Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok adlı romanda, karşısına dizilen askerlere bağırır bir onbaşı:”Piyano çalanlar buraya.” Askerler arasında piyano çalmayı bilenler öne çıkarlar . Bunun üzerine onbaşı ikinci emri verir:Piyano çalanlar sağa dön, marş, mutfağa patates soymaya!.. Nazilerin İkinci Dünya Savaşı öncesinde meydanlara yığıp ateşe verdikleri kitapların sayfalar arasında, piyanistlerin patates soymaya gönderilişini anlatan da vardır! Rüzgârın uçuşturdu ateşli sayfaları seyredenler de çok değil, birkaç yıl sonra, havadan gelen bombalarla can verecektir.
Sayfa 78 - T.İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Reklam
Şark Mefkûresi’ni tahlil etmek gayet güçtü. Çünkü, çok karışıktı. Bu, Şark Mefkûresi’nin muhtelif safhalarından biri de komünizmdi. Bunun en mühim taraftarı, belki Hakkı Behiç’ti. Bu adam, İttihat ve Terakki’nin idealist azalarından ve aynı zamanda maliye ile meşgul simalarındandı. Ruhen çok samimî bir insandı. Türklüğe çok bağlı olmakla beraber,
Gerçekten bir yıl, beş yıl, on yıl değil; yüzlerce yıl, on yüzlerce yıl, garp cephesinde yeni bir şey yok oldu. Zaman muttarid aktı. Fikret'in «küçük, muttarid, muhteriz damlalar» dediği türden, aktı. Nehirler sakin aktı. Bir yıl, beş yıl, on yıl değil, on yüzlerce yıl insanlar suskun çalıştı. En çok kendi gücünü, bir de atın gücünü, daha
Sayfa 88 - Gelişme ve EstetikKitabı okuyor
Doğru yönde gitmenin bir hayat ya da ölüm sorunu olduğunu artık anladım.
Karanlıklarda tek başına titreyen bir yaşam noktası değilim artık. Ben bu seslerdenim. Onlar da benden. Hepimiz de aynı korkuyu ve aynı hayatı paylaşıyoruz. Âşıklardan daha yakınız birbirimize. Mümkün olsa da yüzümü bu seslere gömebilsem. Canımı kurtaran bana sürekli destek veren bu seslere.
Reklam
Bediüzzaman said Nursi mektubat kitabında hilâfet hakkında:
"İslâm'da net bir yönetim biçimi yotur. İslâm'ın üç ana delili ve üç ana kaynağı olan Kur'an, Sünnet ve icma açısından bakıldığında, yönetim şekli hakkında sadece bazı esaslar tavsiye edilmiştir. Bu esaslar ise şûra, meşveret, hesap verebilirlik gibi değerlerdir. Bunun dışında 'yönetim şu şekilde olsun' diye net bir
Köklü değişim yayıncılıkKitabı okudu
Harf inkılabı okuryazarlığın artışına yaradı mı?
Arap elifbasını bırakıp Latin alfabesine, daha doğrusu Atatürk'ün deyişiyle 'Türk alfabesi'ne geçilmesinin okur yazarlığı kolaylaştırıp cehaleti ortadan kaldıracağı tahmini de doğru çıkmamıştır. Rakamlar hakikaten şaşırtıcı sonuçlar vermektedir. Gazi Mustafa Kemal 8 Ağustos 1928 günü Sarayburnu'ndaki parkta yaptığı konuşmada
Hz. Peygamberin (s.a.s.) hak oluşu, Sünnetin güvenilirliği ve doğruluğu, şeriatın mükemmelliği, müslümanların kültür ve medeniyet alanlarında ulaştıkları seviye dahil, saldırıya uğramayan tek bir şey kalmadı. Amaç müslümanın kendine, ümmetine, imanına ve seleflerine olan güvenini sarsmak, İslâmî şuuru tahriple İslâmi kişiliğini yok etmek ve böylece direniş için gerekli manevi güçten mahrum bırakarak onu daha fazla köle haline getirmekti. Sömürgeciler ve işbirlikçileri müslümanın günlük hayatını batı kültürünü aşılayan etkilerle doldurdular. Gazeteler, dergiler, kitaplar, radyo ve televizyon, sinema ve tiyatro, plâklar ve kasetler, afişler ve ışıklı reklamlar onu her gün bu etkiler bombardımanına tuttu. Müslüman hükümetler başkentlerinde iki yanı batı tarzı gökdelenlerle çevrili yeni bir anacadde açılınca gururlandılar, ama kentlerinin öteki mahallelerinin ve köylerinin sefaleti, viraneliğinden pek utanmadılar. Batılılaşmış seçkinler film, opera, piyes seyretmek, konser dinlemek üzere salonları doldurdular, bunların çocukları da laik veya misyoner yönetimindeki okullarında, üniversitelerinde aynı konularda kitaplar okudular. Hiçbiri, bunların yaptıkları öteki şeyler veya düşünceleriyle uygunsuzluğunu fark etmedi.
