Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Atatürk şu sualleri yazdırarak hepimizden cevaplar istemişti: 1) Türk milleti muhtaç olduğu terbiyeyi (eğitimi)kadından mı alır erkekten mi? Bu terbiyeyi izah ederken kadının,erkeğin verdiği terbiye arasındaki farkı gösteriniz. 2)Büyük milli,vatani fedakarlık hislerini Türk gencinin vicdanına soka kadın mıdır, erkek midir?3 3)Kadınsa neden dolayı,erkekse neden dolayı? 4)En nihayet, genç Türk kahramanının kulağında kalan öz seda, kadından mı gelir erkekten mi?
Sayfa 443Kitabı okudu
İstiklâl Mahkemeleri
"Ankara'nın belli başlı meydanında, hâlâ otel yerini tutan, yıkık dökük handa kalan Bulgaristan Büyükelçisi simon Radev bir gece, dışarıda bir gürültüyle uyanmıştı. Pencereden bakınca, meydanın üç tarafının darağaçlarıyla çevrilmiş olduğunu gördü. Hepsi on bir taneydi. Fenerlerin ve ağarmaya başlayan günün ışığında, bu darağaçlarına asılmış birçok adam görülüyordu. Henüz sırası gelmeyenler ise, suçsuz olduklarını söyleyerek ağlaşıyorlardı. Bu sırada askerler öteye beriye koşuşuyor, subaylar yüksek sesle emirler veriyorlardı. Amerikan Büyükelçiliği kâtiplerinden Howland Shaw, sabahın sekizinde oradan geçerken gördüğü bu sahneyi şöyle anlatıyor: 'Sehpalarda sallananların her birinin üstünde, beyaz gömlek gibi bir şey ve buna iğnelenmiş bir kâğıt vardı. Kâğıda adları ve suçlarının ne olduğu karalanmıştı. Her sehpanın altında bir seyirci grubu duruyor; bazıları da, sanırım, daha yakından görmek niyetiyle, komşu evlerin basamaklarında bekleşiyorlardı. Çocuklar sehpaların çevresinde oynaşıyor ve hiç kimse pek üzüntülü görünmüyordu. Bunun da herhangi başka bir manzaradan farkı yoktu."
Sayfa 474 - Altın Kitaplar, 30. BasımKitabı okudu
Reklam
En dikkatsiz bir gözlemci bile, Cumhuriyet tarihimizin Atatürk ve İnönü dönemlerini karşılaştırırsa, temel bir farkı görmezlikten gelemez. Mustafa Kemal dönemi, özetlenmek istenirse, şöyle özetlenebilir: Ulusal bir ekonomi ve ulusal bir kültür kurma; bunun için de, a) yabancı sermayesini ulusallaştırmalar yoluyla, yurtdışına çıkarma, b) ulusal demiryolu ve sanayileşme politikasıyla kalkınma, c) emperyalist ülkelerle ittifaklardan kaçınma, d) ulusal bir kültürün oluşması için gerekli örgütlenmeleri gerçekleştirme (Tarih Kurumu, Dil Kurumu vs). Mustafa Kemal döneminin dikkati çeken özelliği, ulusallığı ve bağımsızlığıdır. İnönü dönemi, o dönemin şakşakçıları tarafından ‘Perikles dönemi’ diye adlandırılmıştır. Bunu niye mi yapıyorlardı? Basit bir sebepten: İnönü dönemi, bir ‘kültür seferberliği’ dönemidir. İnönü kalkınmayı, ülkenin gelişmesini bir ekonomi sorunu olarak almamış, alamamış, bir kültür sorunu olarak almıştır. Böyle olunca, dönemin belirleyici niteliği, köylere zorunlu okul götürmek, konservatuvar açmak, opera kurmak, devlet radyolarını batı müziğine tahsis etmek, Milli Eğitim Bakanlığı yayınlarıyla ‘batılı kültürü’ Türkçeye aktarmak, işi liselerde Yunanca ve Latince derslerinin konulmasına kadar götürmek olmuştur. Kültürel düzeyde batı kültürüne bağlanma, siyasal düzeyde Türkiye’nin İngiltere ve Fransa ile ittifak yapmasına uygundur ve koşuttur.
Sayfa 227Kitabı okudu
Müstemlekecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletler arasında hiçbir renk ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı egemen olacaktır. Mustafa Kemal Atatürk (1933)
Sayfa 90 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Atatürk demiş doğuyu sevmeyenlere duyurulur.
“Şark’tan doğacak olan güneşe bakınız. Bugün, günün nasıl ağardığını görüyorsam, uzaktan bütün şark milletlerinin de uyanışlarını öyle görüyorum. İstiklâl ve hürriyetine kavuşacak çok kardeş millet vardır. Onların yeniden doğuşu şüphesiz ki terakkiye ve refaha yönelik olacaktır. Bu milletler bütün güçlüklere ve bütün manilere rağmen muzaffer olacaklar ve kendilerini bekleyen istikbale ulaşacaklardır. Müstemlekecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı hâkim olacaktır.”
Atatürk’ün diktatörlüğünün sebebi her şeyden önce bağımsızlığı ve hürriyeti öğretmek, insanlığı, akılcılığı öğretmek. Bunu yapmak için de diktatörlük yapmak mecburiyetindesin. Ama Atatürk’ün yaptığı diktatörlüğün bir farkı var. Onun diktatörlüğünün içinde zorbalık yok, düşüncesini öyle veya böyle empoze etmek var. Ama bu empoze etmek kişisel kapris ürünü değil. Nihayetinde kararı yine sen alıyorsun, karar veren sensin. Kendi fikirlerini “Ben böyle istiyorum” diye empoze etmiyor Atatürk. Ortaya atıyor, tartışıyor, tartışıyor, tartışıyor ve karşısındaki onu yıkamıyor. Sonunda onun fikri galip geliyor ve oy veriliyor. O oylarla alınıyor bütün kararlar. Ama mutlaka ve mutlaka oy isteniyor.
Reklam
Mustafa Kemal Atatürk
Örneğin okulda, Atatürk'ün karga kovaladığını bilirdik ama 5000'e yakın kitap okuduğunu bilmezdik. Laikliğini az çok bilirdik, ama Kurtuluş Savaşı sırasında işgalci Yunanlılarca yıkılan, ahır yapılan yüzlerce camiyi tamir ettirdiğini bilmezdik. İçki içtiğini duyardık da. Kur’an’ın ilk gerçek tefsir ve tercümesini yaptırmak için verdiği mücadeleyi
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu yıllarda dünyada gerçek anlamda bir diktatörler çağı yaşanmaktadır. Dünya ve Avrupa eli kanlı diktatörlerin baskısından inim inim inlerken Türkiye halife/sultanların baskısından kurtarılmış, egemenlik ulusa verilmiştir. Türkiye'nin farkı hiç şüphesiz Atatürk'tür. Atatürk yaradılış olarak demokrattır. Çünkü araştıran, sorgulayan, eleştiren ve düşünceye düşünceyle karşılık vermek gerekir diyen özgür ve bağımsız bir kafa yapısına sahiptir. Akıl ve bilimi tek gerçek yol gösterici olarak kabul etmiş, hiçbir kalıplaşmış düşüncenin esiri olmamıştır. Yaptığı olağanüstü işlere rağmen hiçbir zaman her şeyi ben yaptım diye böbürlenmemiştir. Her zaman ulusunu yüceltmiş, bütün başarılarını halkıyla paylaşmıştır.
Geri130
459 öğeden 451 ile 459 arasındakiler gösteriliyor.