Muhtemelen birçoğunuzun tanıdığı kadın; Neslican Tay. Namıdiğer “Demir Kadın”.
“Belki kaybedeceğim ama savaşırken kaybedeceğim!” Bu cümleyle tanıyoruz onu, ama bu cümlenin ardında yatan gerçekleri de öğreniyoruz kendi yazdığı satırlarda.
19 yaşına birkaç gün kala hastalığını öğrenme süreci ile başlayıp tüm samimiyetiyle ve tüm gerçekleriyle
Gözlerimi açtım. Neredeyim? Uyurken yatağımdaydım. Evimde! Şu an yemyeşil bir ormandayım. Bu nasıl olabilir? Anlam veremedim ilk önce. Anlamaya çalıştım. Şaşkınlık... Yerini korku aldı bu sefer. Sakin ol... Sakin kal! Derin derin nefes aldım. Etrafa baktım. Kimse yok. Yalnızım. Nasıl geldim ben buraya? Sorular... Sorular... Yaklaşık on dakika
İlkim iyikim....
İyi ki varsın her şeye rağmen iyi ki girdin hayatıma son kez içimde kalan her şeyi anlatacağım artık senden geriye içimde bir şey kalmasın diye...
Sen anlasanda anlamasanda ben anlatacağım. Bir ömür yanında olmadığım için üzgünüm zaten istemezsin ama yinede seni bu hale getirdiğim için üzgünüm ama ben de bittim bunu bil isterim,
‘İzm’ler idrakimize giydirilmiş deli gömlekleridir’/Cemil Meriç
Bir gün dersteyken hocamıza ‘hocam bence fazla siyasi bakıyorsunuz’ demiştim. O da ben hayata ‘ideolojik’ bakan bir insanım demişti. Orada siyasi ve ideolojik ayrımını esasen çok net bir şekilde kavrayamamıştım. Şimdi anlıyorum ki o ince ayrım bir uçurum kadar derin, bir o kadar da
''Seni yollarca, şehirlerce uzağından sevdim. Seni kelimelerce, şiirlerce yakınından sevdim. Seni dünya üzerinde sanki ilk kez benim için kalemi eline alıp da yazdığın mektuplarca sevdim. Seni umutsuzca, beklentisizce, hayallerce sevdim uzağından.
Seni sevmek, ait olduğun gökyüzünde seni özgür bırakmaktı.
Sevmek, ruhumun tek sahibi olan
___Huzur Evinden Mektup ___
(İbretlik)
*(5 senedir huzur evinde yaşayan bir annemizin kaleminden duygusal ve ibretlik bir mektup)*
Buz gibi odalarla dolu kocaman binalar diktiler ülkeme. İçine ömürlerinin son demlerinde olan anneleri, babaları doldurdular. Adına huzur evi dediler. Oysa huzur hiç uğramadı oraya. Eskiden
Daha önce Hüseyin Nihat Atsız'ın Bozkurtlar ve Ruh Adam romanlarını okumuş ve oldukça sevmiştim. Ruh Adam kitabındaki şiirleri okuyunca Atsız'ın diğer şiirlerini de okumayı çok istemiştim. Kısmet bugüneymiş. Kitabımız Hüseyin Nihal Atsız'ın Yolların Sonu isimli şiir kitabı. Atsız'ın aşk şiirlerindeki coşkusu Türkçülük şiirlerinde bol miktarda var.
Sevgili kendim, hayata iyi gelmeye bak. Güzel günler görmeye, sevginin her zaman seni iyileştireceğine, sevgisizliğin de bir gün biteceğine inan.
Geçirdiğin onca dertlere, sıkıntılara, yaşanmışlıklara rağmen ayakta durmayı başar.
Çok sev, güven, saygı göster ama asla değer görmediğin yerde durmakta ısrar etme. Her şey elbet bir gün geçer, her şey unutulur. Sen güzel hatırla, güzel hatırlan.
Hayatından çıkardığın ya da hayatına aldığın her şeyin bir sebebi vardır, sen Rabbine her ne olursa olsun sığın. Yaşananlar ya da yaşanmayanlar boşuna değil. Sen gönlünü ferah tut, O senin yanında.
Sevgili kendim; hep iyiliğin, sevginin elinden tut. Senin elinden tutmayanlar olacak, yarı yolda bırakanlar olacak ama sen asla iyilikten ve sevgiden vazgeçme. Sıkı sıkı tut onları. Elbet bir gün iyilik ve sevgi kazanacak.
Sen bütün kalbinle her şeyi göğüsleyecek kadar güçlüsün, güçlü kal.
Sevgili kendim; zor günler geçiriyorum diye üzülme. Elbet her kışın bir baharı vardır. Elbet yine açar kalbimizde çiçekler, yine yeşerir kuruduğu sandığın umutlar, bekleyişler. Ya geçecek zor günler, ya dinecek ya unutulacak. Sen her şeyin güzel olacağına hep inan.
Sevgili kendim; kendine çok iyi bak.
Yıl 1938, saat 9 u 5 geçmekte. Atam gözlerini kapatıyor. Nolur biraz daha kal Atam, bu millet sensiz yapamıyor !
Tarihin akışına yön veren, dünyayı kendine hayran bırakan bu adamın, adam gibi adamın aramızdan ayrılışının 85. yılındayız.
O gün, yani 10 Kasım sabahı bir millet gözyaşlarıyla uyandı.Binler, on binler bir kişinin ölümüne ağlamıştır
AŞK MAHKUMU
Onu ilk kez gördüğümde kanadı kırık bir kelebeğe benzetmiştim. Uçmaya çalışan ama uçarken de acısını içinde yaşayan bir kelebeğe… Sanki acısını kabullenmiş gibiydi. Güçlü görünmeye çalışıyordu. Ama bu konuda pek de başarılı değildi.
Ortak bir arkadaşımızın evinde verdiği doğum günü kutlamasında karşılaşmıştık. Dikkat çekici bir
YEDİNCİ MEKTUP
Platon'dan Dion'un akraba ve dostlarına.
İyilikler,
Sizin de Dion gibi düşündüğünüze inanmam gerektiğini; eylem ve sözlerimle size, elimden geldiğince yardım etmemi istediğinizi yazıyorsunuz. Şu yanıtı veririm: görüş ve istekleriniz gerçekten Dion'unkiler gibiyse, çabalarımı sizinkilerle birleştirmeye hazırım; değilse, uzun