Bu kadar güzel, aynı zamanda bu kadar
sancılı bir günün doğuşunu hiç görmemiştim daha önce. Güneşin aydınlatacağı, daha bir gün öncesine kadar, bende sadece gidip onları görmek için şiddetli bir arzu uyandıracak olan,
şimdi kayıtsız kaldığım nice manzarayı düşününce, hıçkırıklarımı bastıramadım; tam o sırada, altından bir yumurtaya ben-
zeyen güneş, otomatik bir şekilde sunulan bir adak misali, adeta hayatımın sonuna kadar her sabah, her türlü hazzı feda ede-
ceğim kanlı kurban törenini, her gün şafakta, günlük kederimin, kanayan yaramın tazelenmesinin ciddiyetle kutlanmasını
simgelemesine, yoğunlukta meydana gelen bir değişimin, pıhtılaşma ânında yol açacağı denge bozulmasıyla harekete geçmiş-
çesine, resimlerdeki gibi iğne iğne alevlerle, bir süredir arkasında, kıpır kıpır, sahneye çıkıp ileri atılmayı beklediği hissedilen
perdeyi tek sıçrayışta yırtarak içeri girdi ve perdenin esrarengiz, donuk bordosunu bir ışık seline boğdu. Kendi ağlayışımı
duydum. Ama o anda, kapı hiç beklenmedik şekilde açıldı ve kalbim çarparak, karşımda büyükannemi görür gibi oldum; da-ha önce de böyle hayaletler görmüştüm, ama sadece uykumda. Yani bütün bunlar, bir rüyadan mı ibaretti? Ne yazık ki tamamen uyanıktım.