Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kûy-i Yâr’da Bir Mûrg
Şubat Ayı Öykü Etkinligi (Tema: Yeni Hayat) İnsanlar uzaklaşıyor gözlerimden, yüreğimden, derimden, içimden... Ruhumda yalnızlıkların türküsünü söylüyor; üşüten, ürperten rüzgarlar. Yalnızlıklar boy boy, çeşit çeşit yanı başımda. Bir tek onlar terk etmiyor benliğimi… Aynı yöne giden gemilerimiz ne çoktu tanıştığımızda. Aşkla dolu, hayaller,
Aşkın Savaşımı
Alnından öpülür, Bir kadın ilk önce. Çünkü orada toplanmıştır Bütün çiçeklerinin kokusu, dünyanın.
Sayfa 25 - Mola Kitap.
Reklam
Kölelik her şeyi bozmuş, her şeyi zehirlemiş değil miydi? Sınıflar arası savaşımı, sermaye ile emeğin birbirine karşı açtığı uzun yok etme savaşını körükleyerek, öfke ve kin üfüren oydu. Bencilliklerin yarattığı bu anlaşmazlık içinde, adaletsizliğe dayanan bir toplum durumunun bu müthiş zulmü içinde, insan insanı, onun yüzünden, kurt gibi parçalıyordu. Yoksulluğun başka nedeni yoktu, kölelik, hırsızlık gibi, cinayet gibi, fuhuş gibi bütün kötücül sonuçlarıyla açlığı doğuran kötü mayaydı; kadın ile erkek onun yüzünden çöküyorlar, başkaldırıyorlar, aşkın dışına atılıyorlar, üvey ana olan toplumun içine bozguncu ve yıkıcı güçler gibi fırlatıyorlardı. Bir tek iyileştirme yolu vardı, köleliği kaldırmak, yerine yeni düzeni kurmak, başka şey koymak, gizi henüz gelecekte saklı duran, o düşlenen şeyi getirmek gerekti.
Sayfa 68 - Oda YayınlarıKitabı okudu
Hayat elbette farklı insanlarla da, farkı hayatlarla da devam edecekti. Yeni, çok daha uzun yıllar yaşanacak, çok daha zorlu bir savaşımı gerektirecek bir aşkın kapısı da açılacaktı zamanla.
Kölelik her şeyi bozmuş, her şeyi zehirlemiş değil miydi? Sınıflar arası savaşımı, sermaye ile emeğin birbirine karşı açtığı uzun yok etme savaşını körükleyerek, öfke ve kin üfüren oydu. Bencilliklerin yarattığı bu anlaşmazlık içinde, adaletsizliğe dayanan bir toplum durumunun bu müthiş zulmü içinde, insan insanı, onun yüzünden, kurt gibi parçalıyordu. Yoksulluğun başka nedeni yoktu, kölelik, hırsızlık gibi, cinayet gibi, fuhuş gibi bütün kötücül sonuçlarıyla açlığı doğuran kötü mayaydı; kadın ile erkek onun yüzünden çöküyorlar, başkaldırıyorlar, aşkın dışına atıyorlar, üvey ana olan toplumun içine bozguncu ve yıkıcı güçler gibi fırlatıyorlardı. Bir tek iyileştirme yolu vardı, köleliği kaldırmak, yerine yeni düzeni kurmak, başka şey koymak, gizi henüz gelecekte saklı duran, o düşlenen şeyi getirmek gerekti. Sistemler üzerinde çekişme, işte bu noktada başlıyordu, herkes, gelecek yüzyılın mutluluğunu kendi elinde tuttuğunu sanıyordu, o şiddetle siyasi kavgası, sosyalist partilerin çekişmesinden başka bir şey değildi; bunların her biri, emeğe verilecek yeni düzen üzerinde, servetin adalet içinde bölüşümü üzerine, kendi görüşünü kabul ettirmeye savaşıyordu. Ama, köleliği, hepsi zararlı buluyordu; onu hiçbir şey kurtaramazdı, devrini bitirmişti, vaktiyle, arasız ileri yürüyüş sonucunda, her dönemden biri tamamladığı zaman, kölelik nasıl ortadan kalktıysa, o da kalkacaktı. Ücret köleliği artık ölmüş bir uzuvdan başka bir şey değildi, bütün bünyeyi zehirlemesi tehlikesi vardı ya ulusların yaşamı onu kaldıracak ya da kendisi feci bir sona uğrayacaktı.
