur. Masalların en meşhuru "Hangur" un hikayesidir. Türk mitolojisindeki tepegözü andırır. Demirciliğin dünyaya Kafkasya'dan yayıldığı hakkında ki rivayet ünlüdür. Halk arasında La Fontaine'in kendinden çok
_Dişi kedi Saha, kedisine aşık taze damat Alain ve kediyi kıskanan yeni gelin Camille’nin hikayesi. _Ey çirkinim, ey yağmur altında azıp koşanım, ey yoldan çıkmışım, küçük pumacığım, inci renkli iblisim, sevgili kedim, doruklar güzeli. Sen pırıl pırıl, saf bir kedi örneği değilsin. Seni ilk baştan çıkaran o kuyruksuz beyaz kediyi hatırlasana.
Reklam
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
_Freud ve Josef Breuer, nörotik semptomların, örneğin histerinin, gerçekte simgesel anlamları olduğunu fark ettiler. Bunlar da tıpkı rüyalar gibi, bilinçaltının dışavurum biçimleridir. _Breuer ile Freud’un Travma Kuramı’na göre, nörotik septomlar ve histeriler, travmalardan ve psişik hasarlardan ortaya çıkıyor ve bilinç dışında yıllar boyu
Biz senle ben ….
“Aşkı, en güzel biz yaşarız seninle. En güzel ayrılığı da biz tadarız. Zaten başlamadan bittik biz. Biz mi? Biz anca biterken bizdik. Ben daha önce kurduğum hiçbir cümlede "biz” kelimesini kullanmadım. Bu zoruma giden şeylerden bir tanesiydi.”
Mektup
Yusuf afalladı. "Kim ölmüş?" Ahmet Robenson cevap vermedi. Tekrar başını masaya dayadığı sırada elindeki mektup parmaklarının arasından kayıp yere düştü. Yusuf çabucak yürüdü, mektubu yerden alırken gözleri ister istemez satırlara kaydı: Sevgili biraderim, Mektubuma başlamadan evvel Allah'ın selamı üzerinize olsun. Ve ayrıca
Sayfa 183Kitabı okudu
Reklam
Anlattıkları dayanılır gibi değildi. O vakitten sonra sustuğunu, bir daha gülümseyemediğini ve bunu zaten istemediğini söyledi beyaz mermer şehir. Sözünün sonuna geldiğinde niyeti yeniden susmaktı. Ama bir şey oldu. Bütün bunları anlatınca, kalbinin üzerinden, taşıdığı yükün hepsinin değilse de en ağır kısmının kalktığını hissetti; fazlasıyla ödenmiş bedellerin, haddinden ağır çekilmiş cezaların, büyük acılarla akıtılmış zehirlerin, kalbe, ağlamak kadar ferahlatıcı doğuşuyla. Ateşin arıtmasından ve dönüp de geriye bakabilmiş olmaktan daha sağaltıcı ne olabilirdi ki? Sanki bir kapı kapanmamış ama yine de bir kapı açılmıştı. Bu kadarına razıydı. Unuttuğu bir sevinç doldu içine. Gece uçmazdı kuşlar, gecesi değil ama beyaz mermer şehrin kuşluk vakti cıvıltıyla doldu. Bir kuş geldi kalbinin ucuna kondu. Bir okyanusu aşmaya niyet edip de daha yolculuk başlamadan gücü tükenen bu kırık kanatlar, bu incecik pençeler, koskoca bir mermer şehri düştügü kuyudan çekip çıkardı. Bu zayıf bedenin yere bile düşmeyecek denli yok gölgesi, o koca şehrin üzerine uçsuz bucaksız bir serap saldı. Dallarını yapraklarını, yıkıntılarını kuşattı. O kadar büyüdü ki kül rengi küçücük bir kuş muhabbetle, aşk olup kocaman mermer bir şehrin kalbine doldu. Ve o kadar büyüdü ki kalbi, kocaman bir mermer şehir o kalbe sığdı. O zaman, dudağının ucuna bir tebessüm, güzel ve siyah gözlerine de gökyüzüne çevrili bir bakış asılı kaldığı anda, körfezin durgun sularına baktı beyaz mermer şehir. Suyun aynasında kendi yüzünü görebildi. Bu yüz şimdi, güzelden öte masum bir şeydi. Sanki her iz silinmiş gibi.
21 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.