'Hayır' diyememe hastalığı ve özgür insan
Özgür insan ve özgür toplum, insanların' hayır' deme hakkı korunarak inşa edilebilir. ' Hayır' deme hakkı engellenen insan, zihinsel ve duygusal radarları hasar aldığı için ömür boyu engelli hale gelir. Kötülüklere duyarsız, anonim, silik, kimliksiz ve kişiliksiz insanlar, hayır deme yetisi, yetkisi ve hakkının gaspıyla üretilmektedir. Kendilerini korumak için bile hayır diyemeyecek hale getirilen bu insanlar, bazen yalnız kalma korkusundan bazen de herhangi bir öfkenin muhatabı olmamak için hayır diyememektedirler. Hayır diyemediklerimiz, içimizde birikerek katı bir vicdan gelişmesine yol açmakta ve suçlusu biz olmadığımız bir çok olayda kendimizi suçlu hissetmemize sebep olmaktadır. Hiç bir sorunu çözmeyen bu his, hayır diyememe hastalığının ilerlemiş halidir.
Beden eğitimi fenaydı, voleybolsa en fenası. Beth topa bir türlü düzgün vuramıyordu. Ya topa sertçe şaplak atıyor ya da rasgele sektiriyordu. Bir keresinde parmağını o kadar kötü incitti ki hemen şişiverdi. Kızların çoğu kahkahalarla bağrışarak oynuyor ama Beth aynısını hiç beceremiyordu. ... Haksızlıktı bu. Sportmenlik Beth'i hiç
Reklam
His
Bazen, görünür bir sebep olmadan, insana önünden geçtiği yapı, bir sokak köşesi, üstünde oturduğu sandalye hayatında önemli bir yer tutacakmış gibi gelir. İşte bu köşede bugün bir şeyler olacaktı. Artık hep oraya bakıyordu.
Çocukların parkta oynadığını gördüğümüz bazı zamanlar, dört bir yanınızı melankoli ya da belki de bir hüzün duygusu sarar. Neden? Bu his nereden gelir? O çocukların mutluluğu, yolumuzda ilerlerken unuttuğumuz çocukluk değerlerini ve düşlerini mi hatırlatır? Bazen şu hayatta ihtiyaç duyduğumuz yaşam hissini tetikleyen tek şey, çocuk bahçesinde bıraktıklarımıza geri dönmekten daha fazlası değildir.
öyle günler olur ki yalnızca nefes alıp vermek bile bitkin düşürür seni. Hayata sırtını dönmek daha kolay gelir ortadan kaybolma düşüncesi huzur verir. ben de uzun bir süre güneşin olmadığı bir yerde kaybolmuştum. çiçeklerin yetişmediği bir yerde. fakat ara sıra bu karanlıktan sevdiğim bir şeyler çıkar ve beni hayata döndürür. mesela yıldızlı
Ana-Beyit mezarlığının bir efsanesi, Juan-Juanlar’ın bozkırı işgal ettikleri çağlara dayanan bir hikâyesi vardı: Sarı-Özek’i işgal eden Juan-Juanlar tutsaklara korkunç işkenceler yaparlarmış. Bazen de onları komşu ülkelere köle olarak satarlarmış. Satılanlar şanslı sayılırmış, çünkü bunlar bazen bir fırsatını bulup kaçar, ülkelerine dönerek
Sayfa 142 - Ötüken
Reklam
71 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.