215 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Yazar / Psikoterapist
Harriet Lerner
Harriet Lerner
Hayatın hay huyundan gecerken ne çok kandırılmış lığımız, kanmışlığımız var, birileri bişeyleri ıyı gittiğini düşünsün dıyemi? Bilmiyorum bikfiğim en büyük kandırna insanın kendini kandırması dıye düşünüyorum.. Katılırmsınız bilmem de.. "En acımasız yalanların genelde suskun kalarak “söylendiğini”
Kandırma Dansı
Kandırma DansıHarriet Lerner · Varlık Yayıncılık · 201978 okunma
Reklam
Hayat elbette farklı insanlarla da, farkı hayatlarla da devam edecekti. Yeni, çok daha uzun yıllar yaşanacak, çok daha zorlu bir savaşımı gerektirecek bir aşkın kapısı da açılacaktı zamanla. Ama yıllar, anlayabildiğim kadarıyla, Olga’nın Henri’ye, tüm yaşananlara karşın, bir tutkunun, bir aşkın çok ötesinde, gittikçe derinleşen bir duyguyla bağlı kaldığını da gösterdi. Olga ile Henri’nin ilişkisi, farklı insanlara, farklı umutlara karşın hiçbir zaman bitmedi bir diğer deyişle. Bitmedi. Bitirilemedi, sadece hayatın içinde bambaşka bir yere kondu...
Sayfa 82 - Everest
Bilim adamları göğe yükselmeyle ilgili en eski mitlerin Paleolitik çağdan kalma olduğuna ve avcı insan topluluklarının ilk din uygulayıcısı olan şamanlarla ilişkili olduklarına inanırlar. Şamanlar hayalleri ve düşleri avın özelliklerini özetleyen ve ona ruhsal bir anlam kazandıran kendinden geçme ve esirme ustalarıydı. Av çok tehlikeliydi. Avcılar her ava çıktıklarında kabilelerinden günlerce uzak kalır, güvenli mağaralarını geride bırakarak kabilelerine yiyecek getirmek için yaşamlarını tehlikeye atarlardı. Ancak, daha ileride göreceğimiz gibi, bu yalnızca yaşam savaşımı değil, yürüttükleri diğer bütün faaliyetler gibi aşkın bir boyuta sahipti. Şaman da arayışa girerdi, ancak onunki ruhsal bir yolculuktu. Ruhunun bedeninden ayrılıp tanrılar dünyasına yolculuk edebilme gücü olduğu düşünülürdü. Kendinden geçtiğinde havaya süzülür ve halkının iyiliği için tanrılarla görüşürdü.
PDF OLARAK SAYFA 28Kitabı okudu
Yükselme ve Şamanlar
Bilim insanları göğe yükselmeyle ilgili en eski mitlerin Paleolitik çağdan kalma olduğuna ve avcı insan topluluklarının ilk din uygulayıcısı olan şamanlarla ilişkili olduğuna inanırlar. Şamanlar, hayalleri ve düşleri avın özelliklerini özetleyen ve ona ruhsal bir anlam kazandıran kendinden geçme ve esrime ustalarıydı. Av çok tehlikeliydi. Avcılar her ava çıktıklarında kabilelerinden günlerce uzak kalır, güvenli mağaralarını geride bırakarak kabilelerine yiyecek getirmek için yaşamlarını tehlikeye atarlardı. Ancak bu yalnızca yaşam savaşımı değil, yürüttükleri diğer bütün faaliyetler gibi aşkın bir boyuta sahipti. Şaman da arayışa girerdi, ancak onunki ruhsal bir yolculuktu. Ruhunun bedeninden ayrılıp tanrılar dünyasına yolculuk edebilme gücü olduğu düşünülürdü. Kendinden geçtiğinde havaya süzülür ve halkının iyiliği için tanrılarla görüşürdü.
