Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Peki Kimdi?
Kimi ateşe tapıyordu kimi ağaçtan yontulmuş, kocaman başlı zekere. Kureyşliler gibi ilahelere tapanlar da vardı ve İsa ile Musa'nın dininden olanlar. Hem aynıydılar hem farklı, onlar da kuşlar, ağaçlar, sular gibi bin bir çeşittiler. Peki, kim yaratmıştı bütün bunları, evrenin bir sahibi var mıydı? Yoksa her şey tesadüfen, kendiliğinden mi ortaya çıkmış, dağlar yeryüzüne yıldızlar gökyüzüne mi mıhlanmıştı? Kim ayırmıştı yeri gökten, geceyi gündüzden, kadını erkekten? Kimdi şafağın sahibi, karanlık geceye hükmeden? Bu soruların yanıtını bulmak için gün doğmadan yola çıkıyordu. Bu soruların yanıtı günlerce kapanıp düşünceye daldığı o dağın yamacındaki mağarada gizliydi belki, belki de içinde, yüreğinin en derin yerinde.
Sayfa 135 - Doğan KitapKitabı okudu
Peygamberimizin doğduğu gece dünyada olağanüstü birçok olayın meydana geldiği nakledilir. O gece İran'da Hükümdar (Kisra) sarayının on dört sütunu yıkılmış, Sava gölü kurumuş, bin yıldan beri yanan Mecusilerin (ateşe tapanlar) tapındıkları ateşler birden bire sönmüştü.
Sayfa 544 - DİB
Reklam
Ateşe tapanlar
..... ama devir değişti. Senin Part kuzenler iktidardayken bütün inançlar serbestti. Bazı Hıristiyan komşularım, o zamanlar rahatça ibadet edermiş. Babilli Yahudilerin başı da saraya girip çıkardı, hatta prensin hangi dinden olduğunu kimse bilmezdi, Ama Erdeşir böyle değil. Etrafına topladığı ateşe tapan müneccimler, inançlarını bütün imparatorluğa zorla yaymaya uğraşıyor. Dicle'deki bir kanalın kıyısında, unutulmuş bir hurmalıkta hâlâ istediğin dine inanabilirsin. Ama burada, başkentte susacaksın, saklanacaksın, İsa'yı, Baal'i, Nabu'yu ya da Musa'yı anacaksan da bunu evinde yapacaksın."
Sayfa 82 - Yapı Kredi yayınlarıKitabı okudu
Bunun üzerine Ali'nin mezhebinden olan İranlı ilahiyatçı cevap vermek istedi ancak o ana kadar farklı inançlardan olan tüm yabancılar ve oradaki inananlar arasında büyük bir tartışma başlamıştı. Habeşistanlı Hıristiyanlar, Tibet'ten gelen lamalar, İsmaililer ve ateşe tapanlar vardı. Hepsi de Tanrı'nın varlığı ve ona nasıl ibadet edilmesi gerektiğiyle ilgili tartışıyordu. Her biri sadece kendi ülkelerinde gerçek Tanrı'nın tanıdığını ve ona doğru bir şekilde ibadet edildiğini iddia ediyordu.
Bunun üzerine Ali'nin mezhebinden olan İranlı ilahiyatçı cevap vermek istedi ancak o ana kadar farklı inançlardan olan tüm yabancılar ve oradaki inananlar arasında büyük bir tartışma başlamıştı. Habeşistanlı Hıristiyanlar, Tibet'ten gelen lamalar, İsmaililer ve ateşe tapanlar vardı. Hepsi de Tanrı'nın varlığı ve ona nasıl ibadet edilmesi gerektiğiyle ilgili tartışıyordu. Her biri sadece kendi ülkelerinde gerçek Tanrı'nın tanıdığını ve ona doğru bir şekilde ibadet edildiğini iddia ediyordu.
"Ateşin yakıcılığı, uluhiyet sıfatından bir belirtidir bu dünyada. Bu dünyada o sıfata en yaklaşan sıfat, ateşin yakıcılık sıfatıdır. Ateşperestliğin doğuşu da burdan geliyordu. Yalnız bir aldanış vardı Zerdüşt dininde. Ateşi aşan, Allah'a varacaktı. Ateşe tapanlar, ateşte kalanlar, ateşi aşamayanlardı. Hazreti İbrahim'se, ateş engelini ve yakıcılık sıfatını aşarak Allah'a vardı."
Sayfa 30 - Diriliş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
272 syf.
2/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Kitap özgün bir çalışmadır. Kanal D’de yayınlanan Sınır Ötesi Programı’nın yapımcısı Gazeteci Ergun Candan’ın 19 yıllık araştırmalarının belli bir bölümünden oluşmuştur. Yurtdışındaki 200’ü aşkın bilimsel merkezlerle kurulan irtibatların sonucunda elde edilen bilgilere dayanır. Atatürk’ün Dinler Tarihi’ne ışık tutan şok yaratan
Gizli Sırlar Öğretisi
Gizli Sırlar ÖğretisiErgun Candan · Sınır Ötesi Yayınları · 2008594 okunma
Zerdüştlük-Mazdaizm
Mecusî, ateşe tapanlar için Anadolu'da kullanılan Farsça bir tâbirdir; kimilerine göre bu anlayışın kurucusunun ismi... Zerdüşt: Fars Mitolojisi içinde bulunan, eski İran'da yaşamış, "ikili bir görüş-düalist" dinin kurucusudur. (Milattan önce660-583) Zerdüştlük-Mazdaizm, ismini en büyük tanrı olan AHURA MAZDA'dan veya kurucusu
Sayfa 390 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
soundcloud.com/onuanlatmak/san... Sancılar, varoluşsal sancılar, hatta varoluş sancısal. Kaynağı bir dağın arkasından mıdır yoksa bir dağın arasından mıdır bilinmez, ama hep bu dağın yanından. Bu sancılar delip geçiyor bir dağı, bu sancılar bir dağı yarıyor çocuğum. Sense dağı yarıyor diye sancıları kutsal sayıp etrafına mumlar
Peygamberler olmadan da uygarlıklar olabilir.
Varlık ve insanlığın yaşamı, öyle Tanrıdan din getiren biri olmaksızın da gelişebilir. Düzenleyici hakem, egemen, kendinde bulduğu güçle ya da yakınlarının yardımıyla, insanlar üzerinde, gücünü gösterip, egemenlik kurabilir ve insanları kendi doğrultusuna çekebilir. Düşünün: Kitaplılar (ehli kitap) ve peygamberlere uyanlar, kitapları olmayan ateşe tapanlardan sayıca daha azdırlar. Gerçekten, ateşe tapanlar dünyadan en kalabalık topluluklarından birini oluştururlar. Kitapları, peygamberleri olmadığı halde, onların da yönetimleri uygarlıkları vardır. Nerede kaldı ki, yaşamlarını sürdürememiş olsunlar.
Sayfa 39 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
127 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.