Çünkü en zayıf olduğum yerden sınanmış en hassas olduğum yerden vurulmuşum. Hangi yanımdan yara alsam o yanımdan ağrımışım. Taşıyamam zannettiklerimi taşımış, taşırım zannettiklerimin altında kalmışım. İçimdeki ummanı önce sızdırmış sonra taşırmışım.
İstanbul'un İstanbul olduğu zamanlarda geçen Mahur Beste'nin hüznü ferahfeza peşrevi'nin huzuru ve Nevakar'ın tınıları arasında dolaştıran muhteşem bir aşk hikayesi içerisine harmanlanmış sosyolojik, psikolojik tespitler, o dönem insanının içinde sıkıştığı Şark ve Garp ikilemi ve Şark'ın kimlik oluşturma çabasında kaybolmuş aydınlar, 2. Dünya savaşı öncesi halk, o dönem dolaşan fikir akımları, günlük yaşam ve daha nicesi... Bu kadar mükemmel bir romanı ancak Tanpınar gibi bir edebiyat üstadı yazabilirdi. Kesinlikle okunması gereken kitaplardan.
Belki de kendini yüzeysel hazlarda dağıtmak, aşırı uyarıldıklarında yaşamın sağlıklı, sıcak cazibesinin ortaya çıkmasına izin vermeyen kadim duyguların boğucu, karanlık derinliklerine dalmaktan daha az tehlikeli.
Aşk…
Olmadık yerlerde karşılar bizi…
Bir an’da karşımıza çıkıverir…
Gözümüzün takıldığı yerde hatta kör bir pencerede…
Kısaca akla gelmedik her yerde.
Işk ile bakarız camın arkasından yüzlerce adım birbirini kovalar bir o geçmez.
Kavuşamama korkusu ile rüyalarımızda görmeyi umut ederiz.
Kime, nasıl, hangi gerekçelerle ifade edemeyiz sevdamızı…
Bir