Reklam
Arthur Miller gençlerin suça eğilimini şöyle izah eder: Tüm suçluların ortak bir özelliği var; can sıkıntısı içinde boğuluyorlar... Etrafta amaçsızca dolanmak ve hiçbir şey beklememek ölmeye en yakın hâldir... Gençlerin suç işlemesi yalnızca büyük şehirlerin sorunu değil aynı zamanda kırsal kesimin de sorunudur, kapitalizmin değil, sosyalizmin de sorunudur. Sadece yokluk ile sınırlı değil, bolluğa da ait bir sorundur. Sadece ırk ve yeni göç meselesi ya da salt Amerika'nın sorunu da değildir. Öyle inanıyorum ki bu sorun günümüzdeki şekli itibariyle insanın kendi başına bir değer olduğu fikrini altüst eden teknolojinin bir mahsülüdür... Kısaca, ruh yok olmuştur. Belki de iki savaşın vahşeti onu dünyamızdan alıp götürmüştür... Yahut teknolojik sürecin kendisi insanın içinden ruhunu emmiştir... Birçok kişi başkalarıyla çok nadiren iletişim kurmaktadır. Yalnızca müşteri ile satıcı, işçi ile patron, zengin ile fakir, özü itibariyle değer taşıyan insan şahsiyetleri olarak değil, bir şekilde manipüle edilen öğeler olarak iletişim hâlindeler.
Atatürk inanıyordu ki, modern millet kavramı bugün cihanşümul medeniyetin temel taşıdır ve insanlık cihanşümul bir medeniyete sahip milletlerin ahenkli bir topluluğu olmaya doğru gitmektedir. Atatürk bu yüksek insanlık idealini tam bir açıklıkla ifade etmiştir: “Beşeriyetin hepsini bir vücut ve bir milleti, bunun bir uzvu addetmek icabeder."
Biz savaşmak istemiyorduk, diğer taraf da aynı şeyi söylüyor; yine de dünyanın yarısı savaşta.
Emperyalizm veya kolonyalizm olarak adlandırılan Batı'nın kölelik sistemleri Britanya'ya, Fransa'ya, Amerika'ya has bir şey değil. Bilakis, buradaki çıkarlarla, Fransa'nın ve Britanya'nın çıkarları çatışma halinde. Bu devasa bir blok, büyük bir ittifak; Amerikan güç sistemi veya Fransız güç sistemi değil, uluslararası
Sayfa 212 - Pınar YayınlarıKitabı okudu
_Rüya, gören olmadan da var olabilir. Rüya gören olmadan rüya mevcut olduğunda ise bu özgün gerçeklik gibi gelir. Siz yoksunuz ama kozmik bir akıl var. Brahma var. Bu yüzden bütün alemin Brahma'nın gördüğü bir rüya olduğunu söylerler. Bütün bu dünya bir rüyadır, bir mayadır. Ama bu her şeyin, tümün bir rüyasıdır. Kişisel bir rüya değildir.
610 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.