Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Sisifos'u Gelin Bir de Benden Dinleyin..
Gencolar toplanın hele. Yaklaşın beri. Yeni bir yazı dizisi geldi sıcak siiceaaakkk. Bir Sisifos'tur tutturmuş gidiyor. Gelin şu
Albert Camus'un Sisifos'unu bir de benden dinleyin. Kimine göre kahraman kimine göre KahırMan işin iç yüzü ise tamamen Entrikalar, dümenler, Tanrı geçitleri. Ama aslı astarı öyle değildir. Bu bizim
·
Puan vermedi
“Latin külâhı görmektense Türk sarığını yeğleriz.”
Konstantinopol, 1453
“Zulüm 1453’te başladı.”
İstanbul, 2013
…..
Kızıl Elma simgesine adanan bir ömür. İnsan ruhlu şehirlerin yaşanmışlığı altında fark edilemeyen o manevi baskı, tüm kadim şehirlerin öz benliğinde hissedilir. Atina’dan, İskenderiye’ye, Semerkand'dan Eriha'ya, Şam’dan
·
Puan vermedi
Bazı kitapların girizgâhı kapağından başlar. İçeriğe dair ayrıntıların sıkıştırılmış halini sade bir resimle bile görürüz. Serbest Düşüş, bilinçaltı mesajını başarılı olarak kapağına yansıtmış kitaplardan biri. İnsanın doğumundan ölümüne kadar olan yaşamı, resimdeki gibi düşüşleri barındırır; gerek fiziksel, gerek ruhsal olarak… Dünyaya gözlerini
Ada, metafor, düşen uçak, hayatta kalan insanlar...
NE O BİR LOST HİKAYESİ DAHA MII...
Tabii ki de başlar başlamaz aklıma gelen ilk şey Lost olmuştu. Hatta ben dışında birçok kişinin de öyle düşündüğünü hayal edebiliyorum. Şans bu ya kitap okurken eş zamanda da Lost'u bitirdim. Ama tabii ki Lost'taki aşk üçgenleri, anlaşılmayan
Ali Hazelwood keyif alarak okuduğum yazarlardan. Bazen karakterler yada olaylar birbirine benzese de yarattığı akıllı, güçlü kadınlarla, seksi hayatından ikinci üçüncü plana atmış ( neden böyle bilmiyorum ) akıllı, zeki, zengin, kültürlü ve yakışıklı erkek karakterlerini , olayların akışını, komedi anlayışını ve mutlaka kitapta gülerek okunacak bölümler olmasını en önemlisi içimizi ısıtacak sımsıcak aşk öykülerine bayılıyorum.
Açıkçası bu kitapta, oldukça sıcak , güzel bir öykü ama sanki bir yarım kalmışlık var. Aslında kitap 100 sayfa daha olmalıydı gibi. Sanki kitap için bir tarihte anlaşılmış ve yetişmesi için kısa kesilip “al böyle bas kanka “ denmiş gibi.. O yarım kalmışlık duygusunu sevmediğim için , konusu ve işleyişi ile en sevdiğim kitaplar arasına girecekken , bir anda bir daha okumam kategorisine düşüş oldu.
Çevre mühendisi Mara’ya çok sevdiği doktora danışmanı Helena’dan miras olarak bir ev kalır. Ama tek problem , evin diğer yarısına sahip bir petrol şirketinde avukatlık yapan huysuz ev arkadaşıdır. Didişmeler ile başlayan düşman komşuların ilişkileri süreç içinde aşka dönüşür. Komik, eğlenceli ve bolca aşk içeren bir roman ama gerektiğinden kısa…
Bu tarz kitap sevenlere yazarın diğer kitabı “Aşk Hipotezi “mi öneririm. Ama 1 günlük çerez kitap arıyorsanız okunabilir.
104 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Önce kısacık kendi gözümden yazarı anlatmak isterim. Hani bazı büyük yazarlar, eserlerinden ziyade karakterlerinden dolayı sevilirler ya, bu adam benim için öyle. Camus’nün 'saçma felsefesi'nde ve 'başkaldırma felsefesi'nde yoksulluk içinde geçen çocukluk yıllarının etkisini de hiçe sayamam. Varoluşçu olduğunu kabul etmese bile yaşamın yaşamaya değer olduğunu savunmaktan vazgeçmediği, hatta intiharın çözüm yöntemi olarak görülemeyeceğini söyleyerek, bir zamanlar yakın dostu olan Sartre ile fikir ayrılığına düştüğü de bir gerçek. (Dostluklarının son bulmasında aynı kadınla aşk yaşamalarının etkisini saymıyorum o başka bir günün konusu olsun) Gelelim bana her sayfasında “İnsan ne ise o mudur? Olması mümkün müdür? Ya da bir ideale varmaya çalışıyorsa, şu an nerededir?” diye sorduran bu şahane kitaba… Kitabı okumayanların bile ismine aşina olduğunu tahmin ettiğim ana karakter Jean Baptise Clamence, kendi yaşamını paylaşıyor bizimle. Varoluşuyla değil de rol yeteneğiyle zevk aldığından bahsediyor hayattan, iki yüzlülüğümüzü, bencilliğimizi, Proust’vari kıskançlığımızı yüzümüze vuruyor. Kendini hem ustalıkla suçluyor hem bu suçlardan aynı ustalıkta aklıyor benliğini. Hepimiz biraz böyle değil miyiz? Gerçeği aradığımızı söylerken koşar adım uzaklaştığımız tek şey salt gerçek değil mi? Uzatmak istemiyorum, henüz okumadıysanız lütfen bir an önce okuyun çünkü ben ne söylesem eksik kalır acı ve bilinçlenme bireyseldir.
