Okumadıysanız çok büyük bir kayıp, oturun başlayın hemen.
Srebrenitsa katliamında 17 yaşındaki bir kızın yaşadıklarını anlatıyor. O yaşta bir kız için dayanılmaz şeyler yaşıyor. Önce aile içi şiddet, sonra nereden geldiği belli olmayan savaş; taciz, tecavüz, işgence, anne özlemi, silahlar-bombalar...
Ben 17 yaşında biri olarak empati yapınca yüreğim öyle yandı ki. Dünya'yı zalimlerin eline vermişiz. Biz ufacık bir dertten şikayetçi olurken dünyada ne yazık ki kat ve kat gerçekten kötü şeyler yaşayanlar var.
Bu kitap anne olarak, genç kız olarak, bir erkek olarak, baba olarak, abi-kardeş olarak herkesin kendini sorgulayacağı bir kitap. HAYATINIZIN DEĞERİNİ BİLİN VE ŞÜKREDİN!!.
Ayfer Tunç’dan okuduğum ilk kitap (Yok üçüncü oldu galiba). Ama en farklısı (Aslında Evvelotel de farklıydı) Olsun en güzeli ama (Öyle mi gerçekten?) Göreceli (Değil aslında)
Soldan soldan, sağdan sağdan bir okuma yaptım çoğunluk gibi ben de. Gün be gün takip ettim Bay E. ve Suzan (Aslında Ekmel ve Derya, ama spoiler vermek istemiyorum). Bana
Deniz Feneri, bir iki yıl önce Woolf'un elime aldığım ilk kitabıydı.O sıra kitaba pek odaklanamayıp bıraktım.Küçük bir araştırma sonrası yazarın tarzını anlamak için şu sıralamaya göre okudum: Kendine Ait Bir Oda,Dışa Yolculuk,Mrs.Dalloway,Deniz Feneri. Böylece yazara daha iyi ısındım.
Bütün kitaplarını çok sevdim.Ama özellikle Deniz
Geldi ve geçti asırlar
Bozuldu saatler
Yırtıldı ve yakıldı takvim yaprakları
Dünya değişti
Devir değişti
İnsanlar değişti
Doğalığı yapay sisteme kurban ettiler
Kimileri çürük dişini gizledi gülmedi
Kimileri gizli gizli ruhunu öldürmeye çalıştı
Bir anne gece yarısı çocuğunu emzirdi
Bir baba uykunun en güzel vaktinde çocuğuna sarıldı
Güzel şeyler bekledik
Çocuğunu emzirmeden
Yarın katledilecek o anne kim bilir belki bugün
Yetim sahipsiz kimsesiz ve yarım kalacak
İki can iki beden
"Ben okuma üşengeciyim, kitabı bana tek cümle ile anlat" diyen okurlar için hemen minik bir giriş yapıp, kendilerini çok yormak istemiyorum. "Özüm Çocuktur", Anadolu'nun bağrından kopmuş, lakin o bağırla bağlarını hiç koparmamış, onurlu, asil bir Türk aydınının hayat hikayesinin ilk dönemini, kendi ağzından bize aktarmış
Çok güldüm;) babam aradı sen yalnızlıktan bıkmadın mı neden hep uzaksın bari gel doğum günün burda kutlayalım çok mutlu oldum küçük kızlar gibi şımardım ruh halim hemen değişti
Bir kızı babası mutlu etmezse hiç kimse edemez önce baba gelir manevi olarak
Eğer çocuk zayıf almayı hak ediyorsa bırakın alsın,
Sınıfta kalmayı hak ediyorsa bırakın kalsın,
Herkesin içinde rezil olması gerekiyorsa bırakın olsun.
Hak etmeden elde ettiği başarılar çocuğun hayatında görünmeyen yaralarıdır.
Arada Şırnak'a dedemlere uğrarım, birkaç gün orada kalır, oradakilerle zaman geçiririm. Dedem eski bir imam, dinler konusunda, görüşler konusundaki bilgi birikimine hep hayran kalmışımdır. Dedem, bölgede tanındık biridir. Şifalı bitkiler konusunda uzman vasfındadır aynı zamanda. Bitkilerle konuştuğuna da şahit olmuşumdur çoğu kez. Hatta güzel bir
Hani yavrumuza ‘senin için dünyayı yakarım’ deriz ya... Hiç düşünmeyiz be ortağım, o yaktığımız dünyada bizimkinden hariç kaç tane daha yavrucak var diye. Kaç tane daha ana baba var...