Sayfa 23 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Ve uyanıyor insan.Gerçekle yüz yüze geliyorsun.Zamanın sessizce, yavaş yavaş, sezdirmeden geçtiğinin farkına varıyorsun.Ve o öğrencilik yıllarının asla geri gelmeyeceği gerçeğini görüyorsun.Hevesle diplomaya doğru verilen savaşımı, kepleri havaya fırlatma coşkusunu artık hiç ama hiç yaşayamayacağını kavrıyorsun.İlk aşkların, ilk aşk acılarının, ilk aşkın heyecanlarının da artık geri gelmeyeceğini biliyorsun.O bir dönemdi ve artık bitti, diyorsun. Bitti! İşte bunun farkındalığı müthiş bir şey.Yıllar geçiyor ve sen o akışı durduramıyorsun. Bu bilinç insana hüzün veriyor.Ama öte yandan, hayatın bundan sonrası için de bir uyarı veriyor bu bilinç.Madem zaman parmaklarımızın arasından böylesine akıp gidiyor, öyleyse her günümü yaşanmış günlere çevirmeliyim.Günlerimi, saatlerimi, dakikalarımı lüzumsuz işlerle,enerjimi sömüren insanlarla ziyan etmemeliyim.Öyle bir hayat yaşamalıyım ki, yıllar sonra dönüp geriye baktığımda, ne mutlu bana, hayatım boşa geçmemiş,diyebilmeliyim.Yapabileceğimin en iyisini yapmış, bu doğrultuda yaşamışım, diyebilmeliyim, dedirtiyor bu bilinç.
Reklam
Senin Adın ‘Unutulmak’ Olsun Hatırlanınca
Adnan’la yer değiştirseydik, şimdi benim yerime Adnan burada olsaydı, o da eminim aynı şeyi benim için söylerdi: Biz Adnan’la, şiirlerimizle tanıştık ama arkadaşlığımızı şiirimizden daha çok önemsedik. Biliyorum, arkadaşlığımızın ilgi çekecek, merak uyandıracak bir yanı yok. Zaten Adnan’la otuz yılı aşkın arkadaşlığımızı Adnan Azar okurlarıyla
Sayfa 11 - Önsöz: Senin Adın ‘Unutulmak’ Olsun Hatırlanınca, Akif KurtuluşKitabı okudu
390 syf.
·
Puan vermedi
Hüseyin hep yitik
Sultan ile şahın, devlet ile aşiretin, kızılbaşlık ile aleviliğin, aşkın ve sahip olmanın iç içe geçmiş mücadelesi anlatılmış. Sanki biraz nesnel olmaya çalışırken subjektif yaklaşımlar dahil edilmiş gibi. İktidar olmanın tabiatında acımasızlığın, pervasızlığın olduğu her iki gücünde Türk olduğu, ganimet paylaşımından ziyade alevilik ile süniliğin savaşımı gizi altında olaylar anlatılmış. Eleştirilecek yönler var fakat yazarın edebi anlatımı güzel. Şah mağlup olduğundan ister istemez Selim daha heybetli, daha devletlu ve hem kılıcın hem de sözün hükümdarı durumunda. Yüzyılları etkilemiş, coğrafyayı derinden sarsmış olan bu savaş akıtılan kana, zulme, çekilen bin türlü acıya rağmen aşkla harmanlandığından ölçüde tutarlılık söz konusu. Tasavvuf, insan suretinde Allah'a duyulan aşk, tehvid inancı romanın içerisine serpiştirilmiş...
Şah ve Sultan
Şah ve Sultanİskender Pala · Kapı Yayınları · 202332,5bin okunma
“İkrar verdim dönmem elest bezminde Verdiğim ikrarı imandan aldım Başka seyran gördüm çeşm-i zarımda Bu muhabbeti ol seyrandan aldım.
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.