344 syf.
·
Puan vermedi
Burma Günleri (Özet+Yorum)
Roman, 20.yy’ın başlarındaki Britanya Hindistanı’ndaki bir eyalet olan Burma’da (Myanmar) geçmektedir. Burma tipik Hindistan kentidir. Buraya gelen İngilizler genellikle kerestecilikle uğraşırlar. Roman’da tema olarak, sarı renkli sıcak, yeşil renkli ağaçlar (cangıl) ve yanık yerli teni ağır basmaktadır. Yerlilerin
Ayfer Tunç'un kalemi ile duyguların enginliğinde sallandım. Bazı şeylerin zamanında yapılması gerektiğini ve yapılmayan her bir davranışın bir kişinin ruhuna etkisini Aziz Bey ile yeniden fark ettim.
Aşk yanılgısının peşinden giden Aziz'in, Aziz Bey olması, en yüksekten dibe doğru yol almasının hikayesi bu. Pembe kokulu mektupların izinden dilini bilmediği Beyrut'a gider. Oraya vardığında ise mektupların rengi gerçekliğe dönüşür. Bazı duygular uzaktan insanı cezbeder, yakınına geldiğinde o duygu eskisi gibi gözükmez. Hayal kırıklığı yaratır. Tıpkı Aziz Bey'in aşk sandığı bu olay gibi...
Bazı yaşanan olaylar kişilerin hayatına yön verir. İşte bu Beyrut ziyareti ile dedesinden kalan tamburu çalarak hayatını idame etmeye başlar. Tamburu ile Aziz, Aziz Bey olur. İnatçı, dik başlı, dediğim dedik Aziz Bey bu aşkın kendisine yaşattıklarını unutamaz. Unutamadığı için de yaptığı evlilik de bu hengameden nasibini alır.
Düşüş döneminde bazı şeylerin farkına varsa da artık iş işten geçmiştir. Babası ve annesinin evlilik hayatını bir başka açıdan kendisi de yaşamıştır. Bunu anladığında ise Vuslat her şeyden vazgeçmiştir.
Ayfer Tunç etrafımızda da görebileceğimiz bu hikayeyi sonundan başlayarak bu sona nasıl gelindiğini usta kalemi ile okuyucuya sunuyor. Kitabı okurken Aziz Bey'i silkelemek istedim, ancak bu silkelemeyi hayat ona acı bir şekilde gösterdi.
Sevilmek veya sevmek kavramını Aziz Bey'in yaşamı üzerinden düşünürken bu hikaye film şeridi gibi okuyucuyu etkileyecek. Kısa ama sizi etkileyen Aziz Bey'in hikayesi ile yaşamın kendisini göreceksiniz.
Doğu Ortodoks Geleneğinde Tasavvuf
1054'te Hıristiyanlıkta birçok bölünmeden biri meydana geldi. Klise, Kutsal Katolik ve Apostolik Kilise, Batı'da, başkanlığını Roma'da bulunan papanın yaptığı Roma Katolik Kilisesi ve çeşitli yerlerde dört patrik tarafından yönetilen Doğu Ortodoks Kilisesi olarak ikiye ayrıldı. Doğu Ortodoksluğu,
Özenli analizlerin olduğu, kişinin kendine pay çıkarabileceği ve sekse bakış açınıza revize getirebileceğiniz bir kitap. Kısa kısa çok fazla şeye değinerek sekse farklı pencereler açıp, tüm farklılıkların seks ile analojik bağlamı başarılı ama çok da yeterli değil nazarımca. Kolay okunması için çerezlik bilgi tadında aktarımlar sağlanmış, derin
Deniz’in Sesi…. Melekber Deniz bu kez romantik komedi diyarından biraz uzaklaşıp drama da göz kırpmış. Bazı bölümleriyle son derece vurucu, okuması zor, hazmetmesi zor bir kitap. Bu detay kitabın güzelliğinden hiçbir şey kaybettirmiyor ama kitabın o güzel mavi rengine aldanıp çiçekler papatyalar beklemeyin derim.
Temelde üç karakterimiz var.
Çok da kötü bir kitap değildi. Aşk hakkinda ve okunabilir seviyede bir kitap. Değişik olaylar vardı. Sonu her ne kadar kötü bitse de tavsiye edebilirim. Okumaya değer olduğunu düşünüyorum.
Halef
İlk kitapta düş ile başlayan bir yolculuk ikinci kitapta düşüs ile devam ediyor. Okurken zamanın nasıl aktığını anlamadığım bir kitap oldu ve ilk kitabı çok beğenmeme rağmen ikinci kitap favorim oldu
Etrafı sırlarla çevrili olan mihrinaz sevdiği adama sakladıkları gerçekler ile ihanet etmiş ve bu sırlar gün yüzüne çok acı bir olay ile ortaya çıkmış
Aşk herşeyi affeder mi
Bu kitapta duygular öyle güzel anlatılmış ki duyguları her hucremde hissederek yaşayarak okudum çok çok keyifliydi.
